14. BÖLÜM 🪷

4.1K 309 100
                                    

🍭KEYİFLİ OKUMALAR🍭

ZEHİRLİ ŞEKER
BÖLÜM 14

🪷

Çok... şeydi. Şey. Bok gibi.

Sıkıca sarıldığım tavşanımı göğsüme doğru çektim. Bedenimin üstünden tır geçmiş gibi hissediyordum. Böyle sanki tekerleklerinin izini bedenime bıraka bıraka gitmişti. Böyle yere gömülmüştüm, yerle bütünleşmiştim, pestilim falan çıkmıştı. Daha da anlatayım mı?

"Nilüfer?"

Yutkundum. Kaşlarım kendiliğinden çatıldı. Bana yalnızca annem Nilüfer derdi. Bana seslenen kimdi? Annem değilse...

Gözlerimi açtım. Tepemde bana bakan Çınar'la anlık bir kalp krizi geçirsem de ifadesizliğimi korudum. "İyi misin?" diye sordu. Ona cevap vermek yerine etrafıma bakındım. Hastane odasındaydım. Ayrıca yalnız değildik. Hemşire olduğunu düşündüğüm genç kız bana gülümseyerek bakıyordu. Kaşlarım biraz daha çatıldı. Bakışlarımı tekrar abime çevirdim.

"Kabus değilmiş ya," dedim homurdanarak. "Ne?" diye sordu anlayamayarak. Anlasa şaşardım.

"İyi misin?" bu soruyu abim sormamıştı. Hemşire sormuştu. Bana neden bu kadar duygulu bakıyordu bilmiyordum ama rahatsız olmuştum. Abim geri çekilirken o hemşire artık tam olarak göz hizamdaydı. "Neyim varmış? Ölüyor muyum?"

Beni ciddiye alarak cevap verdi. "Hayır. Kendini çok yıpratmışsın. Üstelik değerlerinden anladığım kadarıyla düzenli beslenmemişsin. Böyle bir hastalığın varken bu yaptığın çok riskli. Kriz geçirmemek için öğünlerini aksatmamalısın. Üstelik spor da yapman gerekiyor. Bol bol su içiyor musun? İçmen gerekiyor. Bu hastalıkta su kaybı çok fazla olur. Ne sıklıkla tuvalete çıkıyorsun? Hem insülinini de vurulmamışsın, eğer unutuyorsan pompayı deneyebilirsin. Hem daha basit ve kolay. Eğer istersen hemen hallettirebilirim?"

Gözlerimi kırpıştırdım. Ona mal gibi bakarken eliyle ağzını kapattı. "Affedersin." Dedi. Yüzümdeki tepkiyi değiştirmedim. Ömrümde ilk kez bu kadar ilgili bir hemşire gördüğüm için hafiften bir kal gelmişti. Gözlerindeki dolu dolu bakıştan mı bilmiyorum ama garip hissettiriyordu.

Boğazımı temizleyerek sordum. "Ne zaman çıkabilirim?"

Hemşire, abime baktı. Sorar gibi... neyi soruyordu tam olarak? Abim konuştu. "Lavin, sen bizi biraz yalnız bırak."

Hemşire kafasını sallayarak bana son kez içten bir şekilde gülümsedi. Gözlerinde endişeyi gördüm o sırada. Umursamadım. Hemşire dışarı çıktığında bakışlarım otomatik olarak Çınar'a döndü.

"Neden kendine dikkat etmiyorsun?" diye sordu. "Ya ben yanında olmasaydım?"

Güldüm. "Yirmi dört yıldır yanımda yoksun." Dedim düz bir ses tonuyla. Duraksadı, sonra yutkundu. Konuşmaya devam ettim. "Merak etme, ben kendi başımın çaresine bakıyorum."

Söylediğime inanamıyor olacak ki yüzünü buruşturdu. "Gördüm onu. Arabada yatmış uyuyor bir de. İnsan alacağı ilacı unutur mu?"

"İlacımı unutmadım. Günde bir kez insülin alıyorum ben. Sadece..." derin bir nefes aldım. "Her şey peş peşe geldi. Yani kimin aklına gelir abimle ilk kez karşılıklı nezarethanede oturacağım?" itici bir şekilde baktım. "Değil mi?"

Gözlerini devirdi. "Çok konuşma." Dedi. "Dikkat et kendine."

Bıkkınca ofladım. "Ay of sanki çok umurundaymışım gibi davranma. Geldiğim için bir kovmadığın kaldı."

ZEHİRLİ ŞEKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin