47. Bölüm "YALANLAR, YANANLAR VE KANANLAR"

3.9K 190 117
                                    

Allah'a şükür hamd bilgisayarım tamirden geldi, bunun şerefine ve 285 BİN OLMAMIZIN şerefine bölüm yazmak istedim. Umarım kitabı beğenerek okuyorsunuzdur. Sizi İPTİLA isimli kurguma da beklerim.

Oy vermeyi unutmayın lütfen. İyi okumalar.

🕸️

Hepimizin hayatında gözünü açmak istemeyeceği sabahlar olurdu, kirpiklerimiz birbirlerinden öyle kopmaz istemezlerdi ki: sonunda cesaret edip onları aralayamaz, bize sunulan cenneti göremezdik. Bu yüzden kendimize aptal desek bile, içten içe o karanlığa tutulurduk.

O karanlığa tutulmuştum...

Sırtımı cennete çevirdiğimi bilsem bile, onun karanlığına tutulmayı seçerdim.

Şaka.

O kadar da değildi herhâlde? Cennet falan bunlar önemli mevzulardı.

Neyse, romantik ortamı bozmadan kaldığımız yerden devam edelim.

Milyarlarca canlının olduğu bir dünyada, Boris'e âşık olduysam ve o da bana âşıksa...

Ah... bu arada Boris bana âşıktı. Bunu duymayan kalmamalıydı.

Üstelik bununla da kalmamış, kalbimi istila etmişti.

Ben yanıyordum, belki fiziksel değildi ama zihinseli bile insana yaşam sebebi veriyordu.

Boris'in bana verdiği bu yaşam sebebini ben ona verebilir miydim? Belki de çoktan vermiştim. İki kelime, 'Sana âşığım.' ve yalnızca bir cümle. Bir cümle, bir salağı en fazla bu kadar mutlu edebilir, gözünü kumaşla bağlayıp kör edebilirdi. En sonunda ateş kumaşı yakardı.

Boris'e güvenmemeyi Boris'ten öğrenmiştim. O bana, aldığım nefese bile güvenmemem gerektiğini öğretmişti, hemde ikimizin de haberi olmadan. Ona âşık olmam veya onun bana âşık olması bu gerçeği değiştiremezdi. Hikayede 'Yalanlar ve Yananlar' vardı, bu da bir gerçekti.

Yalanlar, Yananlar ve Kananlar.

Yalanı söyleyen, Yalandan yanan ve Yalana kanan.

Tabii bu en kötü senaryoydu, öyle moralimizi hemen düşürmemek lazımdı.

İki kişiliğimi de fark ettiniz değil mi? Birisi her şeyi iyiye yoran Almira'ydı diğeri ise sırtını yasladığı duvara bile güvenmeyen Almira'ydı. Bunlar benim sayabildiklerimdi, belki daha çoktu ve belki de hiç yoktu.

'Kısa keser misin?' Evet, Zoe hazretleri. Sizi unutmuştuk.

Karşımdaki iştah kabartan görüntüye bakarken dudaklarımı yalamamak için zor durdum. Sandığınızın aksine karşımdaki leziz şey bir kuzu çevirme değil, Boris'in hareket ettikçe gerilen sırt kaslarıydı.

Kuzudan daha leziz olduğu hakkında tartışmaya bile hazırdım.

Ne yapıyordu biliyor musunuz? Sabahtan beri başının etini yediğim için Waffle.

Aşçı Boris'i görmeyeli oldukça uzun zaman olmuştu ve onu dikizlemezsem ölebilirdim.

Nerede olduğumuza gelecek olursak ise, mutfaktaydık. Doğal olarak yani. Adam bana waffle yapıyordu. Altında belinden düştü düşecek gibi duran ve gidip onu yukarı çekmek isteyeceğim gri bir eşofman varken üstü tamamen çıplaktı: kaslı ve üzerinde bir çizik izi bile olmayan sırtı ise benim görsel şölenim oluyordu.

Kurdun Mührü (+18) | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin