16. BÖLÜM🪷

12.3K 843 423
                                    

Beş bini aşmışız🥰

🍭KEYİFLİ OKUMALAR🍭

ZEHİRLİ ŞEKER
BÖLÜM 16

🪷

Canım bunalmıştı. Ben böyle olaylar yaşamaktan kaçınmıştım hep. Acım varsa onu bir şekilde kendime unutturacak bir şey yapardım. Ne bileyim, insanları sinirlendirirdim, bir şeyleri kırardım, küçük çocuklarla uğraşırdım, hatta onları sinir krizine sokarak çok eğlenirdim ve böylelikle bir şekilde içimdeki acı dağılırdı.

Ben, böylesine alışkın değildim. Yerimde duramazdım, birilerine bela falan olurdum... ama o konak bunları yapabileceğim bir yer değildi.

Canan hanım her ne kadar ilgili görünse de içimde yıllarca biriktirdiğim nefretten dolayı ona da cephe alıyordum. Dilan hanım, düşündüğümden daha sessiz kalmış, konuşması gerekmediği yerlerde hep susmuştu. Garip bir şey vardı onda... henüz çözememiştim.

Bir ara oğluna içli içli baktığını gördüğümde annem aklıma gelmişti. O kadın oğluna bir anne gibi bakıyordu, tamamen saf duygularla. Ve işin garibi Çınar'a da öyle bakıyordu. Sessiz ve çekingen bir tavrı vardı. Canan hanım konuşurken genelde susup dinliyordu. Çok fazla gözlem yapamamıştım ama bunun için fazlasıyla vaktim olacaktı.

Babamla tanışmamı, ona söylediklerimi aklımdan geçirdim. Annem bu sözlerimi duysa beni çok kınardı. Ben seni böyle mi yetiştirdim, derdi. Ama annem ölmüştü. Ben annemin yaşadığı hayata bir kez bile of dediğini duymamıştım ancak nasıl yandığını görmüştüm. İçi kıyılmıştı onun. Aldığı her nefeste öldüğünü hissetmişti.

Çınar'ı görememişti. Tek dileğiydi... ölmeden son bir kez oğlunu görmek.

Yutkundum. Belki de böylesi daha iyiydi. Çınar anneme kötü davranırdı. Onu sevmediğini çoktan anlamıştım. Belki annemi çok kırardı.

Keşke böyle olsaydı. Annemi istiyordum. Annemi çok istiyordum.

Gözümden bir damla yaş aktığında gözlerimi kapattım. O evde yaşayanların geri kalanıyla tanışmamıştım. İki gündür bir pansiyonda kalıyordum ve ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Açıkçası geldiğim günden beri yaşanan olaylar ağırıma gitmişti. Geri dönüp kalmak arasında bir çıkmaza düşmüştüm ve ne taraftan düşünsem o taraf gözüme haklı görünüyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum.

Çınar'la konuşmuştuk. Söylediklerinden pişman olduğunu anlamıştım ama kalbime açtığı yara kabuk bağlamamıştı. Pansiyonda kalıyor olmama rağmen odanın dışına adım attığım an yanımda bitiyordu. Üstelik ev varken pansiyonda kalmamın çok saçma olduğunu söylemişti. Evde kalmamı istiyordu fakat itinayla ret ediyordum. O evde, babam olacak adamla nasıl kalabilirdim ki?

Beni bir kez bile merak etmemiş, annemin ne halde olduğunu sorgulamamış, üstüne evlenmiş, onun da üstüne iki çocuk yapmış bir adam. Dişlerimi birbirine bastırdım. Bu kadar kolay pes edemezdim. Anneme ve bana yaptıklarından sonra güllük gülistanlık hayatlarına devam edemezdiler. Buna izin verirsem annemin yüzüne bakamazdım. Mezarına gidemezdim.

Sıktığım yumruklarımın birini dizime geçirdim. "Ben böyle kaderin- tövbe Allah'ım asla isyan falan etmiyorum. Gerçekten! Beni yanlış anlama n'olur!" Dedikten sonra birkaç saniye hareketsizce bekledim. Tamam, şu an çarpılmadığıma göre hâlâ aramız iyiydi.

"Kız çocuğu?"

İrkildim. Aniden duyduğum sen tanıdık olsa da beklemediğim için korkutmuştu. Kafamı sağa doğru çevirdim. Ve o an beynimden vurulmuşa döndüm.

ZEHİRLİ ŞEKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin