Ekin Uzunlar - Hüznün Gemileri
Emirhan'ın Günlüğü
2016, Yaz Dönemi
İlk görüş, ilk bakış, ilk izlenim, ilk sefer. Sokağın köşesinden elinde sıkı sıkı tuttuğu kitaplarla kendinden boyca büyük bir çocuğu takip ederken onu gördüğümde yazın en sıcak günü gibi hissedilen bu günde beni yakan şeyin güneş olmadığını anladım.
Mahalleye taşındığım ilk gün, sokağın köşesinden çıkıp bir anda bana çarpacağı sırada gözlerine yakından bakma fırsatım oldu. Her şeyim üzerine yemin ederim ki kızın gözlerinde yıldızlı bir gökyüzü saklı. Ben ona bakarken beni görmezden gelerek biraz önce az kalsın bana çarpmıyormuş gibi, önümde yaklaşık beş saniye dikildikten sonra onu beklemeyen çocuğun arkasından koşturarak giderken ben yoktum karşısında.
Çocuk sertçe "Peşimde dolanmayı kes Melek." diye çıkıştığında mahallede top oynayan çocukların tüm sesleri kesilmişken sadece kuş seslerinin duyulduğu sokakta arkama döndüm ve kucağındaki kitapları kucağına daha çok bastıran kıza baktım tekrardan.
İsmi Melek, ismine uyan gözlere sahip.
Aciz gözükmediğini söyleyemeyeceğim ama. Karşısındaki çocuk kimdi bilmiyorum ama karşısında mezarını kazdığını görse gidip kendisi de bir el kazmasına yardımcı olur, ilk izlenimim bu Melek için.
İlk izlenimler varılacak noktayı çoğu zaman geciktirir.
2016, Kış Dönemi
Yılın sonu, kış bu sene yaz dönemi nasıl sıcak geçtiyse öyle buz gibi bir giriş yaptı. Ama daha soğuk olan şey Melek'in kendi sınıfımda olduğunu görünce heyecandan buz tutan bedenimdi. Aciz gözüküyor demiştim ama aslında hiç de öyle birisi değilmiş.
İşi gücü resim çizmek, pek ders dinlemiyor. Ayrıca sürekli peşinde dolaştığı birisi var.
Karanlık bir tünelin içinde ilerlerken ışıksız kalmış gibi ama ilerlemekten de korkmuyor. Keşke ona ışık tutabilsem.
2017, Kış dönemi
İlk dokunuş. Onun bana doğru düzgün baktığı, onunla aynı sınıfta gibi hissettiğim ilk sefer. Teni tahmin ettiğimden daha soğuk ama parmaklarımı sürekli hareket ettirmek isteyeceğim kadar da yumuşak.
İlk gördüğümde gözlerinin içindekileri yıldızlara benzetmiştim ama hayır, orada daha parlak bir şey var. Güneş gibi parlıyor, sanırım o gün neden daha çok yandığımı buldum. Onun gözlerine bakmak, buz gibi bir günde bile yanmana sebebiyet veriyor. Ama parçalanmış acıları da içeride bir yerde, bazen resim yaparken dalıp gittiğinde acıları kağıda damlıyor. Kimse fark etmiyor sanıyor ama görmek istemesem bile görüyorum.
Fakat sevdiği başka biri var, herkes sevilmediği kişi de aynı şeyleri yaşıyor. Bugün bunları düşünürken Eslem'in eli, elime değdiğinde biraz sert çıkıştım. Amacım onu kırmak değil, yakınıma dahi almamak çünkü kendime ister istemez umut veriyorum.
Ve son olarak bana arkadaş olmayı teklif etti; ben, gözlük takarken başkasının aşkını görebiliyorum ama o kendine duyulan ilginin farkına varamıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahallem Buluttan
Teen FictionAma ben, ilk pişimi ona yapmıştım; ilk onun yüzünden kolumu yakmıştım fakat o, hıçkıra hıçkıra ağladığım mutfakta sadece pişilere dikkat kesilip tüm tepsiyi odasında yemişti. İlk ona akrostiş şiir yazmıştım da o, şiiri hiç okumamış sadece N harfini...