elbise

7.6K 342 3
                                    

geçmiş tozlu bir raf.... gelecek açılmamış bir kutu....


''hazır mısınız kızlar başlıyoruz'' dedim orta yuvarlağın hemen üstündeydim ve maçı başlatmamı bekliyorlardı. geçmiş hayatımdan kalan en güzel şeydi basketbol.

sırılsıklam ter olduğumda tam iki saat geçmişti üzerimizden.

''bugünlük bu kadar yeter kızlar dağılın'' dedi koç.

''sen kalıyorsun ezgi''

''hayırdır hocam bir sorun mu var''

''sorun bacağında fark etmedim sanma arada bir sendeliyorsun ezgi yarın bir emar isticem sağlık bölümünden senin için''

''ya hocam iyiyim ben gerçekten yoruldum biraz o yüzdendir''

''ezgi üç antramandada aynı şeyler oldu kızım hadi git terin soğumasın'' dedi koç. ama haklıydı. o günlerden bana yadigar kalmıştı sağ ayak bileğimdeki ağrı. ve her ağrıdığında aklıma alex gelirdi. beni kelepçelediği zamanlar ondan kaçıp buralara geldiğim ilk zamanlar bile morluklar olmasa da ayaklarımda ve el bileklerim de kırmızı izler vardı zamanla onlarda kayboldu ama içimdeki özlem asla kaybolmadı. hatta kaybolmak yerine günden güne arttı ama onunla olmazdık ben huzurun takipcisi o kargaşanın var oluşu gibi bir şeydi.

''hazır mısın arabada bekliyorum'' dedi burcu. başımla onayladım onu ve duş alıp muğlanın soğuk ocak gününe bıraktım kendimi. derin bir nefes aldım. muğla'ı sevmiştim üç yıldır burdaydım ve cevrem artık burda oluşmuştu.

"Akşam ki partiye geliyorsun dimi" dedi yine en az yüzüncü defa soruyordu ayni soruyu ve cevabım yine aynıydı.

"Bunu konuşmuştuk burcu ben hayır demiştim" dedim. Ve Arabamı çalıştırdım. Teyzem sayesinde yeni bir hayatım olmuştu. Herseyimi ona ve enisteme borçluydum. Arabami bile almıştı hatta ehliyet paramı bile onlar karşılanmışti. Çalışmak istediğimi söylesem de enistem çocukları olmadığını onları çocuğu olduğumu ve herseylerinin bnim olduğunu dair yığınla konuşma yapmıştık. Sonuçta onlar galip gelmişlerdi.

Huzuru bulduğumu sanıyordum ama her zaman tetikte bir halim vardı. Şimdi olduğu gibi. Arkamda ki siyah araba salondan çıktığımdan beri bni takip ediyordu yada ben yine kuruntu yapıyordum.

"Neden yapıyorsun bunu" diyen burcuya döndüm. Yine aynı konuşmalari yapmak istemiyordum.

"Burcu lütfen yine başlama" dedim bıkkınlıkla.

"Başlıcam çocuk uc yıldır peşinde yapmadığı kalmadı nedir bu inadin anlamıyorum ki" dedi konu yine mustafaya gelmişti. Mustafa Aydın okulun en gözde çocuğu üniversitenin populer yakışıklısi. Kabul ediyorum yakışıklı çocuk ama içimde o varken birine kayamaz gozlerim sevemez kalbim dokunamaz ellerim. Geçmişimde kalmışta olsa kndimi ona ihanet etmiş gibi hissediyordum bazen özellikle de mustafayla konuşurken. Ona asla ümit vermedim çoğu zaman görmezden geldim ama onun bu inatla peşimde olması hic bir şeyi değiştirmiyor. Alex'i seviyorum o olmasa da o varmış gibi davranmalıyim çünkü başka türlüsü içimden gelmiyordu.

"Lütfen yalvaririm beni yalniz bırakma çağdaş'ın yanında bir kerecik ne olur ya bu kadarda mi hatırım yok sana hasta olduğunda kim baktı regli olduğun günlerde kim sıcak su torbası ve ıhlamur hazırladı."

"Tamam yeter kes tamam" dedim bunu ona borçluydum.

"Seni seviyorum serçe" dediginde birden şaşkınlıkla arabayi istop ettirdim.

"Ne oldu" dedi ben delice dişlerimi ve direksiyonu sıkarken.

"Bir daha bana serçe demeyeceksin burcu asla" dedim ve tek kelime etmeden onu form muglaya bıraktım gece için elbise alacaktı. Vr lanet olsun ki siyah araba hala pesimdeydi. Hemen eve gidip sıcak bir duş aldım. Kapının calmasiyla irkildim ama anahtar çerçevesinde burcunun anahtarıni görünce küçük bir küfür savurdum. Oda eski bn gibiydi her zaman anahtarıni unutuyordu. Kapıyı açtığım da kapida ki adami görünce şokun en büyüğünu yaşadım. Bornozlaydim yaaa offf

"Bu size ezgi hanim" dedi ve elime kocaman bir kutu uzattı.

"Kimden"dedim kutuyu alarak aslında kimden olduğunu çok iyi biliyordum.
"Tanımıyorum efendim" dedi hızla merdivenlerden indi. Kocaman beyaz kutuyu açtığımda bembeyaz bir elbise uçuk mavi bir çanta ve mavi ışıltılı kolye ve mavi siyah dalgalı ayakkabı gozlerimi kamaştırdi. Elbise mükemmel di bornozunu indirip elbiseyi giydim. Cuk diye oturmustu uzerime mustafa'nın beni bu kadar inceleyip bedenime kadar bilmesi tuhafima gitmisti. Ayakkabıda mükemmel oturmustu ayağıma. Kabul etmemem gereken bir hediyeyi uzerime geçirmiştim. Elbiseyi çıkarıp tekrar kutuya koyduğum da küçük zarfı anca fark edebilimistim. Bordo zarfı acip özenle yazılmış el yazısına baktım.

Akşamki partide sana çok yakışacak fındık yazıyordu....

KATİLİM vol:1 and vol:2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin