10. BÖLÜM🪷

12K 871 586
                                    

Arkadaşlar sınır gece yarısından sonra dolmuş, dolacağını düşünmediğim için bakmamıştım. Bildirimler de kısıtlama olduğu için gelmedi. Yeni görüyorum. Kusura bakmayın. 🥹

🍭KEYİFLİ OKUMALAR🍭

ZEHİRLİ ŞEKER
BÖLÜM ON

🪷

Geride bıraktığım yirmi üç yılda yalnızca annem vardı. O ve onun anıları. Yirmi dördüncü yaşımda ilk kez abimle bir anı var ediyordum ve bu his her ne kadar gergin olsam da beni mutlu kılıyordu.

Birisi ailemi sorduğunda cevap verebileceğim bir anımın daha olması benim için mücevher niteliğindeydi.

Arabaya bindiğimizden beri tek kelime etmemiştik. İlk atağın ondan gelmesini bekliyordum ama yemin etmiş gibi konuşmuyordu. Arabayı, şehirden uzak dağlık bir alana çekmişti. Buraya neden geldiğimizi bilmiyordum ama kötü düşünmek istemiyordum.

"Nilüfer." Dediğinde dişlerimi birbirine bastırdım. "Adım, Nil." Dedim anında. Bana bakmadı. Karşıyı izliyordu. Karşıda çok uzak bir mesafede dağlar vardı, yüksek değildiler ama önümüz açık olduğu için gayet net görünüyordular.

"Neden kısaltıyorsun?" diye sorduğunda benimle ilgili bir şey merak ettiği için mutlu olmuştum. Omuzlarımı kaldırıp indirdim. "Söylemesi daha kolay." Dedim sadece.

Belki bir gün sana gerçek nedenini söylerim.

Yüzünü çevirmeden sadece gözlerini çevirdi bana. Bir süre öylece baktı sonra sert bir nefes verdi ve arabanın camını sonuna kadar indirip cebinden bir sigara paketi çıkarttı. "Rahatsız olur musun?" kafamı iki yana salladım. "Hayır." Dedim üstüne.

Sigarasını yaktı, sonra derin bir nefes çekti. Yanakları içe çökerken kıstığı gözleriyle oldukça karizmatik görünüyordu. Abimle ilgili çok şey düşünmüştüm ve dış görünüşü bunların arasındaydı ama hiç düşündüğüm gibi değildi. Onu annemin 6 yaşındaki abimi anlattığı kadarıyla biliyordum ki o anlatılan ve şu an gördüğüm arasında yıllar vardı.

Sessiz kaldım. Sigarasını bitirmesini bekledim. Beni çok bekletmedi. Sigarasından derin derin nefesler çekti ve belki de bir dakika bile sürmedi bitirmesi. Sigarasının külünü camdan dışarı silkerken elinde kalan kısma bakıyordu.

"Neden geldin?"

Kulaklarımın uğuldadığını hissettim. Ona bakmayı kestim. Bu soruyu sorarak kalbime derin bir iz bıraktığının farkında değildi. Belki de bunca yıl sonra gerçekten merak ettiği bir soruydu bu. Evet, olabilirdi. O da bir anda çıkıp gelseydi ben de sorgulardım neden geldiğini. Yutkundum.

Sorgulamazdın.

Sorgulamazdım.

"Bir cevabın yok mu?" diyerek üsteledi bir de sorusunu. Kafamı belli belirsiz salladım ve gülümsedim. "Baktım sen gelmiyorsun, ben geleyim dedim. Kötü mü ettim?"

Yüzünü sonunda yüzüme çevirdi. "Evet." Dedi pat diye. Duraksayarak ona bakarken devam etti. "Gelebileceğin en kötü zamanda geldin, Nilüfer."

Bana Nilüfer demesine aldırış etmedim ki zaten şu an o kısma takılmayacak kadar hayretler içerisindeydim. İçimden şakırdamaya benzer bir ses yükseliyordu. Galiba kalbim kırılıyordu. "Gideyim mi?" Gitmek istemiyordum ama git derse giderdim. Bunu ona da söyledim. "Git, dersen giderim."

Gözlerini üzerimden çekti ve yüzünü sıvazladı. Sonra kafasını geriye doğru yasladı. Git, demek yerine bir başka soru sordu. "Neden daha önce gelmedin?" Bu soruyu onun sormaya hakkı yoktu bence. "Sen neden gelmedin?"

ZEHİRLİ ŞEKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin