resim

8.8K 363 11
                                    

Bana bakışı beni alıp kuru bir yaprak gibi ordan oraya savunuyordu. Ona dokunmak luna parkta dönme dolaba binmek gibiydi. Önce korku sonra devasa bir coşku gibiydi. Korku ve coşku ayni anda içime nüfuz ediyordu.

Korkuyordum hic bilmediğim bir his bedenimi ele geçiriyordu. Ve ben bilmediğim bir şeyden delice korkuyordum.

Ona ikinci defa dokunuyordum ve ikinci seferde de bedenimde korkudan sonra coşku hakim oluyordu. Alışık değildim böyle hislere. Ona sadace dokunmuştum ve iki defada öpmüştüm ama bana farkı duygular yasatmıştı. Bi kadınla sevişmek onu deli gibi becermek bile bana bu kadar zevk vermemişti.

Dudaklarinin tadi tum mevlerin karışımı gibiydi. Hafif şeftali biraz kiraz biraz cilek ve ananas tatlarinin tum karışımı gibiydi.

Kokusu o kadar mükemmeldi biraz daha koklarsam kndimden geçebilirdim. Tarif edemiyorum çünkü hic bilmediğim bir kokuydu belkide parfümumden kaynaklanıyordu bilmiyordum.

Onunla tolup taşmama ramak kalmıştı ki telefonumun sesiyle kndime geldim. Arayana rusça bir küfür edip telefonu ekranında yazan ismi görünce sinir iyice tepeme çıktı.

"Nevar ivanov"

"Kurt gelmen gerek "

"Yine ne var"

"Uso seni görmek istiyor acil"

"Tamam" dedim ve telefonu kapatip yerinden bir kez bile kıpirdamayan kıza döndüm. Masumdu bu kiz. Hayatımdan yüzlerce kadın geçmişti arsiz yuzsuz kadınları iyi bilirdim kovsanda küfür etsende asla yüzleri kızamazdı ama bu kiz ona baktığım da bile kızarıyor garip ama utanıyordu.

"Geri geleceğim sözüm söz" dedim ve onu tekrar öptüm ve yine aynı şey oldu. Yine karşılık veremedi yine kollarimda titredi ve yine utanip kızardıği için onu daha fazla utandirmamak için hemen çıkıp gittim. Aşağıya o kadar hızlı indim çünkü kndime guvenmiyordum. Arabama giderken onu pencerede gördüğümde kararımi her an değiştirebilirdim onu alıp Rusya'ya götürme az kalmıştı. Ama babamın emri herseyden önce gelirdi bnim için.

Limanda bekleyen uçağın merdivenin de son kez durup izmirin ezra kokan havasini en derinden içime çektim. Sonrada kndime son kez değil alex son kez değil dedim ve yola ciktim.

üç saat on beş dakika sonra rusyanın hep özlediğim ve hiç bir zaman doyamayacağım soğuk havasına ayak bastım. Yaşamak isteyeceğim başka bir yer yoktu ulkemi seviyordum soğuğunu karını hic bitmeyen fırtınalarini seviyordum.
Havalimanindan çıktığımda ivanov bni bekliyordu. İlginç. Herzaman bnimle yarış içinde olan gözleri herzaman bi hata yapmam icin üzerimde olan ama bu gune kadar hatami yakalayamayan açık aramakta üstüne olamayan ukala sinir bozucu bir adamdi ama beni almak için birilerini değil kndi gelmişti hemde kendi arabasıyla. Ya bu adam değişiyordu ya da sorun zannettigimden daha büyüktü.

"Sorun Büyük ha" dedim el bavulumu arka koltuğa atip one geçtim.

"Sanırım iko gündür ağzını bıçak açmıyor"

"Neden" dedim ivanov güldü.

"Sence uso bize nedenlerden bahseder mi" guldum haklıydı.

Eve vardığımizda etraftaki hareketliligine bakip yine güldüm. Babam geri dönmüştü bu etrafın telaşından bile belli oluyordu.

"Alex hoşgeldin" dedi marco babamin sağ koluydu ve babamdam sonra güvendiğim tek adamdi. Babamla ayni hücrede kalmışlar ve zamanında çoğu zorluğu beraber paylasmislardı. Onu ilk gördüğüm de hapisten yeni çıkmıştı zayif celimsiz ve yorgun görünüyordu ama babama dönüp

"Demek sonunda oğlunu buldun ha uso" demişti. Beni babamda oda kabul etmiş korumuş yaşama nedenim olmuşlardır. Onlar olmasaydı osmanin adamları beni coktan öldürup bi Çöplüğe atmış olurlardi. Aslında osmana teşekkür borçluydum o gece bni döverek hastanelik etmeseydi babamı tanımıyor olacaktim. Hayatin Saçmalığı iste öldürisiye nefret ettigim adama öldürdükten sonra teşekkür ediyordum.

"Gel hadi" dedi marco koluma girerek.

"Bi sorun mu var amca" dedim. Uso bnim babamdi marco da amcam çünkü babam marcoyu kardeşi gibi görüyordu zaten güvendiği iki kişiydik. Babam het zaman kndime guvenmiyor ama size güveniyorum derdi ki bizlerde onun guvenini asla kötüye kullanmamıştik.

"Var gibi yok gibi karmaşık babanla konusman da iyi olur" dedi. Neden bu kadar şaibeli konuşuyordu ki.

Çalışma odasina girdiğim de onu pencere kenarında puro içerken buldum. Tipik mafya babası iste. Puro genc ve güzel kızlar görkemli bir ev herkesi tek bir bakışıyla korkutan varlıklı ve cesur. Iste bnim babam dedim gülerek.

"Baba" dedim yanina giderek bana dönen yüzünde saniyede on farklı duygu aynı anda geçti.

"Hoşgeldin kurt" dedi ve bana sarıldı.

"Baba iyi misin"

"Biraz ağrım var ama geçer otur" dedi karşısında ki koltuğa kndimi bıraktığım da masada ki resimle gozlerim yerinden çıkacaktı. Bu çerçeveyi ona ben almıştım gecen yıl ki italya tatilimden. Etrafinda silahların olduğu bir çerçeveydi cok beğenmişti ama hic kullanmamışti. Simdi o çerçevede iki insanin resmi vardi. Yerimden dogrulup çerçeveyi elime alip kocaman mavi gozlerimi daha çok açtım acaba yanlış mi gördüm diye. Ama hayir yanlış görmemiştim. Üzerinde şort aman tanrım babam sort giymisti inanılır gibi değildi. Üzerindeki yazlik kisa kollu bir gömlek vardi ve en önemlisi gülüyordu hemde otuz iki dişini birden gösterecek şekilde gülüyordu. Yanindaki kadın siyah beyaz yıpranmış resimde bile belli olacak kadar güzel görünüyordu. Hayran kaldığım masumlugun nerden geldiği belli olmuştu. Resimdeki kadında tipki babam gibi mutlu görünüyordu gülüyordu elele tutuşmuşlardi kadının kafası babamin omzuna dayalıydi eski bir köprü üzerinde cektirmislerdi bu resmi kac yıllıktı acaba.

"Onu bana getir alex kadınımi bana getir" anlamıyordum bu kadın emine Koçyiğit kadinim diyordu babam.

"Kızımı ve karımi bana getir"

NEEEE....

KATİLİM vol:1 and vol:2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin