peçe

3.3K 190 51
                                    

kısa bir bölüm oldu ama sizi merakta bırakmamak için yazdım diyemeyeceğim daha çok merakta bırakmak için yazdım:)))) voteleriniz ve yorumlarınız için teşekkürler

sizleri sevdiğimi unutmayın. öpücükler.... sibel.....


FAS..... üç yıl sonra....


zaman geçer.... evet geçer.... biraz zor olur canını acıta acıta unutmak... 

ölürsün. canlı kanlı nefes alırken ölürsün. 

etrafında hayat akıp gider gündelik işlerini yapar insanlarla konuşursun ama kimse senin ölü olduğunun farkına varmaz. 

yaralar kapanır... zaman akar yaralar kapanır... 

ve sen kahkaha atarsın mutlu sanırlar ama ölü olduğundan haberleri yoktur. 

yaralarım kapandı. onları ben kapattım. kızgın demiri kor ateşe attım ve her bir yaramın üzerine bastım kızgın demiri. 

ben açmıştım kapatanda ben oldum. 

yeni güne kulaklarımda yankılanan muhteşem ezan sesiyle açtım gözlerimi. huzur. evet bu ses huzurdu buraya gelmeden önce sayısız kez duyduğum ses buraya geldiğim ilk günden beri beni içine çekiyor beni çağırıyordu. bende kayıtsız kalamadım. ve zar zor uğraşlar sonucunda fasın en büyük camisinin karşısındaki evi satın aldım. daha doğrusu aldık. 

ayaklarımı tahta zemine koydum ve doğrulup tahta pencelerimin iki kanadını da açıp yeni güne derin bir nefes alarak başladım. 

hımmmm baharat ve taze kahve kokusu. 

önceleri ön yargıyla baktığım bu yer artık benim evim. evim konum bakımından oldukça iyi bir yerdeydi aşağıda baharatçılar kahveciler küçük bir pazar ve fasın en büyük camisinin karşısındaydı. 

buraya ilk geldiğimizde kiracıydık evini satışa çıkaran dul ev sahibimiz evi bize satmamak için elinden geleni yaptı ama bize dayanamadı ve biz zor olsa da geçen ay bu evi satın aldık. 

''günaydın'' diyen sesle aşağıya baktım. tabi yaa her zaman bende önce kalkardı. 

''ne yapıyorsun orda''

''kahve içiyorum hadi gelsene harika Muhammet yeni yemen kahvesi getirmiş tam senlik'' diyen adama gülümsedim. 

''hazırlanıp geliyorum'' dedim ve pencerelerimi kapatıp giyindim evimiz biraz fazla gıcırdayan tahtalardan yapılmıştı ama biz burayı çok seviyorduk ve gıcırtılar bize müzik gibi geliyordu. 

siyah çarşafımı düzeltip siyah eşarbımı bağladım ve kapıdan çıkmadan peçemi yukarı kaldırdım. 

''sen ne zaman kalktın '' dedim ama yine o beni, duymadı hep böyle oluyordu.

''sana diyorum yaaa'' diye bağırdım.

''neden inat edip şu peçeyi takmak zorundasın ki o yüzündeyken seni duymuyorum bile'' 

''sızlanmayı bırak neden olduğunu biliyorsun''

''dünyanın öbür ucundayız tam  üç  yıldır''

''o yüzden değil toplum sana uymaz sen topluma uymak zorundasın hem seviyorum peçeleri yüzümü gören tek sen varsın ne var bunda''

''kim takar toplumu yaa hem tamam çarşaf ok ama şu peçeye gıcığım haaa''

''üç yıldır bıkmadık bunları konuşmaktan''

''güzelliğini insanlardan saklaman adaletsizlik yaa''

''neye göre kime göre adaletsizlik''

''tamam tamam sustum anlaşıldı sen beni yine göt edeceksin'' dediğinde kahkahayı bastım. 

''kalkalım artık okula gitmeliyim sende dükkanı aç''

''tamam çantam yukarıda alıp çıkarım sen git''

''eeee kepenkler ne olacak o incecik bileklerle açamıyorsun o ağır kepenkleri ''

''vıdı vıdı ebu bekire açtırırım merak etme'' dedim of bazen fazla ısrarcı oluyordu

''o adamdan hoşlanmıyorum ''

''koynuna alıp yatmayacağına göre sevmek zorunda değilsin''

''ukala'' dedi gülerek

''memmun oldum bende ezra'' dediğimde adım yine ağzımdan birden çıkmıştı lanet olsun üç  yıldır yeni adım olan ayşe'ye alışamamıştım ikimizinde gözleri kocaman olup baktık birbirimize

''tamam sen yine laf sokmaya başlamadan çantamı alayım bekle '' dedim ve koşarak eve girdim ve girişte asılı olan çantamı alıp dışarı çıktım. 

burayı seviyordum. dar sokaklarını mis kokularını hatta çöl sıcağını bile seviyordum alışmıştım. 

''aslı teyzeyle konuştun mu ne zaman gelecek'' dedi biz buraya geldiğimizden beri burda olduğumuzu bilen iki kişi vardı teyzem ve o onun dedesi. 

''daha konuşmadım ama çok özledim galiba önümüzdeki ay gelecekler'' dedim 

''onu aslı teyzeyle göndermekle iyi etmedin bizimle kalmalıydı ''

'biliyorum ama teyzemde çok yalnız ve anastasia'yı çok seviyor '' dedim ve elim bileğimdeki bileziğe takıldı. çok küçüktü ama o gittiğinden beri bileğim kangren bile  olsa çıkarmayacağıma söz vermiştim. ve ben sözümü tutardım hep. 

kepenkler açıp salavatla sap ayağımızla dükkana girdik. 

'geç kalıyorum akşama geçerken alırım seni dikkat et yenge'' diyen revaya kocaman sarıldım. 

bana yenge demekten asla vazgeçmedi. bende ona kardeş demekten asla vezgeçmeyecektim 

fas'da her kez bizi abi kardeş sanıyordu ve öyleydik de 

yaralarımızı beraber sarmış tüm zorluğun üstesinden beraber gelmiştik. 

ne kadar itiraf edemesek de oda bende geçmişi özlüyorduk 

ve hala orda yaşıyorduk....


evet.... yorumlar please :))) 

sizce anastasia kim:))) bence tahmin edebilirsiniz:))) 


KATİLİM vol:1 and vol:2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin