Levent Yüksel - Ya SonraHilal'in ablasının düğünü bu akşamdı, mahalle arası düğün yapmaya karar verdikleri için bizim sokakta olacaktı düğün. Sandalyeler çoktan yerleşmiş, düğün öncesi yemekler verilmeye başlanmıştı. Hilal, hiç mevlide katılmak istememişti ama ben düğüne aç gitmek istemediğimden, annem bugün kendi düğünüymüş gibi telaş yapacağı için yemek falan yapmazdı, yemek yemeden düğüne gelmeyeceğimi söyleyince bana ayak uydurmak zorunda kalmıştı. Ceren, bize geldiği gün bizde biraz dinlenmişti; ben de bir haftaya yakın ya da daha uzun Hilal'de kalmıştım. Bizde kaldığı günden sonraki gün yok olmuştu, sonunda gittiği için mutluydum ama biraz buruk hissetmekten de kendimi alamıyordum. Gittikten sonra Ankara'ya gittiğini öğrenmiştim, şaşırmıştım ama hayatıma etki eden bir şey yoktu. Gidişler hep kalana zordu, hep kalanın kazanı doluyor ve taşıyordu.
Emirhan'ın dediği gibi onu durdurmayacaktım zaten, Emirhan'la da hiç görüşmemiştim. Daha doğrusu Enes'le birlikte o da ortadan kaybolmuştu, evlerinde olduğunu da sanmıyordum çünkü Melahat abla Emirhan'ı bana sormuştu. Bilmiyordum, beni bilinmezliğin ve karışıklığın içine fırlattıktan sonra dediği gibi hayatımdan yok olmuştu. Onu anlamaya çalışıyordum ama artık yorgun da hissediyordum, babamla ve Efe'yle konuşmuyordum. Efe'yle hiç konuşmayacaktım sanırım bir daha. O da beni ayrı üzüyordu. Hilal, Efe'yle artık çok konuşmayacağından bahsetmişti. Hilal'i bile kendine küstürürken ne düşünüyordu onu da anlamıyordum. Dünya üzerinde anladığım bir şey var mıydı acaba?
"Bu keşkek tam karışmamış sanki kızım, dedim ben sana direkt düğüne gelelim diye." diyen Hilal'i duymazdan gelip bir kaşığı daha ağzıma atmıştım. Mevlide gelen tek genç de bizdik sanırım; Hüseyinleri çağırdığımda, "Bilgisayar oyunu daha çekici geliyor, düğüne geleceğimize dua et." demişti bana. Hilal telefon başında olsaydı, akşamki düğünü zehir ederdi onlara.
"Hiç umursamıyon Melek beni." diyen Hilal'e sonunda kafamı kaldırıp bakmıştım. Kaşlarını kaldırmış, kaşığını havada parmakları arasında düşürecek gibi tutarken bana bakıyordu ters ters. Yaklaşık bir haftadır böyleydik işin doğrusu, kendimi hayatta gibi hissetmiyordum. Özellikle Emirhan'ın bir anda ortadan kaybolması kendimi kötü hissettirmişti, ne olursa olsun telefonlarımı cevaplayan çocuk hiçbir aramalarımı cevaplamamış, daha sonrasında aramalarıma dönmemişti. Gerçekten bana düşünmek için bolca zaman vermişti, benim de bu sürede ağzımı açıp kimseyle konuşasım gelmemişti.
"Ben sevdim, hiçbir şey yememekten iyidir." dediğimde derin bir nefes alarak elindeki çatalı bıraktıktan sonra arkasına yaslanıp kollarını göğsünün önünde bağladı.
"Böyle Enes'in kafasını bir elime alcam, Emirhan'ın kafasını diğer elime alcam; sonra birbirine sürteceğim ateş çıkana kadar. Kızım kendine gel ya." dediğinde tekrardan kafamı kaldırmadan sadece gözlerimi kaldırıp Hilal'e bakarken ağzıma dolu bir kaşık daha soktum. Akşama tekrardan yemek vereceklerini duymuştum, sanırım damat tarafının adeti böyleydi. Hilal'in ablası üniversiteden tanıştığı çocukla sonunda evleniyordu, ben küçüklükten beri tanıdığımı insanları düzgün tanıyamamıştım.
"Kendimdeyim Hilal, bak ne güzel yemek yiyorum." dediğimde Hilal; hafiften sinirlendiği belli olan haliyle ayağa kalktı, kendisi daha kuaföre gidecekti ama beni yalnız bırakmaya da içi el vermiyordu sanırım. Yanıma geldi ve kolumdan kavradığı gibi beni ayağa kaldırdığında elimdeki kaşığı şaşkınlıkla tabldotun içine bırakıp ayağa kalkmıştım.
"Kızım yemek yiyordum, nereye sürüklüyorsun yahu?" diye sorduğumda bana aldırmadan beni kalabalıkların arasında sürüklemeye devam ediyordu; beni sürüklerken bir anda omzum, sert bir şekilde başka bir omza çarptığında ben hafiften tökezleyince Hilal de beni sürüklemeye ara vermişti. Kafamı kaldırıp yanıma baktığımda Emirhan'ı görüne olduğum yerde kalakalmıştım. Hızlanmaya başlayan kalbimle gözlerimi suratına doğru çıkarıp yüzünü süzmeye başladığımda yaptığı tek mimik çatılı kaşlarını kısa bir anlığına havaya kaldırmasıydı, daha sonra normal bir yüz ifadesi yakaladı. Yanındaki arkadaşı, mahallede daha önce görmemiştim, onun dikkatini kendine doğru çektiğinde beni görmemiş gibi ilerlemeye devam etmişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahallem Buluttan
Teen FictionAma ben, ilk pişimi ona yapmıştım; ilk onun yüzünden kolumu yakmıştım fakat o, hıçkıra hıçkıra ağladığım mutfakta sadece pişilere dikkat kesilip tüm tepsiyi odasında yemişti. İlk ona akrostiş şiir yazmıştım da o, şiiri hiç okumamış sadece N harfini...