66.BÖLÜM

398 28 7
                                    

Pelin'in gözleri annesi ve abisi arasında gidip gelirken Poyraz öylece annesine bakakalmıştı. Beklemediği bir anda yakalanmıştı ve öyle anında yalan uydurabilmek gibi bir huyu yoktu. Ama Pelin'in vardı. Yardım isteyen bakışlarını kardeşine çevirdi Poyraz. Durumu anlayan Pelin içinden iş başa düştü diyerek konuşmaya başladı. "Abi bence ben bunu daha fazla saklayamam, annem zaten öğrenecekti. Söylüyorum ben."

Poyraz aceleyle kaşlarını kaldırdı. Tamam söyleyecekti ama şimdi değildi! "Saçmalama canım kardeşim benim! Sana alacağım maskarayı düşün." Dişlerinin arasından konuşarak Pelin'i engellemeye çalışsa da bu uğraşları işe yaramadı. Pelin annesine döndü. "Şimdi anne şöyle ki..." Pelin merakla abisine baktığında sinirli bakışlarının üzerinde olduğunu fark etti. Sırıtmamak için kendini zor tutarken yeniden annesine baktı. "Ben saçlarımı mor renge boyayacağım."

Neriman hanım ve Poyraz aynı anda aynı tepkiyi verdiler. "Ne!"

Poyraz rahatlayarak derin bir nefes alırken kardeşi pişkin pişkin gülüyordu. "Abime kabul ettirdim, sıra sana gelmişti. Öğreneceğin şey buydu yani anneciğim."

Pelin fırsattan istifade ederek istediği bir şeyi yaptırmaya çalışıyordu. "Kabul mü ettim?"dedi Poyraz sorarcasına. Kaşları havalanmış bakışları hesap sorar cinstendi.

"Evet abi, boya dedin ya!" Pelin'i gören ondan asla şüphelenmezdi. Fazlasıyla gerçekçi rol yapıyordu ve bu Poyraz'ı sinir etmişti. Kendisine yalan söylediğinde anlayabileceğini hiç sanmıyordu neyseki kardeşini iyi tanıyordu.

"Kızım başka renk mi kalmadı da mor yapıyorsun?" Neriman hanım sonunda konuşmaya dahil olmuştu. Kızını mor saçlarla hayal ettiğinde bu görüntüden hiç memnun olmamıştı.

"Niye anne mor da bir renk? Neden ona üvey renk muamelesi yapıyorsunuz?"

"Pelin düzgün bir renk bul kızım!"diyerek elini beline yerleştirdi Neriman hanım. Kızını bu istekten vazgeçirse iyi olacaktı!

Sohbetin iyice uzayacağını anlayan Poyraz telefonunun ekranına bakarak saati kontrol etti. Yeterince geç olmuştu eğer biraz daha oyalanırlarsa Defne'nin geleceğini sanmıyordu.

"Anne sen dizi izlemiyor muydun? Birazdan bölüm biter haberin olsun." Annesini odadan kibarca ancak bu şekilde çıkarabilirdi. Ama kardeşi için aynı kibarlığı kullanmayacaktı.

"Hih! Unuttum ben filmi!" Aceleyle odadan çıkan kadından sonra iki kardeş baş başa kalmıştı. Pelin sırtını kapıya vererek geri geri yürüdü. Gülümseyerek tatlı görünmeye çalıştı. "Ben de gideyim abiciğim malum bana bir görev verdin."

"Sen niye beni korkutuyorsun kızım?! Anneme söyleyeceksin sandım!"

"Ne yapayım? Bence seni kurtardığım için bana teşekkür etmelisin?" Yaptığından gurur duyan bir ifadeyle baktı abisine. Abisi ise ne hissedeceğini şaşırmıştı. "Beni kurtardın diye sevineyim mi yoksa bu kadar rahat yalan söylemene kızayım mı bilemedim sevgili kardeşim!"

"Sevin abiciğim sevin,"diyerek odayı hızla terk etti Pelin. Poyraz ise kapıdan başını uzatarak arkasından sinirle söylendi. "Saçlarını mora boyatmak falan da yok!"

Kardeşi ve annesinden sonra fazla beklemeden odasından çıktı Poyraz. Zaman kaybetmek istemiyordu. Mutfağa girdiğinde gerekli olan malzemeleri çıkarıp tezgaha bıraktı. Hamuru hazırladıktan sonra fırın tepsisini yanına alarak kurabiyelere şekil vermeye başladı. Elindeki hamurla uğraşırken zil çaldığında heyecanlanarak hızla elini yıkayıp kapıya doğru ilerledi. Gelenin Defne olduğunu düşünüyordu oysa Pelin onu ikna edebilmiş miydi bunu bile bilmiyordu.

PAMUK ŞEKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin