Beşinin içinde sadece Zhao Feng düzeneklerle ilgili bilgi sahibiydi ve Klanda "düzenek dahisi" olarak isim yapmıştı. O anda diğer dördü ona doğru döndü.Hatta daha önce onu öldürmeye çalışan kaptan Huang Yun bile yüzüne parlak bir gülümseme takındı. "Eğer Klandan yardım çağırırsam bu Mirasın iyi şeylerini alamayacağım." Huang Yun'un kendi planları vardı.Şuan yapabileceği tek şey Zhao Feng'e düzeneği kırdırtıp içeri girmekti. Böylece görevi tamamlayabilecek ve Mirastan ödül alabilecekti. Zhao Feng'e söz verdiği %30 sadece bir şakaydı. Huang Yun içten içe soğukça güldü; ne de olsa asıl amacı Zhao Feng'i öldürmekti.Eğer bu Mirasın bulunduğu mekanda Zhao Feng'i öldürebilirse bir taşla iki kuş vurmuş olacaktı. Zhao Feng tepenin önünde durmuş kısık gözlerle onu inceliyordu. "Kardeş Zhao, duyduğuma göre Klanda sana düzenek dahisi diyorlar.Bu düzeneği kırma kabiliyetin var mı?" Huang Yun parlak bir şekilde gülümsedi ve saygılı bir biçimde konuştu. Xu Ren ve diğerleri Zhao Feng'e umutlu bir şekilde baktı. "Bana yakınlaşmaya çalışmayı bırakın!" Zhao Feng'in soğuk sesi Huang Yun'ın yüzüne vurup kırmızı-yeşil bir hal almasına neden olan bir sopa gibiydi.Fakat kim bilir nasıl ödüller kazanacağını düşününce, sinirlenemedi. "Kardeş Huang, Zhao Feng şuan düzeneği kırıyor.Onu rahatsız etmemeliyiz." Xu Ren Zhao Feng'in konsantre olmuş haline baktı ve Huang Yun'u bir yana doğru çekti. Huang Yun çok öfkelenmişti ve kalbi öfkenin aleviyle yanıyordu, ama hiç bir şey yapamazdı. Zhao Feng'de alaycı bir ifade vardı ve Huang Yun'un verdiği %30 sözünü dikkate almadı. Önünde duran gizleme düzeneği için ise ister istemez gülümsedi.Düzenekler konusunda Zhao Feng yeni başlayanlardan çok daha iyiydi ama yine de ondan daha yaşlı düzenek ustalarıyla arasında mesafe vardı. Eğer düzenek kurma durumu olsa Zhao Feng bu yaşlı düzenek ustalarının hızının yanına bile yaklaşamazdı. Fakat iş sadece tamamen "yok etme" olunca Zhao Feng'in kendine güveni tamdı! Gizemli sol gözü Bin Yaprak Göletindeki Enerji Toplama Düzeneği gibi Klan düzeneklerini kopyalayabilmişti.Hatta Oyuk Binanın düzeneğindeki açıkları bularak Yüksek Sınıf Ölümlü Yeteneği almıştı. Ama şuan zormuş gibi yapıyordu. "Bu düzenek en az bir kaç yüzyıldır burada.Gerçekten kolay değil." Onun arkasında duran Huang Yun ve diğerleri nefes bile almaya cesaret edemiyordu, onun dikkatini dağıtmaktan korkuyorlardı. Uzun bir süre sonra Zhao Feng Altın Merdiven Yayını çıkardı ve bir kaç tane ok fırlattı. Beng- Sou- Sou- Gerçek Güç barındıran keskin oklar düzeneğe doğru gitti. Fakat oklar ortadan kaybolduktan sonra düzenekte bir değişiklik olmadı. "Kardeş Zhao, bunu yapabileceğinden emin misin?" Huang Yun ona baskı yapıyordu. Zhao Feng cevap vermedi ve olduğu yerde durdu. Bir süre sonra tepe değişmeye başladı. Veng~~~ Önlerinde duran tepe aniden ortadan kayboldu ve yerini bir mağaraya bıraktı.Mağarada soğuk ve sönük bir kan aurası vardı. Herkes heyecanla mağaranın girişine baktı. "Düzenek kırıldı!" Zhao Feng uzun bir nefes verdi ve soğuk bir şekilde konuştu: "Kardeş Huang! Niye hareket etmiyorsun? Yoksa yine 1.Semada olan bir yetişimcinin mi önden girmesini mi istiyorsun?" Huang Yun'un yüzü kızardı ve tereddütlü bir şekilde konuştu: "İçeride başka düzenek var mı?" "Haha, Xing Chen 2.Semadayken, şans eseri düzeneği geçtiğini ve mağaradan bir şeyler aldığını söyledi.Yoksa Kardeş Huang'ın kendine güveni yok mu?" Zhao Feng hafifçe güldü. Huang Yun son derece kurnazdı ama cesareti de bir fare kadardı. "Eğer Kardeş Huang önden girmek istemiyorsa, Ben girerim." Xu Ren büyük umutlar içinde harekete geçti. "Bekle! Önden benim gitmem en iyisi." Huang Yun kendinden emin bir şekilde gülümsedi ve mağaraya girdi. Xiao Sun ve diğerleri daha buna tepki bile verememişti.Huang Yun'un yüzü çok hızlı değişmişti.Zhao Feng içten içe güldü, Huang Yun kesinlikle bütün hazineyi ilk önce Xu Ren'in almasından korkmuştu, Xu Ren'in yetişimi ona en yakın olandı. Aynı zamanda Zhao Feng'i de küçümsemedi.Yükselme Aleminin 1.Semasında olan bu genç daha korkutucu olabilirdi.Ne de olsa bir Yıldırım Rüzgar Avcunu çalışan biri normal olamazdı. Mağaranın başlangıç bölümü küçüktü ve aynı anda sadece bir kişi sığabilirdi.Onlarca metre ilerledikten sonra önlerindeki yol genişledi. Zhao Feng burada insanların çalıştığına dair izler olduğunu fark etti.Daha derinlere gittikçe kan kokusu ve soğuk aura daha da şiddetlendi.Bu aura Huang Yun'un kalbinin keyifle hızlanmasına neden oldu.Eğer yanılmıyorsa bu bir Habis Miras olmalıydı. Sadece Zhao Feng'in kaşları çatıldı.Sol gözü biraz daha hızlı zonkladı ve bir şeylerin yanlış olduğunu hissetti.Onun analizine göre Habis Miras ihtimali çok büyüktü ama aynı zamanda buranın başka bir şey olma ihtimali vardı... Bir yüz metre kadar daha yürüdükten sonra taş duvarlar da kan kırmızısı renge döndü. "Bakın!" Xu Ren ileriye bakarak haykırdı.Mağara aniden genişledi ve bir alan belirdi.Bu alanda on metre yüksekliğinde eski, kadim bir aura yayan bir heykel vardı. Heykele alnına kızıl bir ay kazınmış bir kafa oyulmuştu.Kan kırmızısı iki göz ile birlikte kafanın arkasında metrelerce uzunlukta bir çift kanat vardı, sanki gök yüzünü kaplayabilecek gibiydiler. Bu kızıl ay şeytanıyla karşılaşınca Zhao Feng'in kalbi yerinden oynadı. Kendi azur gözü ve azur saçını düşününce bir "Senkronizasyon" hissi yaşadı. Sadece heykel tek başına 5'ini diz çöktürmeye yetti. "Yoksa bu...?" Xiao Sun korku içinde kızıl ay şeytanına bakakaldı.Zhao Feng Xiao Sun'un vücudundan akan soğuk terleri net bir şekilde görebiliyordu. "Kızıl Ay Şeytan Mezhebi!" Huang Yun titrek bir sesle bir kaç kelime konuştu, bunun heyecandan mı yoksa korkudan mı olduğu anlaşılmıyordu. Kızıl Ay Şeytan Mezhebi! Bu isimle ilgili bilgiler zihninde yüz üstüne çıkınca Zhao Feng'in kalbi tekledi. Kızıl Ay Şeytan Mezhebinin atası eşsiz biriydi.Görünüşe göre antik bir mirastan bir şey almıştı ve Habislik yolunda çalışmıştı, bu onu bu kıtadaki en güçlü kişi yapmıştı. Ata bu mezhebi kurmuştu ve hiç bir güç onu durduramamıştı.Hatta Kırık Ay Klanı gibi güçler ve Batı kıtanın büyük Klanları ona karşı direnememişti. Mezhep zirveye ulaştığı zaman, bütün kıtayı silip süpürmüştü.O zaman bütün güçler bir birlik oluşturarak Kızıl Ay Şeytan Mezhebini zar zor yenebilmişti.O sırada Gerçek Ruh Alemindeki yetişimcilerden ölenler olmuş ve hatta Kök Çekirdek Aleminde olan yetişimciler Kızıl Ay Şeytan Mezhebine karşı savaşmak için ortaya çıkmıştı. Ama hiç kimse bu atanın ölüp ölmediğini bilmiyordu. Bazılarına göre ölmüştü, bazıları onun mühürlendiğini söylüyordu, bazıları da onun başka birisinin vücudunu çaldığını ve yeniden doğduğunu, tekrar yükseleceği günü beklediğini söylüyordu. Uzun lafın kısası Kızıl Ay Şeytan Mezhebi bu kıtada yasak olan bir şeydi ve o bütün Klanların ve ölümlü imparatorlukların ortak düşmanıydı. Onlar milyonlarca yıldır hiç gerçekleşmemiş bir şey olan tüm kıtayı kontrol etmenin bir adım uzağına kadar gelmişlerdi. ......
Bu yerin Kızıl Ay Şeytan Mezhebiyle bağlantılı olduğunu anlayınca grup sanki ölümün kapısından girmiş gibi hissetti. "Burası büyük ihtimalle Kızıl Ay Şeytan Mezhebinin küçük bir sığınağı.Mezhep yok edildiğinden kimse kalmamış olmalı aksi takdirde Xing Chen buradan sağ çıkamazdı." Huang Yun soğuk bir nefes aldı ve kendini sakinleşmeye zorladı. Grup bir an aralarında tartıştıktan sonra ilerlemeye karar verdiler.Ne de olsa Xing Chen buradan güvenli bir şekilde çıkmıştı, bunun anlamı burada bir tehdidin olmadığıydı aksi takdirde mezhepten geriye kalan kişiler Xing Chen'i öldürmüş olurdu, bu kişi mezhebin düşük otoriteye sahip bir üyesi olsa bile. Alana adım attıklarında en büyükleri ortadaki olan 3 tane insan yapımı kan akıntısı olduğunu gördüler. "Ortadaki akıntıda insan ayak izleri var, Xing Chen büyük ihtimalle buradan inmiş.İlk önce onu öldüreceğiz ve başka bir şeyi düşünmeden görevi tamamlamaya odaklanacağız." Herkes Xu Ren'in önerisini kabul etti ve ortadaki yola doğru yöneldiler. Daha derinlere indikçe kan kokusu daha da güçlendi ve kötü his daha da ortaya çıkmaya başladı. Huang Yun'un kalbi sıkışarak etrafı taradı. Sonunda akıntının sonuna geldiler. Kanlı bir duvarla birlikte kurumaya yüz tutmuş bir kan göleti vardı. "Efendim...Gerçekten de düzeneği geçmeyi başarmışlar! Bu nasıl mümkün olabilir!?" Xing Chen kan göletinin yanına oturmuştu ve 5 kişilik gruba korkulu gözlerle bakıyordu.Bu beşlinin düzeneği aşıp Kızıl Ay Şeytan Mezhebinin bu sığınağına girebileceklerini hiç düşünmediği belli oluyordu. Efendim? Başka biri daha mı var burada? Zhao Feng ve diğerlerinin kalbi yerinden oynadı. Eğer burada gerçekten de Kızıl Ay Şeytan Mezhebinden birileri varsa, bu hiç şüphesiz öldükleri anlamına geliyordu.Xing Chen'in bakışları takip ederek dikkatleri Gümüş Şeritli Kan Cesedine odaklandı. Hu~ Sıvı kalıntısı ve taze kan aniden dalgalandı ve Zhao Feng'in kalbi tekledi. Ve aniden herkesin neredeyse kan kusmasına neden olacak kadar büyük bir korku belirdi. Pat! Pat! Lin Fan ve Xiao Sun baskıya dayanamadı ve yere diz çöktüler. Zhao Feng'in vücudunun içinde azur bir kan deveran ederek baskıyı engelledi. "Çocuklar, Benim huzurumu ne cüretle bozarsınız! Bugün, iyileşmeme yardımcı olmak için kan kurbanı olacaksınız..." Soğuk, ürpertici bir ses duyuldu ve mağaranın içinde yankılandı. Gümüş Şeritli Kan Cesedi bir çift kan kırmızı gözle birlikte yavaşça yükseldi.Bir cesedin nasıl canlı olabileceğini hayal etmek güçtü.Huang Yun ve diğerleri derin bir korku içine girdi ve titremekten kendilerini alamıyorlardı.