Gökhan Türkmen - Taş
"Kalk artık dana ya; bak adını yazdırmam, para almam senin için yanıma." diye sızlayan Efe'yi boş vererek popomu ona doğru dönüp kafamı duvara yasladım. Dün geceden dolayı başım zonkluyordu, akşam da iyi hissetmiyordum zaten; eğlenememiştim, şimdi de kalan baş ağrısını çekmek zorundaydım. Efe; popomu ayağıyla ittirdiğinde "Allah tependen baksın Efe." diyerek kafamın altındaki yastığı, hayalimde nerede durduğunu hesapladığım Efe'ye doğru fırlattım. Efe sızlanınca aldığım nişanın doğru yere olduğunu görmüş ve kafamı çarşafa koyarak yatmaya devam etmiştim.
"Tamam yazdırmıyorum ismini." diyen Efe benden uzaklaşmaya başladığında anında gözlerimi açıp doğrulurken beynimin içine şimşek girmiş gibi tüm kaslarım gerilmişti. Konuşmaya bile halim yokken kapıdan çıkan Efe'ye doğru ismini bağırdım.
"Efe! Neye isim yazdırıyorsun sen be?" diye sorduğumda Efe, geri geri gelip etrafta göremediğimi yeni fark ettiğim yastığı yüzümü acıtacak şekilde bana doğru fırlattı; yastık doğrudan burnuma çarptığı için burnumun içime göçtüğünü hissettim, beton çarpmıştı sanki.
"Şeytan mı taşlıyorsun insafsız köpek, ne biçim atıyorsun yastığı? Ben sana böyle mi attım?" diye sızlandığımda burnumu avcuma almış önceki konuyu unutmuş bir şekilde kızgınlıkla Efe'ye bakıyordum. Efe, keyifle gülümseyip iki elinin avuçlarını birbirine sürterken "Düzgün sorsaydın abim, kibar olmayı denersen bir daha burnuna yastık yemezsin." dediğinde yüzüne karşı okkalı bir küfür ettiğimde ağzını kapatarak hayatında ilk defa duyuyormuş draması yaptı ve bana kınarcasına baktı. Geçen sene fenerbahçe maçı izlerken bana kendisi öğretmişti bunu.
"Anne!"
"Annem evde yok salak, dün gece beynini içkilerle son yolculuğuna mı uğurladın?"
"Ew ew ew." diyerek beden hareketlerinin taklidini yaptığımda "Anneme söyleyeceğim seni gelince." deyiverdi, eli ağzına kapalı durduğundan sesi boğuk çıkmıştı.
"Drama kraliçeliği yapma Efe."
Elini sonunda ağzından indirip yine iğrenç bir şekilde sırıtmaya devam etti.
"Hadi düzgünce sor da söyleyeyim neye ad yazdırıldığını." dediğinde elimle git işareti yaparken "Çık git odamdan, Emirhan'a sorarım ben." dediğimde sırıtması yüzünde dondu. İlk başta başka birisine soracak olduğumdan kızdığını falan sanmıştım fakat "Ne bu Emirhan Emirhan sürekli, bazen arkadaşın falan sanıyorsun beni de abin olduğumu unutuyorsun herhalde Melek balım." dediğinde dudaklarımı utançla birbirine bastırdım. Efe, babamın kopyası olmak zorunda değildi her zaman; geçen sefer aynı azarı babamdan da yemiştim. Bana "Ben senin babanım Melek; bana erkek isimlerinden bahsedip durma, kıskanıyorum." demişti de yediğim lokma boğazıma kaçtığı için öteki dünyayı boyluyordum, annem de "Sakın yere kusma." uyarısı yapmıştı. Koyun can kasap et derdindeydi işte.
Karşılık vermemi falan beklemeden aşırı derecede alındığını belli ederek görüş alanımdan çıktığında hızlıca yataktan çıkıp arkasından adımladım. Mutfağa gitmiş, ocaktaki tencerenin içindekini karıştırıyordu.
"Tamam be kızma." diyerek koluna girdiğimde kolunu ellerimin arasından çekmeye çalışırken tencerenin içindekinin çorba olduğunu da görmüştüm. Akşamdan kalma olduğum için bana çorba hazırlayacak son insan bile değildi Efe.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahallem Buluttan
Teen FictionAma ben, ilk pişimi ona yapmıştım; ilk onun yüzünden kolumu yakmıştım fakat o, hıçkıra hıçkıra ağladığım mutfakta sadece pişilere dikkat kesilip tüm tepsiyi odasında yemişti. İlk ona akrostiş şiir yazmıştım da o, şiiri hiç okumamış sadece N harfini...