gidiş

9.6K 382 5
                                    

''uyan güzellik''. bana üçüncü kez güzellik diyordu ve yataktan öylece kalmamı mı bekliyordu. komik.

''uyan dedim fındık kalk artık gitme vakti'' dediğinde gözlerimi açmamak imkansızdı hemde pörtleterek açtım.

''bakma be öyle gözlerini kocaman edip'' dedi ve üzerimdeki yorganı çekti.

''üşüyorum seni aptal'' dediğimde aptal kelimesini söylediğim için köpekler gibi pişman oldum bana kızgınlıkla bakan mavi gözleri görünce. yatağa gelip tek dizini yatağa koydu.

''tekrar kelepçelenmek istiyorsun galiba'' dedi tehtid vari bir sesle.

''ha-hayır'' dedim kekelemem onun hoşuna gitmişti yüzü olmasa da gözleri bir anlığına gülümsedi.

''gidiyoruz hazırlan ''

''beni ona vermeyeceksin söz verdin''

''öyle bir söz verdiğimi hatırlamıyorum fındık şimdi kaldır o güzel poponu''

''ne diyosun sen be'' bağırdım yakınlığı tehlikeli olsa da artık yakınımda olmadığına göre bağırabilirdim.

''kalk artık ezra kafamı siktin bir haftadır kurtuluyorum senden'' içime saplanan acıyla baş etmenin yolunu bulmaya mecburdum yoksa daha çok canımın yanacağını biliyordum.

''lütfen'' dedim tam o kapıdan çıkmak üzereyken önüne geçtim.

''beni ona verme '' yalvarışım pekte umurunda değilmiş gibiydi.

''canımı sıkmaya başladın kızım senin fikirlerin yalvarışların isteklerin umurumda değil gidiyoruz dedim bitti, finişt, the end , c'est fini,'' diye kükredi suratıma kolumu tutup beni içeriye fırlattı ve kapıdan çıkıp gitti. yerden kalkıp koşarak aşağıya indim onu salonda sigarasını yakarken buldum kırık camdan doğan güneşi seyrediyordu da ben neden bu kadar üşüyordum ki.

''söz vermiştin alex beni o adama vermeyeceğine söz vermiştin sen bundan ibaretmisin ha verdiği sözleri yerine getirmeyen bir adam mısın?'' dediğimde bana döndü ve beni baştan aşağıya süzdü mavi gözlerinden geçip giden his anlayamadığım bir şeydi dişlerini birbirine bastırıp

''üzerine bir şeyler giy ve o lanet çeneni kapalı tut'' dedi ve tekrar arkasını dönüp sigarasının dumanını kırık olan cama üfledi.

etimin neden kör bir bıçakla kesildiği hissine kapılıyordum ki. canım neden bu denli yanıyordu. odama girip yatağa oturdum ve gardırobun aynasından kendime baktım. ahhh aklım nerde kalmıştı ki benim. üzerimde kısacık bir şort ve askılı bluz vardı ki bluzun göğüs kısmı nerdeyse karnıma kadar açıktı ve altıma sütyen giymemiştim. dün gece bunları giydiğimi hatırlamıyordum ama.



elimdeki bavulla üzerime giydiğim kot ve kazakla saçlarımı topuz yapıp siyah beremi taktım. ve son kez zorla getirildiğim itilip kakıldığım hakaret edilip kelepçelendiğim bir hafta boyunca nefes aldığım odaya baktım. şu bir haftada bir şeyler öğrenmiş miydim ? evet aslında ne kadar katı görünürsen görün içindeki merhameti asla öldüremiyorsun. o gün onu o halde otururken bulduğumda ve ona en korktuğum şeylerden bahsedince bir anlığına bile merhametli olduğunu gördüm. bana kızıyordu ne için neden kim için will ona ne yapmıştı bilmiyordum ben hiç bir bok bilmiyordum ama onunla bir hafta burda kalmıştım bana yapmadığı işkençe kalmamış onun kollarında nerdeyse çıplak yatmıştım. ondan nefret ediyordum bana yaptıkları yüzünden tamam ama canım neden bu kadar yanıyor ki...

''hazırım'' dedim kendimi küçük bir tatile çıkıyor muş gibi kandırmaya çalışıyordum.

tek kelime etmeden elindeki bardağı kafasına dikip koltuğun üzerine fırlattı ve benden önce çıkıp gitti. dışarıya çıktığımda ayağım bir haftanın sonunda ilk kez toprağa basıyordu. güneş mart ayına göre fazla sıcaktı ve etrafı aydınlatmak için fazla uğraşıyor gibiydi. kapının eşiğinde durup etrafıma baktım çok güzel bir yerdi burası sessiz ve huzur doluydu ama önümden yürüyen yürürken yerin sarsılmasına neden olan adam çok huzursuz görünüyordu aslında onu tanıdığımdan beri hep öyle görünüyordu ama bu sabah biraz daha farklı bir huzursuzluk vardı yüzünde hatta tüm bedeninde.

KATİLİM vol:1 and vol:2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin