49. BÖLÜM🪷

5.7K 730 533
                                    

Pamuk eller yıldıza ve yorumlara✨️

🍭KEYİFLİ OKUMALAR🍭

ZEHİRLİ ŞEKER
BÖLÜM 49

🪷

Bu zamana kadar hayatımda çok fazla dönüş noktası olmuştu. Yolum hiçbir zaman düz değildi. Ya sapmıştım, ya düşmüştüm ya da durmuştum. Merak ediyordum da birazdan ilerlediğim yolda nasıl bir değişiklik olacaktı?

Düşecek miydim? Sapacak mıydım? Duracak mıydım?

Bir de hepsinden öte devam etmek vardı. Ben bilmiyordum, emin değildim. Babama yaklaştıkça içimde saklanan, yıpranan, acıyan ne varsa ortaya çıkmaya başladı sanki. Beni izleyen gözlerinin altında ona doğru yaklaştım ve tam karşısında durdum. Tekerlekli sandalyede oturuyordu, dizlerinin üzerine pikeye benzer bir örtü örtülmüştü. Titreyen sesiyle, "Kızım?" Dediğinde yutkunmamak için kendimi zor tuttum.

"Ben senin kızın değilim." Dedim ve sorma gereği duymadan önündeki sandalyeyi çekerek oturdum. "Sana 3 şey soracağım, cevabımı aldıktan sonra gideceğim."

"Benim konuşmama fırsat vereceksen sorularını cevaplarım."

"Ben sana hiçbir şeyin fırsatını vermem." Gaddarlık mı yapıyordum? Hayır. Asla. Yaptığım tek şey kendimi korumaktı. Bu zamana kadar yaptığım gibi. "Kızım, beni bi dinlesen-" sözünü kestim. "Sadece sorularıma cevap ver." Derin bir nefes aldı ve yüzünü yere doğru eğdi. O kadar zavallı görünüyordu ki neredeyse ona acıyacaktım. "Peki." Dedi o sırada. "İstediğini sor."

"Bize bunu niye yaptın?"

Yüzünü biraz daha yere eğdi. Birkaç saniye geçti. Ortam neşeliydi, insanlar oyunlar oynuyor, halaylar çekiyordu. Şarkılar çalıyor, kahkahalar duyuluyordu. Burada da bir baba kızına yaptıkları yüzünden utanıyordu. "Aldattı, dediler." Bir an beynimden kurşun yemiş gibi hissettim. Konuşmaya devam etti. "Başkasıyla yatıp kalkıyor dediler, karnındaki çocuk senden değil, dediler." Dedi ve dolmuş gözleriyle gözlerimin içine baktı. "İnandım. Kahroldum. Ne yapacağımı şaşırdım! Benim karımın başkasıyla olması düşüncesine dayanamadım."

Kahrolmuş haline baktım. Hiç etkilemedi. Ellerini dizlerinin üzerine koydu ve konuşmaya devam etti. "Burada bir kez insanın ağzına düşersen bir daha yüzün aka çıkmaz, kızım. Ferda'yı seninle birlikte ya öldürecektim ya da kovacaktım." Yanağından akan gözyaşını gördüm. Omuzları kalkıp iniyordu. Yüzüme çoğu zaman bakamıyor sanki yaşattığı geçmişle boğuşuyordu. "Kovdum ben de. Ölmenizden daha iyiydi. Öyle bir haldeydim ki başka ne yapılır bilemedim."

Aile, diye geçirdim içimden. Her şeyin başlayıp bittiği yerdi. En büyük iyilikler de kötülükler de hep aynı çatı altında toplanıyordu.

Ona bu konu hakkında diyebileceğim çok şey vardı. Hatta içimden yüzünü yumruklamak geçiyordu. Ağlayarak. Yapmadım. Çünkü o kadar soğutmuştu ki beni kendinden hiçbir tepkiyi hak etmiyordu.

"Neden yeniden evlendin?" Diye sordum ikinci bir soru olarak. Burnunu çekti. "Abim üzerime çok geldi, yengem sürekli bir şeyler söyledi. Konu komşu zaten susmak bilmedi. Sussunlar diye evlendim. Sen buraya geleli 3 ay oluyor ama 3 ayda bile onlara katlanamadın, kızım. Burası böyledir, ailen ya mezarın olur ya da sonsuzluğun. Sen benim kızımsın, benim soyumsun. Böyle olmasını istemedim. Bilmiyordum. Çok pişmanım."

Yüzümde hiçbir mimik oynamadı. İnsanoğlunun başına ne geldiyse zaten cahilliğinden gelmişti. Sormamasından. Annemi bir kez dinleseydi, anneme bir kez inansaydı ne olurdu? Ölür müydü?

ZEHİRLİ ŞEKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin