Kargo - Seninle Başım Dertte
Nefes nefese Emirhanların apartmanının önünde durup ellerimi dizlerime yaslayarak eğilmiş bir halde nefesimi düzenlemeye çalışıyordum. Doğrulduktan sonra kapıya doğru yürüyüp zile basacaktım ki yukarıdan Emirhan'ın "Zil bozuk dedim kızım, hafızan yok gerçekten." diyen azarlamasını duymuştum. Yine balkona sigara içmeye çıkmıştı ama yukarıdayken bile elini arkasına doğru saklayıp dumanı arkaya attırıyordu. Onda da akıl yoktu ki; havaya verdiği zararı, ben ciğerlerime çekiyordum zaten. Yine de yüzüme bir gülümseme kondurmaktan alamamıştım kendimi.
"Tut anahtarı, çevirirken kapıyı kendine doğru çek." dediğinde titreyen elimle kafamın yanından geçen anahtarı tutmaya çabalamıştım ama anahtar elime çarpıp asfaltın üzerine düşmüştü. Zengin bir mahalle olmadığımız için apartmanlarımızın bahçesi yoktu.
"Kır kafamı." diye söylenirken kaldırımından indim ve yola doğru gidip anahtara uzandım.
"Hastaneyi taşırız Melek korkma."
Emirhan, şaka yaparken tam o sırada gelen fren sesiyle gözlerim fal taşı gibi açılırken üzerine çöktüğüm dizlerim tutmadığı için kalçamı asfalta koydum panikle.
"Melek!"
Sesimi çıkartamamıştım, çığlığım boğazıma yapışmıştı. Sadece titreyen bedenimle inip kalkan göğsüm vardı; göğsümden çıkıp gitmesine ramak kalmış kalbim, asfalta düşmedi ama.
Aradan bir dakika geçmemişti, kollarıma sarılan kollarla hipnotize olmuş gibi baktığım arabadan çektim bakışlarımı. Emirhan, beni kollarımdan çekip yerden kaldırırken kucağında küçücük kalmıştım. Ayaklarım tutmadığı gibi bir de zangır zangır titriyordu.
"Öyle dikkatsizce yola mı atlanır?" diye bağıran tanımadığım adam sesi, cıkcıklamaya başladığında bakışlarım amcaya dönmüştü bu sefer. Arabadan çıkma zahmeti dahi göstermemişti, camdan kafasını uzatmış bağırıyordu. Araba, bacaklarımın sınırında durduğunda bir şey mi oldu acaba diye insanlık yapması gerekiyordu.
"Kusura bakmayın, mahalle arası diye." dediğimde adam benim sözümü kesip "Bir daha böyle birisinin önüne çıkarsan ezip geçer seni, şanslı say kendini." diyen adamla ağzımı açıp küfür edecektim ki Emirhan, kollarımı tutan ellerini daha da sıkılaştırıp "Mahalle arası bu kadar hızlı sürdüğünüzden dolayı sizi polise şikayet etmediğimiz için siz kendinizi şanslı sayın; kılına zarar gelseydi arabanız müstehcen yerlerinizde olurdu, asfaltta değil beyefendi." dedi ve koyulaşan bakışlarıyla adama adeta cüretkar bir tavırla karşılık verip adamın tek bir kelime daha söylemeden kafasını camdan içeri sokup ilerlemesine neden olmuştu. Parmaklarımı fütursuzca Emirhan'ın omuzlarına dolayıp sıkarken Emirhan hiç sormadan beni kucağına aldı bir anda.
"Dur bir dakika." dediğimde bacağıma doladığı ellerini kendine doğru çekip doğruldu ve bana baktı.
"Canın yanıyor mu? Bir yerine bir şey olduysa hemen hastaneye gidelim. Hatta olmasa da gidelim, hadi." dedikten sonra tekrardan beni kucağına almaya yeltendiğinde elini tutup onunla beraber doğruldum.
"Dur dedim Emirhan."
Emirhan'ın inip kalkan göğsüne düşürdüm bakışlarımı çünkü yüzüne bakmaya utanıyordum.
"Ben senden hoşlanıyorum, ay az önceki olay yüzünden titrememi kontrol edemiyorum ve seni kalbime tamamıyla almış değilim. Kalbimi hızlandırıyorsun ve benim kendimi sevmeme yardımcı oluyorsun ayrıca, senden hoşlanıyorum işte. Bence en önemli sebep bu; tabi bilmiyorum, Ceren'den başka kimse kalbim hızlandırmamıştı. Ceren dediğime bakma ama onu seviyorum demi-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahallem Buluttan
Teen FictionAma ben, ilk pişimi ona yapmıştım; ilk onun yüzünden kolumu yakmıştım fakat o, hıçkıra hıçkıra ağladığım mutfakta sadece pişilere dikkat kesilip tüm tepsiyi odasında yemişti. İlk ona akrostiş şiir yazmıştım da o, şiiri hiç okumamış sadece N harfini...