fatma ve pinki'ye. her zaman farklı bir yeriniz olacak bende. ve sessiz okuyucularıma yeni maceralarda görüşmek üzere kızlar seviliyorsunuz. öpücükler...
yine... kaçmak... yok olmak... geçmişi kalbimin en karalık en ücra zindanlarına hapsetmek galiba alışkanlık olmuştu bende. bunu neden mi yaptım. korkuyorum. tekrar tekrar hayal kırıklıkları yaşamak istemiyorum. onu yine çok severim yine güvenirim ve yine alt üst olurum diye çok korkuyorum. artık yalnız değilim bencil bir kaltak da değilim düşünmem gereken bir oğlum var ve korkularımla onun da hayatını alt üst edemem.
nereye gidiyordum hiç bir fikrim yoktu. belkide eski birini görmenin zamanı gelmiştir dedim kendime ve onca olan şeye rağmen hala ayakta olduğum için arkamda ki yakışıklıya minnettar oldum. dimdik durmamın tek sebebi oydu. yaralarımı iyileştiren bir sevgisi vardı.
''anne durabilir miyiz?'' diyen sesle göz yaşlarımı ellerimin tersiyle itip arabayı kenara çektim.
''tuvaletim geldi'' dedi ve arabadan inip zifiri karanlıktaki bir ağacın altına gitti. yanıma döndüğünde on bir yaşında olmasına rağmen her zaman düşünceli her zaman hazır cevap ve yaşından beklenmeyecek olgunlukta ki oğlumun gözlerinde yine cevap bekleyen bir bakış vardı.
''nereye gidiyoruz anne'' dedi üşüyordu hemen bagajı açıp ona bir ceket verdim.
''bunları sonra konuşsak rüzgar arabaya hadi''dedim şu anda değildi şimdi konuşmak istemiyordum.
''hayır anne hayatımız alt üst oldu biz neredeyiz nereye gidiyoruz emre ne olacak o benim kardeşim ona döneceğim dedim anne... döneceğiz demi''
''hayır rüzgar dönmeyeceğiz'' dediğimde gözlerini kocaman açtığında bana dikleneceğini anlamıştım.
''ben gitmiyorum tamam mı okulumu öğretmenlerimi emre'yi anneannemi bırakmıyorum sen git ben anneannemle kalırım'' deyip o karanlıktaki ıssız yolda geriye doğru ilerlemeye başladığında hemen koştum arkasından ve önüne geçip önünde diz çöktüm.
''oğlum yapma böyle bak her şey çok güzel olacak ne olur inan bana''
''herşey zaten güzeldi anne daha güzelini istemiyorum '' dedi ve yine beni bırakıp yürümeye devam etti. inatçı keçi seni tekrar arkasından yetiştim
''rüzgar neden böyle yapıyorsun oğlum sen hadi arabamıza dönelim bak hava soğuk'' dedim elinden tutarak onu arabaya götürmeye çalıştım ama imkansız bir şeydi. sinirleniyordum artık.
''hemen arabaya rüzgar hemen'' diye bağırdım ama onun üzerinde bağırmanın da bir etkisinin olmadığını çok iyi biliyordum. oğlumu tanıyordum.
''niye yapıyorsun bunu rüzgar anlattım sana''
''hayır anne sen bana hiç bir şey anlatmadın anneannem anlattı sadece okulun orta yerindeyken neden tatile çıktığımızı anlayamadım neden gidiyoruz ''
''rüzgar bunu arabada konuşalım oğlum üşüdün hasta olacaksın''
''anne biz böyle apar topar kimden kaçıyoruz'' dediğinde bu kadar akıllı olduğu için ona birazda olsa kızıyordum. bir çocuk gibi değilde daha çok yaşıtmışız gibi davranıyordu.
''alex'den mi'' dediği anda zifiri karanlıkta ki yol birden aydınlandı ve kocaman bir araba tam da rüzgarla benim önümde durdu. rüzgardan gözlerimi ayırdığımda zihnim rüzgarın alex'i nerden bildiğini haykırırken. arabanın içinden çıkan adam gelip yine tüm heybetiyle karşımda durdu. lanet olsun ben bu adam dan neden kaçamıyordum ...
ALEX...
cunda.... şirin sakin ve temiz bir kasaba. yaklaşık on beş gündür burdayım ve burayı oldukça sevdim. ama artık biriyle tanışma zamanım gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİLİM vol:1 and vol:2
ChickLitçünkü alex'e deliler gibi aşık da olsam onun karanlığıyla baş edemezdim kaybolurdum o karanlıkta oysa ben aydılığı seviyordum o simsiyah bir geceydi... ... EZRA.... kokusunun sardığı yastığı kıskanmakta nedir böyle. saçmalama alex kendine g...