15. BÖLÜM🪷

12.1K 900 315
                                    

3Bin tıklanmayı aşmışız💃🏻💃🏻, hepinize benden şekerrr🍬🍬

🍭KEYİFLİ OKUMALAR🍭

ZEHİRLİ ŞEKER
BÖLÜM 15

🪷

Kaç saat geçtiğini bilmediğim bir yolun yolcusuydum. Yol uzun ve meşakkatliydi. Ölümler belki de bu yolun en aşılamaz duraklarıydı. Kendi ölümümden bahsetmiyordum. O gelince zaten yol bitecekti. Benim bahsettiğim gördüğüm, acısını yaşadığım ölümlerdi.

Bunları düşünmemelisin.

Nasıl düşünmeyecektim? Benim annem ölmüştü. Cenazesini taşıyacak kimse yoktu... Ben tek başıma beklemiştim o morgun önünde. Öyle soğuktu ki soğuk olan her şeyden nefret etmiştim. Dondurmalardan bile.

"Nilüfer?"

Gözlerimi diktiğim yoldan çekerek Çınar'a döndüm. Tek eliyle direksiyonu tutmuş, diğer elinin dirseğini kendi tarafındaki açık cama yaslamıştı. "Ne?"

Beni tanıyanlar çok nazik olduğumu söylerlerdi. Bence de öyleydim. Çınar ilgisiz tavrıma derin bir nefes almakla yetindi. "Yok bir şey." Dedi ve yola odaklandı. Omuz silktim. Şu an hiç ama hiç umurumda değildi. Dakikalar sonra annemin yerine konağa aldıkları kadınla tanışacaktım. Babamın annemin yerine koyduğu kadınla...

Sert bir nefes aldım. Sakin olmak zorundaydım. Tabi bu şartlar altında nasıl sakin kalacaktım bilmiyordum. En azından sakin görünmem gerekiyordu. Zaten şimdiye dek içimde kopan fırtınalarla kimse ilgilenmemişti. Bu saatten sonra da ben ilgilenmezdim olur biterdi.

Hem daha annemin anlattığı amcamla tanışacaktım. Annemi o konaktan sürüterek atan, hamile haliyle kapıyı suratına kapatan sonuçta amcamdı. Kendisini öyle çok severdim ki görür görmez boynuna atlayacak, onu sevgiyle boğacaktım. Dişlerimi birbirine bastırdım. Bildiğim tek bir şey vardı; o konağı onlara dar edecektim.

Arabanın artık tanıdık yerlerden geçmesiyle birlikte düşüncelerimi dizginledim. Buralar bana tanıdık geliyordu çünkü navigasyonla on kez falan geçmiştim. Asla kaybolmayacağım tek yer olabilirdi. Yaşadığım şehirde bile kaybolan biri olarak bence bu baya üst seviyeydi. Yanlış hatırlamıyorsam sokağı döndüğümüz an konak karşımıza çıkacaktı.

Araba yavaşlayarak durduğunda bakışlarımı Çınar'a çevirdim. Hastaneden çıktığımızdan beri takındığı tavır gözümden kaçmış değildi. Arabayı kenara çekip durdurdu ve gözlerini bana çevirdi. "Nilüfer." Dedi. Sessiz kaldım. "Sana karşı nasıl bir tavır takınırlar bilmiyorum ama tahminimce soğuk bir karşılama olacak."

Kaşlarımı alayla kaldırdım. "Sorun yok. Daha kötüsüyle karşılaştım zaten." Dedim gözlerimle kendisini işaret ederek. Bıkkın bir nefes verdi. "Yanlış yaptığımın farkındayım." dedi. Sonra konuyu değiştirerek konuşmaya devam etti. "Seni her zaman evde göz hapsinde tutamam. Sana bakmadığım her an olup bitenden haberim olsun istiyorum. Ayrıca dikkatli olacaksın, anladın mı?"

"Evime değil de düşman kalesine giriyormuş gibi hissettim kendimi sayende."

Birkaç saniye sessiz kaldı. "Her neyse." Dedi. "O ev senin evin." Diye ekledi. "O yüzden tepkileri ne olursa olsun bunu hatırla."

Kafamı usulca salladım. "Neden bir an kutup değiştirdiğini merak ediyorum ama sormayacağım. Artık sevgili ailenle tanışabilir miyim?"

Kafasını usulca salladı. Arabayı yeniden çalıştırdı ve dakikalar içinde konağın önüne vardık. Hiç beklemedim. Beklenilecek düşünecek bir şey kalmamıştı. Arabadan kolumun altındaki tavşanımla indim ve konağın kapısına doğru yürümeye başladım. Sıra sıra taşlarla döşenmiş yer hoş görünüyordu. Taşların sonunda kocaman koyu kahve bir kapı vardı ve o kapının önünde de iki tane takım elbiseli adam bekliyordu.

ZEHİRLİ ŞEKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin