Sabah. Gökyüzü tam ışıldamaya başlarken, Güneş Tüy Şehrinin tamamı hala şafaktan önceki karanlıkta gizliyken…..
Güneş Tüy Şehri, Zhao Aile Klanı
Fwoosh!
Genç bir çocuk içgüdüleriyle tepki vererek sıcak ve rahat battaniyesini üstünden atıp, yatağından zıplayarak çıktı ve kıyafetlerini giydi. Tüm bunlar tek bir nefeste yapılmıştı. Bu saatlerde aile tarikatı öğrencileri, hatta bazı hizmetçiler bile hala uyuyordu.
Bu genç adam on üç on dört yaşlarındaydı, zayıf bir vücudu ve çocuğumsu bir yüzü vardı. Aşırı yakışıklı değildi ama yine de iyi görünümlüydü. Gözleri özellikle berraktı ve savaş ruhuyla doluydu.
“Birazcık daha ilerlersem Savaş Yolunun ikinci derecesine ulaşacağım, o zaman diğer tüm Zhao aile tarikatı öğrencilerinin çenesini kapatabilirim.”
Bu genç adamın ismi Zhao Feng idi. Yarım sene önce, muhteşem performansı sayesinde, Zhao ailesinin Yeşil Yaprak Köyü dalından, Altın Tüy ana Zhao aile tarikatına gelmişti.
Yeşil Yaprak Dalında, yaşıtları arasında bir dahiydi, Savaş Yolunun 1.derecesine ilk o ulaşmıştı. Sonrasında, ölümlülerin yaşamını bırakmış ve yetişim yoluna adım atmıştı. O zamanlar, köydeki her yaşlı onu yetenekleri için övmüş, geleceğinin sonsuz olduğunu söylemişti. Aile tarikatı, ebeveynleri, hepsi onun için büyük umutlara sahipti!
Ancak, Yeşil Yaprak Köyünün dahisi olmasını sağlayanın yaşıtlarından daha fazla çaba sarf etmesi olduğunu sadece Zhao Feng biliyordu…
Zhao ailesinin Yeşil Yaprak Köyü, Zhao ailesi tarikatının ana yan dallarından biriydi. Her beş senede bir, Yeşil Yapraktan ana tarikata iki kişi tavsiye edilirdi. Zhao Feng ile gelen kız Zhao Xue idi, ondan sadece iki ay sonra Savaş Yolunun birinci derecesine ulaşmış bir kız.
Yeşil Yaprak Köyünden ayrıldıktan sonra Zhao Feng savaşma arzusuyla doluydu, Zhao ailesinin ana tarikatına gidip yeteneklerini göstermeye kararlıydı. Lakin, Zhao Feng ancak ana Zhao ailesi tarikatına geldikten sonra kuyunun dibindeki bir kurbağa olduğunun farkına varmıştı…
Nüfus bakımından, Yeşil Yaprak Köyü Zhao ailesinde yedi veya sekiz yaşıtıyla yüz kişi vardı. Ana Zhao ailesinde, binlerce insan vardı ve büyük miktarda toprak, maden ve çeşitli kaynak kontrol ediyorlardı. Yeşil Yaprak Köyünün Zhao ailesiyle karşılaştırılınca, bu aile yüz kat daha büyüktü!!
Yeşil Yaprak Köyü yan dalında, o yetenekli biri olarak kabul ediliyordu, hatta bazıları ona dahi bile diyordu. Ana Zhao tarikatında ise, yaşıtları arasında en düşük seviye yetişime sahip, değersiz bir dış öğrenci olarak kabul ediliyordu.
Zhao tarikatında, Savaş Yolunun ikinci derecesini aşmış kendi yaşında bir çok genç vardı. Yetenekli olup da, üçüncü dereceyi aşmış olanlar bile vardı. Hatta bazı söylentilere göre, aile dahilerinden bazıları çoktan dördüncü dereceyi aşmıştı…
Bu gerçeklikle yüzleşen Zhao Feng onlarla karşılaştırılınca kendinin hiçbir şey olduğunun farkına vardı. Karşılaştırılınca masum bir şekilde cahil ve küçük kalıyordu.
Ayrıca, Yeşil Yaprak Köyünden gelen güzeller güzeli kız, Zhao Xue, Zhao tarikatına girdikten sonra yavaşça ondan uzaklaşmaya başlamıştı. Her geçen gün dış öğrencilerin en iyi üçüyle daha fazla görüşmeye başlamıştı.
Zhao Xue hala Yeşil Yaprak Köyündeyken, ona hayranlıkla bakıyordu ve hatta onu delicesine seviyordu. O zamanlar, Zhao Feng sadece yetişimine odaklanmış ve onu görmezden gelmişti.