51. Bölüm "ACIMASIZ HİSLER"

2.4K 137 129
                                    

Yeni bölüme hoş geldiniz, umarım bölümleri severek okuyorsunuzdur, oy vermeyi ve satırlara yorum yapmayı unutmayın lütfen. Yorumlarınız beni gözümü açar açmaz bile güldürüyor 😉😉💪🏻 (ama siz bu bölüm gülemeyeceksiniz 🥸 ŞAKA)

 Yorumlarınız beni gözümü açar açmaz bile güldürüyor 😉😉💪🏻 (ama siz bu bölüm gülemeyeceksiniz 🥸 ŞAKA)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hayatta keşke o an orada olmasaydım, dediğimiz anlar olurdu. O anların birindeydim ve tek temennim yok olup gitmekti. Dilim tutulmuş gibiydi, ne konuşabiliyordum ne de hareket edebiliyordum. Bir insanın kendini korumak için yapacağı ilk şey; ellerini kendine siper etmekti ama vücudumu kontrol edemiyordum.

Ölümün ensemde gezineceği anların ağır çekimde gerçekleşeceğini düşünürdüm hep. Şimdi neden her şey bu kadar hızlı ilerliyordu, anlam veremiyordum.

Almila'nın hedef noktası bendim, ve o an ona ait olan her şeyin de. Gözlerinin ve elindeki bıçağın da. Adımları gittikçe bana yaklaşıyordu, buna rağmen ilk hamlesi birkaç metre uzağımdayken bıçağı üzerime saplanacak şekilde fırlatmak oldu.

Saliseler içinde bedenime saplanıp beni öldüreceğini düşündüğüm metal havada bir engele yakalandı. Göremediğim, şeffaf bir duvara saplanmış gibi öylece havada durdu. Saplandığı yerde çatlaklar oluşmuştu.

Etrafta boğuk sesler duyuyordum ancak hepsi o kadar yabancı geliyordu ki, neyin ne olduğunu asla çıkartamıyordum. Sanki cam bir fanusun içinde güvenceye alınmış gibiydim. Bunu Bay Robert yapmış olmalıydı.

Beni kendime getiren, zihnime bedenimi hareket ettirme gücü veren şey bıçağın başka biri tarafından saplandığı yerden çıkarılması oldu. Boris.

Yerden kaldırdığım ellerimi sanki onu koruyabilirmişim gibi karnıma sardığımda bakışlarımı Almila'da sabitleyebildim. Gözleri... gözleri artık eski renginde değildi. Bembeyazdı.

Bakışlarında saf bir nefret vardı ama bunun sebebini kavrayamıyordum. Babasına herhangi bir şey yapmamıştım, kanlı canlı karşımdaydı. Babası öldürdüğüm o adam olabilir miydi? Öyleyse neden Bay Robert'a baba desindi ki?

Boris sarsılmaz adımlarını Almila'ya çevirdiğinde yapacağı şeyi anladım, gözlerim irileşirken düştüğüm yerden doğrulmaya çalıştım, "Hayır!" Diye bağırdığımda sesimi duyabiliyormuş gibi değildi. Bir ümitle Bay Robert'a baktım. Karmaşık bir ifade ile Almila'ya bakıyordu, birlikte geçirdiğimiz bunca zamanda ona olan sevgisini görmüş ve kıskanmıştım. Peki şimdi neden müdahale etmiyordu? Kızı değil miydi? Neden Boris'e tepki göstermiyordu ki? "Boris, hayır!" Diye bağırdım bir kez daha. Avuçlarımı fanus diye tabir ettiğim şeye yasladım ve ellerimi hareket etmesi için sertçe bastırdım ama hiçbir fayda etmemişti. "Hayır! Lütfen!"

Hayır, lütfen, sakın bir çocuğun katili olma.

Almila ise kaçmıyordu, öylece duruyordu. O, benim tanıdığım altı yaşındaki şımarık küçük kız gibi davranmıyordu. Boris elinde sıkıca tuttuğu bıçağı avucunda bir tur döndürdükten sonra, hiçbir çekincesi olmadan, bizi nasıl paramparça ettiğini umursamadan, o küçük kızın boynuna sapladı. Almila'nın acı içinde attığı çığlık kulaklarımı aşındırırken, boynundan fışkıran kan önümdeki engeli geçerek karnıma sıçradı. Çalkalanan midem ile buna daha fazla dayanamayarak öğürerek kusmaya başladım.

Kurdun Mührü (+18) | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin