Mavi Gri - Aklımı Kaçırdım
Enes
Melek'in Emirhan'ın kollarında gidişini izlerken çaresizlik tüm bedenimi halsiz bırakmıştı. Herkesin keyfi kaçmışken Hilal köşeden "Ben de eve gideceğim, oturasım kaçtı." dedikten sonra eşyalarını toparlayıp kalkarken sessiz kalmayı seçmiştim. Diğerleri de ona katılırcasına toparlanmıştı, yanımda bana bakan Efe'ye çevirdim başımı. Neden Melek'le beraber gitmediğini anlamıştım, o da bildiğimi biliyordu.
"Sen kal." dedi içinde her tonundan kızgınlık barındıran sesiyle.Kafamı onu onaylar uysallıkla aşağı yukarı salladım ve herkesin toparlamasını bekledim. Eymen, eşyalarını ellerine aldıktan sonra bana kısa bir bakış attı. Neden baktığını anlamıştım ama devam et der gibi kafamı sallayınca o da kafa sallayıp parkın çıkışına doğru yürümeye başladı. Ardından Hilal'le beraber herkes kalkarken Efe, burnundan soluyacak kıvama gelmişti. Düşündükçe deliriyordu sanırım, düşündükçe sinirleri kabarıyordu. Ama yine de yumruk yumruğa kavga etmeyeceğimizi biliyordum, Efe'yi iyi tanıyordum.
Sonunda herkes yanımızdan uzaklaştığında Efe, biraz önce Melek'in düştüğü yere oturdu ve bana da oturmam için işaret yaptı. Bu parkta ömrümüz geçmişti, Melek'in bu göle ilk düşüşü değildi, bu yüzden az telaş yapmıştı herkes.
"Ne planlıyorsun Ceren?" dedi Efe, gölün düz sularını gözleriyle dalgalandırırmış gibiyken. Ben de ayakta durmayı bırakıp çok yakınına olmayacak şekilde yanına oturdum.
"Ne hakkında konuştuğunu anlamadım." dedim, sesimi monoton tutmaya çalışırken ellerimi arkaya doğru, çimenlere yasladım ve bedenimle kolumdan destek almaya başladım. Rahat davranmaya çalışıyordum ama Efe'ye karşı bile rahat olamıyordum. Bu yabani havam eskiden işime yarıyordu ama şu an bir arpa yolu boy kât ettirmiyordu bana.
Efe, cebinden bir paket sigara çıkardığında çok şaşırdığımı da söyleyemeyecektim, sıkıntı zamanlarında sigara içtiğini biliyordum. Paketin jelatinini yırtarken benim cümlemle biraz duraksadı.
"Salağa yatma." dedikten sonra işine devam etti. Jelatinden tamamen kurtulduktan sonra içinden bir dal alıp bana da uzattı. Normalde içmezdim, kokusu bana babamı hatırlatıyordu ama şu an içmezsem gerginliğimi atamayacaktım.
Konudan kaçmaya çalıştığım doğruydu çünkü ne anlatacaktım ki, nasıl bir salaklık yaptığımı mı?
"Bir plan yok." dedim, kendi sigarasını yaktıktan sonra benimkini de yakmak için bana elini yaklaştıran Efe'ye ağzımdaki sigarayla yaklaşıp. Sonra aklıma küçükken onu ilk reddettiğim zamanda Melek'in "Gününün çoğunu abimle geçiriyorsun, ona aşıksın değil mi?" diye soruşu gelmişti, gülümserken az kalsın sigarayı ağzımdan düşürecektim. Daha sonrasında benim cevap vermemi beklemeden koştura koştura Selvi teyzeye söylemeye gitmişti. Yaklaşık iki hafta göz hapsine alınmıştık da Sibel teyze "Size mi kalmış?" dedikten sonra bizi rahat bırakmışlardı.
"Kıvırma Ceren Enes, artık Melek de seni bıraktığına göre sen de onu bırak." dediğinde sigaradan derin bir nefes aldım. Elimde eğrelti duruyordu, bana hiç yakışmazdı, kendim dahil kimseye yakıştırmazdım zaten. Duman ciğerlerime indiğinde boğazım karıncalanmıştı, belki de Melek ismi yüzünden boğulacaktım az kalsın. Birkaç öksürükle kurtulduğumda Efe, bana hiç dönmeden göle bakmaya devam etti. Efe'nin Melek'i ne kadar çok sevdiğini bilmeyen biri olsaydım bu garip gelirdi tabi ama onun hareketlerini anlıyordum.
"İstemiyorum." dedim, hala daha ara ara öksürürken. İlk içişim de değildi halbuki. Yine de içmekten vazgeçmeyip tekrardan sigarayı ağzıma aldım. Bu sefer Efe'nin bakışlarını üzerime çekebilmiştim, gurur mu duymalıydım acaba?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahallem Buluttan
Teen FictionAma ben, ilk pişimi ona yapmıştım; ilk onun yüzünden kolumu yakmıştım fakat o, hıçkıra hıçkıra ağladığım mutfakta sadece pişilere dikkat kesilip tüm tepsiyi odasında yemişti. İlk ona akrostiş şiir yazmıştım da o, şiiri hiç okumamış sadece N harfini...