Yalın - Bir Bakmışsın
"Yavaş zıpla düşeceksin şimdi, daha cluba giremeden ağzın yüzün dağılacak." diyen Emirhan'a elimi boş ver dercesine salladım.
"Clubı hastaneye götürürüz kız Emirhan." dedikten sonra ayağım kaydığı için düşeyazdığımda merdivenin sonunda sabırla beni bekleyen Emirhan'ın omuzlarından tutup dengemi geri sağladım. Yüzü yüzüme çok yakın olmuştu bir anda, gözlerimizin arasında santimler vardı. Kirpiğim önün kahverengi gözlerine girecekti azıcık daha yaklaşsam, dudağı dudağıma sürtecekti. Karşımda donup kaldığı için boğazımı temizleme bahanesiyle elimden destek alıp geri çekildim ama elim hala omuzlarındaydı. Maşallah dediği, üç saniye yaşamıyordu çocuğun.
"Sen club mı dedin az önce Melek?" diyen Efe'yle resmen boku yemişken saniyelik olarak merdivenlerden atlayıp bedenimi Emirhan'ın arkasına saklamaya çalıştım, bedenim küçük olduğu için çok da zor olmamıştı ama tek sorun ben bunu yaparken Efe'nin görmesiydi.
"Emirhan ben ne zamandan beri körüm abim?" diye soran Efe'ye ellerini bilmem dercesine kaldıran Emirhan'ın kollarını tutup havada sallamaya başladım. Apartman kapısından da Hilal geldiğinde bana, üstümdeki pantolona, gömleğe, topuklu ayakkabılara dehşet ifadesiyle bakarken gözleri Emirhan'a kaydı. Dehşeti ihanet acısıyla ikiye katlanırken ismimi çığırmadan önce Emirhan'ın önüne, Efe'nin olduğu tarafa saklandım. Hilal, Efe'den daha tehlikeliydi, hele ona söylemeden iş yaptığımı gören Hilal, Efe'den yüz kat tehlikeliydi. Efe de gergince birkaç basamak yukarı çıktıktan sonra boğazını temizledi.
"Nereye gidiyon kız sen? Hiç haber de vermiyon, haremlik selamlık mı olduk artık?" diyen Hilal'e Emirhan'ın göğsüne yasladığım yüzüm sebebiyle göz ucuyla bakarken elimi havada hayır anlamında salladım. Silahsız kafama ateş falan edebilirdi.
"Öyle şey mi olur aşkım benim? Annemler gidince ben de dedim ki biz bir bakalım, ortam güzelse bizimkileri de çağırırız."
Emirhan'ın kolunun yanından geçen ayakkabıyla yüzümü tamamıyla Emirhan'ın göğsüne yasladığımda Emirhan da kollarıyla kafamın üzerini sardı. Tekrardan bir şeyin uçma sesi gelmediğinde yüzümü yasladığım yerden çekip arkadaki Hilal'e baktım, bir ayağında sarı çorabı gözüküyorken arkama döndüğümde ayağındaki bir ayakkabının Efe'nin olduğu basamağa yakın durduğunu gördüm.
Emirhan'ın duyabileceği seviyede mırıldanarak "Az kalsın apartmanı hastaneye götürüyorduk Emirhan." dediğimde Emirhan, dudağının tek tarafını kıvırıp gülümsedi ve saçlarımı hafifçe karıştırdı. Kolumdan çekildiğimde Efe'yle yüz yüze gelmiştim, "Hadi külkedisi saatin gelmeden eve dön, maazallah herkese rezil olursun sonra." dediğinde o, Emirhan'a dövecekmişçesine bakarken topuklu ayakkabılarıma rağmen onu durdurmaya çalışıyordum ama hem dengemi sağlayamıyordum hem de topuğu kırılacak diye tam efor sarf edemiyordum. Güreşçiliğime topuklu ayakkabılar yüzünden zeval gelecekti.
"Efe, bırak da gideyim lütfen; azıcık gideyim, makul saatte dönerim eve." dediğimde Hilal'in bir anda "Ben de gideceğim o zaman." demesiyle Efe kolumu bırakarak sürüklemeyi kesti.
"Ne demek ben de gideceğim?" dedi Efe beni unutmuş gibi direkt Hilal'e dönüp onunla ilgilenirken. Ortada kalırken kolumu bırakmış olduğu için ondan biraz uzaklaşabilme şansım olmuştu. Hemen Emirhan'ın diğer tarafına geçmiştim, onu siper malzemesi gibi kullanmaktan çekinmiyordum bir de. Utanmaz oğlu utanmazdım.
"Gitmiyorsunuz efendim, ne sen ne de Melek gitmiyor." diyen Efe'ye apartmanda yankılanacak şekilde nah çektiğimde Efe gözlerini büyülterek tehditvari şekilde bakarken bana doğru uzandı. Hilal, Efe'yi göğsünden tutarken "Sana ne oluyor Efe abi?" dedi; Efe, bana uzanmayı bırakıp Hilal'in yüzünü süzmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahallem Buluttan
Teen FictionAma ben, ilk pişimi ona yapmıştım; ilk onun yüzünden kolumu yakmıştım fakat o, hıçkıra hıçkıra ağladığım mutfakta sadece pişilere dikkat kesilip tüm tepsiyi odasında yemişti. İlk ona akrostiş şiir yazmıştım da o, şiiri hiç okumamış sadece N harfini...