Yıldız Usmonova ft. Yaşar Günaçgün - Seni Severdim
"Küçükken ne zaman hasta olacak olsam bir sürü sayı üzerime koşturarak geliyordu kabuslarımda. Sonra kusarak uyanıyordum." dediğimde barmen ellerini masaya koymuş beni dinlerken elim çenemin altında baygın gözlerle ona bakıyordum. Bir şey söylemeden müşterisi olmadığı için beni dinliyordu. Kahverengi saçları, Emirhan'ın saçlarını anımsatmıştı bana. Karşımda Emirhan varmış gibi hissetmiştim.
"Sana aşık olayım mı?" dediğimde yüzünü buruşturup gülümsedi ve ellerini yasladığı yerden çekti.
"Arkadaşlarınla iddiaya mı girdiniz?" dediğinde abartılı bir şekilde kafamı iki yana salladığımda sandalyeden yere düşüyordum. Sanırım biraz fazla abartmıştım, içim hopluyordu ama ben kafamı kaldıramıyordum. Yine de bilincim tamamıyla kapalı değildi, kendimi bazı şeylerde dizginleyebilirdim diye düşünüyordum. Arkadaş deyince kafamla Hilal'i aradığımda Efe'nin yanında somurtarak dans ettiğini görmüştüm, geldiğinden beri Efe peşini bırakamadığı için geldiğinden beri mutsuzdu.
"Yok abi Müslümanım ben." dediğimde kaşlarını çatıp dediğime kahkaha attı. Neye güldüğünü anlamadığımdan suratına bakarken elim yüzümden kaydığı için başım az kalsın masaya çarpıyordu, gerçekten ağır geliyordu bedenime.
"Hani bana aşık oluyordun, abi ne şimdi?" diye sorduğunda yıllardır abi dediğim adama aşık olduğumu fark edince boş bardağı tekrardan kafama diktim.
"Ben abilere aşık oluyorum, en belirgin özelliğim. İsmim Melek." diyerek kendime kinayeli bir gülüş attığımda isim rozetinde Ata yazan barmen "Büyük seviyorsun yani Melek." dediğinde yüzümü ellerimle ovaladım. Emirhan, lavaboya gideceğim bir yere ayrılma dedikten sonra yarım saat gelmemişti; dünyam tersine dönerken masada oturmuş bir yerden gözümün ısırdığı barmenle boş muhabbet döndürüyordum. Oturup bu kafayla sudoku çözsem daha başarılı olurdum. Bir de Hilal bana kısmet buluyordu.
"Ayıp ayıp deme öyle." deyince beni aslında dinlemiyormuş gibi "Hm..." dedikten sonra "Büyük sevmen normal; İçin yaşlı senin, için." dediğinde alınırmış gibi yapmıştım. Umurumda değildi, ayrıca artık benim devrim değişmişti; artık kendi yaşıtlarımı da sevme vaktiydi. Enes, benden bir yaş büyüktü ama olsundu sonuç olarak benden büyük sayılırdı.
Benden biraz uzakta oturan Ceren'e baktım, gerçekten ben onu yavaş yavaş silmeye başlayınca hikayemin başrolü olmadığını fark etmiştim; bu farkındalık gerçekti. Ona karşı hislerim gitmemişti ama Emirhan'ın söylediklerinden sonra dünyamın merkezini değiştirmiştim ve Ceren'in aslında o merkezde olmadığını fark etmiştim. Ben hayal görüyordum, öyle sanıyordum sadece. Oturduğundan beri bana bakıyordu ama ben bilerek ona bakmıyordum, bu haldeyken haline üzülebilirdim.
Elimi Ata'ya doğru havada dur anlamında açık şekilde tuttuğumda aniden hareket ettiğim için midem kaynayan kazana dönmüştü. Elimi ağzıma koyduğumda alt taraftan çıkardığı kutuyu önüme bırakan Ata sebebiyle kusmam geri kaçmıştı. Evde de annem poşet tuttuğunda midem kusmaktan vazgeçiyordu, illa tuvalete gitmem gerekiyordu; bir gün bu yüzden zehirlenecektim.
Kafamı sertçe masaya yasladığımda ses çıktığı için Ata "Yavaş, yavaş." dese de sözcüklerinin bir anlamı kalmamıştı.
"Birader, nerede kaldın?" diye Ata başka birisine doğru konuştuğunda kafamı ufaktan kaldırıp göz ucuyla konuştuğu kişinin Emirhan olduğunu görmüştüm.
"Upuzun kuyruk bekledim oğlum, ne yapayım?" durduktan sonra bana baktığında kafamı tekrardan yasladığım yere koymuştum.
Ata, "O benden daha çok baktı Melek'e, için rahat olsun yani." diyerek Emirhan'ın muhtemel olarak kolunu pışpışladığında gösterdiği kişinin Enes olduğuna adım kadar emindim.
![](https://img.wattpad.com/cover/336980048-288-k896093.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahallem Buluttan
Novela JuvenilAma ben, ilk pişimi ona yapmıştım; ilk onun yüzünden kolumu yakmıştım fakat o, hıçkıra hıçkıra ağladığım mutfakta sadece pişilere dikkat kesilip tüm tepsiyi odasında yemişti. İlk ona akrostiş şiir yazmıştım da o, şiiri hiç okumamış sadece N harfini...