final vol:1(hoçakal)

6K 261 12
                                    

her masal mutlu biter çünkü her masal da iyiler kazanır. ama biz kocaman rengarenk bir masalın değil kocaman karanlık bir kabusun içindeydik bizim için mutlu son diye bir şey yoktu....



''anne'' diyen sesle daldığım balcık çamurlu geçmişten arınıp kapıda bana bakan oğluma döndüm. 

''ne oldu annecim kabus mu'' dedim.

''ben değilde sen görmüşsün herhalde o kabusu'' ahhh oğlum sanki içine doğmuş gibi. 

''hadi  soğutma yatağını '' dedim ve onu yatırıp kendimi balkona attım. 



nasıl ya nasıl beni nasıl bulmuştu. yıllardır her an tedirgin her an arkamı kollayan ben bir kez bile onun varlığını hissetmemiştim ama bu gece. lanet olsun. geçmiş geçmemişti demek ki ve yine kaçmak zorundaydım. uzun zamandır sigara içmiyordum ama hep bir yerlerde paketim hazır olurdu. 

sigaramın yanan kırmızı ucuna baktım. biraz başım dönmüştü ciğerime çektiğim duman yüzünden. bende bir zamanlar yanan sigaranın yanan ucu gibiydim. kor gibi yanıyordu her bir tarafım. ama zamanla sönmüştüm daha doğrusu söndüğüme kendimi inandırmış kendimi ikna etmiştim belkide hiç sönmemiştim sıcak lavın etrafını kaplayan gri katmanım o kadar kalındı ki kimse ama hiç kimse içerde için için yanan közü fark etmemişti

bebeğimi kaybetmiştim sevdiğim adamı kaybetmiştim güvendiğim arkadaşımı kaybetmiştim kısacası ben alex'i kaybetmiştim. ama daha ağır olanı da bebeğimi kaybetmenin verdiği ağırlıktı. hissetmemiştim onu aklımın ucuna bile gelmemişti hamile olabileceğim. oysa hiç korunmadan gecelerce seviştikten sonra bunun olacağını tahmin edebilirdim ama alex'in beni affetmesi tek önceliğimdi ve bu öncelik bana bebeğimi kaybettirmişti. 

daha beter bir acı yaşayabilir miydim sanmıyordum. o yüzden alex'in kafasına dayadığı silah umurumda bile olmamıştı. depodan çıkıp yürürken tek el silah sesi bile attığım adımları durduramamıştı. kızgındım kırgındım nefret doluydum pişmandım. 

uçsuz bucaksız ormanları geçip tenime değen bıcak gibi soğuk havada bir klubenin önünde durana kadar hızla uzaklaşmıştım ordan. ayaklarım mosmordu ellerimi ve nerdeyse yüzümü hissetmiyordum 

son hatırladığım küçücük bir kız çocuğuydu bayılmış olmalıyım kendime geldiğimde tepemdeki insanların konuşmalarını dinledim ama anlayamadım. 

iri mavi gözlü kadın sürekli bana bir şeyler anlatıyor belkide soruyordu ama cevaplayamazdım ki. sonunda onlara türk olduğumu ingilizce türkçe birazda rusça olarak anlattım. evin erkeği olan adam beni anlamış olacak ki hemen çıkıp gitti ve bir kaç saat sonra bir adamla çıka geldi. 

''merhaba '' diyen adamın türk olduğunu anladığımda yapmayacağım bir şey yapıp adama sıkıca sarılıp ağladım. orta yaşlardaki adama biraz yalan biraz gerçek herşeyi anlattım. kaçak çalışıyordu rusyada bir ay sonrada gidecekti memleketine. giderken nasıl kaçak geldiyse beni de kaçak olarak çıkarmıştı rusyadan. 

kimseye gidemezdim kimseyi tehlikeye atamazdım hakkım yoktu buna. artık tamamen yalnızdım ama umudum hala tazeydi içimde. 

önce muğlaya gidip gizlice teyzemle görüşüp para yardımı istedim sağolsun beni nerdeyse paraya boğdu. sonra son bitirme sınavlarıma girip diplomamı aldım. ama herkesten kaçarak yaptım bunu nerdeyse bir hayalet olmuştum ilk baharda sıcak olan muğlada bile kapişonlu çeketle tanınmamak için peruk lens ve gözlük kullanıyordum. galiba saklanma konusunda kaçma becerilerim gelişmişti.

KATİLİM vol:1 and vol:2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin