39. BÖLÜM🪷

7.4K 938 473
                                    

300 Bin'i aşmışız🥹 Okuyup, beğenen, yorum atan elleriniz dert görmesin şekerlerim. Birlikte nice yüz binlerimiz olsun.♥️

🍭KEYİFLİ OKUMALAR🍭

ZEHİRLİ ŞEKER
BÖLÜM 39

🪷

ÇINAR

Çöken karanlık yanında soğuğu da beraberinde getirmişti. Etraf fazla sessizdi ve bu da şüphelenmemi sağlıyordu. O mağarayı çoktan açmış ve içerisinde olmadığımı anlamış olmalıydılar. Peşimize düşmüş olmaları gerekiyordu.

Garip olan bir şeyler vardı. Daha fazla burada bekleyemezdik. Asuman'a doğru döndüğümde gözlerini kapalı görmek kaşlarımı çatmamı sağladı.

"Asuman!" Gözlerini kırpıştırdı ama açmadı. Kollarını kavrayarak onu sarstım. "Uyansana kızım!"

"Oğlum bir sarsma ya." Diye mırıldandığında derin bir nefes aldım. "Hâlâ yaşıyorsun." Dedim kendi kendime konuşarak. Söylediğimi duymuş üstüne bir de gülmüştü. Gözleri kapalıydı ama...

"Artık gitmemiz gerekiyor." Dedim. Kafasını usulca salladı. Akşam tamamen çökmüştü. Burada mola vererek hata etmiştim ama ben de hulk değildim sonuçta. "Susuzluktan öleceğim galiba." Dedi derin bir nefes alarak. "Ölmezsin." Dedim. "Az kaldı. Yarım saat daha dayan."

Cevap vermedi sadece zorlukla yutkundu. Durumunun farkındaydım ama elimden hiçbir şey gelmezdi. Tek yapabileceğim Asuman'ı timine daha erken kavuşturmaktı. "Hadi, toparlan. Bana yardım et." Onu sırtıma alabilmem için doğrulması gerekiyordu. Kafasını usulca sallayarak gözlerini açtı. Yeşilleri gözüme çarptığında derin bir nefes verdim.

Doğrulmaya çalıştığında yüzünü buruşturarak inlemişti. Elini karnının üstüne bastırdı. Kaşlarımı çattım. Parmaklarına bulaşan kanı fark ettiğim an anlqmsız bir panik sardı içimi. "Asuman! Sen yaralısın!"

"Önemli bir şey değil." Dedi dişlerinin arasından. Söylediğini umursamadan kazağını yukarıya doğru kıvırdım. İnce belini saran bir sargı vardı ama sargı kanıyla lekelenmişti. Büyük ihtimalle dikişleri patlamıştı. Sert bir nefes verdim. "Neden daha önce söylemedin?" Dedim. "Aptal mısın sen?"

"Söyleseydim ne yapacaktın?" Diye sordu düz bir şekilde. Ne mi yapacaktım? Daha hızlı yürüyecektim ya da bu lanet yerde mola vermeyecektik. Kazağını aşağıya çekerek karnını kapattım. "Hadi." Dedim ve doğrulmasına yardım ettim. Onu, sırtıma sarsmadan almaya dikkat ederek ayağa kalktım. Kollarını boynuma doladı. "Rahat mısın?"

Mırıldandı. Nefesi boynuma çarpmıştı. "Dünyanın en rahat uçağısın." Dediğinde gülümsemiştim. Neyse en azından at dememişti. Bacaklarını daha sıkı tutarak yürümeye başladım. Az bir yolumuz kalmıştı ama zamanlamanın gerisindeydik. Hızlı olmam lazımdı. Aynı zamanda onu sarsmamalı ve uyanık kalmasını sağlamalıydım.

Konuşması için sordum. "Nasıl yaralandın?"

"Uzun hikâye."

"Vaktimiz bol."

Derin bir nefes aldı. "17 gündür arazideydik." Dedi sesi soluktu. Onu konuşturarak enerjisini harçatıyordum ama uyursa daha kötüsü olacaktı. "Operasyon bitmişti. Geri dönüyorduk." Asuman'ı dinlerken etrafa bakınmayı ihmal etmedim. "Pusuya düştük. Çok beklenmedik bir anda. Herkes bir tarafa dağıldı. Tam olarak ne zaman vurulduğumu hatırlamıyorum ama çatışırken oldu büyük ihtimalle."

Dişlerimi birbirine bastırdım. Vurulduğunu bile fark etmemişti. "Peki sonra?"

"Kafama darbe aldım. Uyandığımda zaten çoktan her şey bitmişti." Dedi, sona doğru sesi kısılmıştı. "Hiçbir şey bitmedi." Dediğimde güldü. Kaşlarım çatıldı. Bu gülüşü hoşuma gitmemişti. "İkimiz de buradan çıkamayacağımı biliyoruz bence."

ZEHİRLİ ŞEKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin