Şebnem Ferah - GirdapBir süre daha Emirhanların uzaklaşıp kayboldukları sokağı izledikten sonra şaşırtıcı bir şekilde alttan soğuk aldığımı fark edince, o kadar uzun süre oturmuştum ki yaz gününde bile popom donmuştu, ayağa kalktım ve annemleri bıraktığım yere doğru ilerlemeye başladım. Hilal'in bile giderken bana bir şey dememiş olması çok garip geliyordu, annemler dışında herkes gitmişti ama kimse bana tek kelime etmemişti ya da ben tek kelime duymamıştım ve bu garipti.
Bahçeden içeri girdiğimde görüş açıma direkt olarak Süleyman amca girmesiyle beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Nergis'in net bir şekilde babasının ve annesinin ayrıldığını söylediğini hatırlıyordum. Olduğum yerde olanları idrak etmek için durduğumda Damla atlaya zıplaya yanıma gelmişti, kafamı Damla'nın geldiği tarafa çevirdiğimde ikinci defa boğazımın ortasına tekme yemiştim. Bizimkiler bir masanın çevresinde toplanmış, dağıtılmak için alınan içeceklerden içip kuruyemiş yiyorlardı.
"Emirhan ile beraber gittin sandık." diyen Damla elini elime doğru doladığında zorlukla yutkunup gülümsemeye zorladım kendimi. Bir şey demeden elini onun yaptığı gibi sıkıp bıraktıktan sonra yanıma gelen annemle derin bir nefes aldım. O kadar bunalıyordum ki böyle, gerçekten hiç kimse önemli değildi artık. Sadece kendime önem vermek istiyordum, eğer Nergis'in oynadığı bir oyun vardıysa da artık oyun falan istemiyordum. Enes, beni mental açıdan yeterince yormuştu; Emirhan'ı yanımda tutmak için bir şeyler yapmak istemiyordum.
Annem, parmağıyla önüme düşen perçemi arkaya doğru ittirip "Nerede kaldın annem sen ya, Emirhan'la Nergis nerede? Nergis; onları bulup getiririm ben dedi gitti, gelmedi şimdiye kadar. Başınıza bir şey geldi sandık." dediğinde Nergis'in 'beni bırakır mısın abi' diyen ifadesi gelmişti gözlerimin önüne. Midem kaynamaya başladığında monoton bir sesle "Emirhan'la gitti onlar." deyince konuşan herkes konuşmasına ara vermişti. Çok sesli de söylememiştim ama herkesin kulağı bendeydi sanırım ki herkes susmuştu anında.
"Hani sevmiyordu benim kızımı bu çocuk, neden seninle kalmak yerine kızımla gitti?" diye soran Gülnaz teyzeyle sessiz kaldım. Ben kızına kandım da gönderdim diyemezdim sonuçta, uzun zamandır arkadaşım sandığım arkadaşım dünyanın en büyük yalancısı çıktı diyemezdim. O an emin olduğum şey, beni daha çok üzüyordu; eğer Nergis, Emirhan'ı gerçekten de seviyorsa daha ilk başta bana söyleseydi bunu ona yapmazdım.
Hüseyin, Emre ve Orhan ayaklanmıştı yine; Hilal'; önlerine takmış yanıma doğru geliyorlardı. Hilal, "Gülnaz teyze yeter artık. Senin kızına da başlayacağım şimdi, Emirhan'a da başlayacağım. Git, Emirhan'la dalaş." deyince Gülnaz teyze kollarını önünde kavuşturdu yine. Süleyman amca sessiz bir şekilde Gülnaz teyzenin yanında oturuyordu, bir şey söylememesi daha mı iyiydi yoksa daha mı korkunçtu emin değildim.
"Berra ablanın yerinde olsam Gülnaz teyzeyi kapının önüne atardım, ablan sabırlı he Hilal abla." diyen Hüseyin'e pis pis baktıktan sonra "Kimse de çocuğuna terbiye vermemiş." dediğinde Hüseyin'in babası Abdullah amca, "Sen kendi kızına bak Gülnaz hanım." diye karşılık vermişti. Süleyman amca, derin bir nefes aldı ve kafasını başka tarafa çevirdi.
Annem, bu sefer iki elini iki omzuma koyduktan sonra yavaşça sıkıp "Bakma sen bu aptal kadına, hadi arkadaşlarınla eve git. Biz de geleceğiz birazdan." dediğinde kafamı salladım ve "Hilal'e geçeceğim." dedim. Annemin yüzü düşse de halime acımış olacak ki bu sefer bir şey demeden kafasını sallamıştı. Hilal; yakında benden kira falan almaya başlayacaktı, gerçi geçen vermeyi teklif ettiğimde beni mental destekçisi yapmıştı. Psikolojik destek vermem yeterliymiş, para istemiyormuş; öyle diyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahallem Buluttan
Teen FictionAma ben, ilk pişimi ona yapmıştım; ilk onun yüzünden kolumu yakmıştım fakat o, hıçkıra hıçkıra ağladığım mutfakta sadece pişilere dikkat kesilip tüm tepsiyi odasında yemişti. İlk ona akrostiş şiir yazmıştım da o, şiiri hiç okumamış sadece N harfini...