Yks yaklaştıkça benim stres hücrelerimin patlayıp bölüme yansıma şekli😊
Aramızdan bir anlık sessizlik geçerken, yüzümdeki gülümseme yavaş yavaş soldu. Hoş olmayan bir kırıklık bünyeme yüklendiğinde bakışlarımı onda sabitledim.Şimdiye kadar, onun diğer yarım olduğunu düşünmüştüm, yaram olacağından bihaberdim.
"Sen, nasıl?" Diyen Boris'in kafası karışmıştı. Bir anda böyle bir şey söylememi beklemiyor gibiydi. Ben de beklemiyordum ama aklıma kazınan şüphelerimi daha fazla içimde tutamamıştım.
Bakışlarıyla karşılaştım ve ona küçük, hüzünlü bir gülümsemeyle karşılık verdim; bir yandan konumumu korurken bir yandan da aramızdaki gerilimi dağıtmaya çalışıyordum. Derin bir nefes aldım. İçime çektiğim nefesin ağırlığıyla göğsümün delinip geçtiğini hissederek devam ederken sesim hafifçe titredi.
"Bana sürekli imalı cümleler kuruyordu," dedim, istemsizce gülerek. Gülüşüme rağmen oldukça öfkeliydim. "Bir yerden tutunca, verdiği ip uçları bizi bu noktaya getirdi."
"Almira, ben-"
"Sana gerçekten kızgın değilim, bana bunları anlatmadığın için yani," dedim, ses tonum hâlâ dağılmamış öfkemi ele verirken. Konuşmaya devam ettikçe duygularım açığa çıktı. "Belkide bu kadar aptal ve saf olduğum gerçeğinden keyif almışsındır. Çok mu eğlenceliydi?" Hafif alaylı söylediğim sözlerin sonunda bir de göz kırptığımda sertçe yutkundu.
"Öyle değil, sadece sen hazır değildin. Onu bulduğumda durumun daha da kötüleşmişti," dedi, hızla konuşarak. Sesi yine o ikna edici tınıyı barındırıyordu. "Henüz anneni bile yeni görmüşken, hiç tanımadığın bir adamı karşına getirip onun baban olduğunu nasıl söyleyebilirdim?"
Robert'u o bulmuştu.
"Eğer öğrenmeseydim," deyip yutkundum, "Daha ne kadar saklayacaktın?" Kafamı hafifçe yana yatırıp ona baktığımda gözbebeklerimin titrediğine emindim. Karşısında sonuna kadar savunmasızdım ve o bunu son sınırına kadar kullanmıştı. Bakışlarımı daha fazla ona bakmamak için masadaki ellerime indirdiğimde, çok geçmeden sıktığım için kaskatı olan ellerimi sıcak avuçlarının içine alıp kendine çekti.
Kirpiklerim titrediğinde bile ona bakmamak için tüm gücümü kullanarak, odağımı yalnızca ellerimize çevirdim. Baş parmağı ile elimin tersini okşadığında bile ona bakmaktan kaçındım.
"En uygun anda söyleyecektik, beraber." Dedi, Robert'u kastederek. "Ancak o zamanını beklemek yerine bizi ayırmayı seçti. Sana karışma hakkı yokken, birbirimiz için iyi olmadığımızı, sana zarar verdiğimi düşündü. Bu saatten sonra sen istesen bile görüşmenize izin vermem."
"Şimdi de sen bana karışıyorsun," dedim burukça gülümserken.
Kısa bir duraksamanın ardından, "İster miydin?" Diye sorduğunda, daha fazla dayanamayıp başımı kaldırdım ve onunla göz göze geldim. Dikkatli bakışları dakikalardır üzerimdeydi. Anlamadığımı belli edercesine kaşlarımı çattım. "Onunla baba-kız gibi olmayı." Diye devam ettiğinde dumura uğramış gibi kaldım, çünkü buna verecek bir cevabım yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurdun Mührü (+18) | TAMAMLANDI
Werewolf|+18| Mutsuz, evde kapalı kalmış bir kız olarak büyüdüm. Tek istediğim şey, bu aileden kurtulmaktı. Sonra, doğum günümde dileğim kabul oldu ve kendimi aniden başka bir evrende buldum. Üstelik karşıma çıkan yabancı adamın kim olduğunu bile bilmiyordu...