Ay

6.2K 148 26
                                    


Barış Akarsu - Bir Sevmek Bin Defa Ölmek Demekmiş

2018, SONBAHAR DÖNEMİ.

"Efe, Enes'i geçmiş diyorlar bu sınavda; şaşırmadım. Ben ne zaman Meleklere gitsem eşek gibi çalışıyor oluyordu." Diyen Hilal'i kaşlarım çatık dinlemeye başladım. Çizdiğim kadının yüz hatları hafif tombul olduğundan aşırı gergin hissediyordum. Çizgiler azıcık bol olsa kalemim içinden yere düşer, azıcık dar olsa içinde boğulur diye korkuyordum. O yüzden tam olması gerektiği gibi olmalıydı. Ama söylenen isim ile bende dikkat falan kalmamıştı.

"Efe sınava falan çalışmaz ki." Dedim bir anda elimden sertçe bıraktığım kalemle. Bir yere bakmadan kâğıda resim geçiremiyordum. Annem sağ beynin çalışmıyor diyordu bana hep ama beceremiyordum işte. İlla bir yere bakmam gerekiyordu; bakmayınca böyle çizemez, çizgilere karar veremez oluyordum.

"Nasıl yani kızım, gayet de çalışıyor işte." Dedi Hilal şaşırmış surat ifadesiyle bana bakarken. Onaylamaz bir halde başımı iki yana salladım ve bir masa başına toplanan topluluğa doğru bedenimi tamamen döndürüp biraz daha yaklaştım.

"Defter bile tutmaz ki o, hemen aklında kalıyor. Benden duymuş olmayın da abimin hafızası Ceren'inkinden daha kuvvetli." Dedim fısıldayarak sanki birisi duysa olay olacakmış gibi. Hilal kıkırdayarak güldü. Neden güldüğünü anlayamadığım halde ben de gülmesine eşlik etmiştim.

"Abini Enes'e karşı ilk defa kazandırıyorsun Melek, bir yaşıma daha girdim." Dedi. Tekrardan kaşlarımı çattım. Olanı söylüyordum ben her zaman, Enes'i kayırdığım anlar yoktu hiçbir zaman. O kendisi mükemmeldi sadece.

"Enes savunma bakanlığını yıkılıyor mu yoksa?" diyen sınıfta bir iki kere gördüğüm futbolcu çocuğa yüzümü buruşturarak baktım. Sürekli maç var diyerek dersten kaytardıkları için bir iki kere görmüştüm bu yüzden de ismini hiç öğrenmemiştim.

"Sen de defter tutmuyorsun ki Melek." Dedi köşeden İnci. Omuz silktim.

"Ben resim dışında hiçbir şeyi beceremiyorum ki, ondan tutmuyorum not falan. Ama abimin her dersi aşırı iyi." Dedim. Hiçbir söylediğimi sallamıyordum. Abimin Allah tarafından bir lütfu vardı. Gerçi bana göre lütuf değildi bu, bizim ailede anneannemde de halamda da gördüğün şeyi unutamama hastalığı vardı. Gerçi benimki çok da kuvvetli değildi ama idare ediyordum. Abiminki süper güç gibi bir şeydi.

"Her neyse işte on ikinci sınıfın göz bebeği ikisi de. Ayrıca hocalar da pek umutlu ikisinden." Diye söylendi Emirhan. Kafamı aşağı yukarı sallayıp konu daha fazla ilgimi çekmediği için önüme döndüm ve yüzünün hatları kayık kadın resmime bir daha baktım.

"Melek nerede?" diyen sesle dikkatimi tekrardan kâğıttan çekmiş, kapıdaki çocuğa beni soran Enes'e bakmaya başlamıştım. Yüzümde büyüyen gülümsememle yan taraftaki grupla ateşli ateşli başka bir konu konuştuğu için boşluğu olan Hilal'in yerinden geçip ayağa kalktım.

"Hoş geldin Ceren abi, buradayım ben." Dedim adeta kuş gibi cıvıldayan sesimle. Günüm aydınlanmıştı bir anda. Sabah normalde Efe'yle okula giderdi bu da otomatik olarak benimle de okula gitmesine sebep oluyordu ama bu sabah tek başına erkenden okula gelmişti. Bu sabah ilk defa şu an görüyordum Enes'i.

"Bu çocuk nasıl zeki ya? Birisine sormak yerine etrafa bakınsa görecek zaten. Sınıfa ilk defa giriyor sanki artist." Dedi Emirhan tekrardan söylenir bir tavırla. Boş boş bana bakmayan suratına bakıp sonra tekrardan dikkatimi Enes'e vermiştim.

Mahallem BuluttanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin