600 Bin🥹
Birlikte 50. Bölüm🫂💖
Pamuk eller yıldıza ve yorumlara
🍭KEYİFLİ OKUMALAR🍭
ZEHİRLİ ŞEKER
BÖLÜM 50🪷
Esen rüzgar saçlarımı savururken gözlerinde kaybolduğum adam bana gülümsüyordu. Dilim bir an lal olmuştu. Ne diyeceğimi bilemez bir şekilde ona bakıyordum.
Elimi elinin içine aldı ve nazikçe kavradı. "Sana bir randevu sözüm vardı." Dedi ve önümden çekilerek yanıma doğru geldi. Böylelikle artık aynı yöne bakıyor olduk. Saniyeler için karanlık ortam sıralı ışıklarla yavaşça aydınlanmaya başladı. Önümüze bir yol çizildi ışıklarla. "Benimle bir gece geçirir misin?"
Kafamı usulca salladım. Ellerim titriyordu. Heyecandan konuşmayı unutmuştum bir an. "Evet." Dediğimde elimi daha sıkı kavradı. "Tüm bunları ne ara ayarladın?" Diye sordum ışıklara büyülenmiş gibi bakarken. Her an ışıkların içinde kaybolabilirmişiz gibi hissediyordum. O kadar güzeldi ki.
"Daha hiçbir şey görmedin." Dedi ve yürümeye başladı. Ona ayak uydurdum. Yürüdüğümüz yol boylu boyunca aydınlatılmıştı. Sonunu göremiyordum. "Üşüyor musun?" Diye sorduğunda kafamı iki yana salladım. Hiçbir fikrim yoktu. Dış unsurlara kendimi kapatmış anın içinde kaybolmaya başlamıştım.
Barış, elimi anlık olarak bıraktı ve ceketini çıkartarak omuzlarıma yerleştirdi. Ceketine sıcaklığı yerleşmişti. Sıcacıktı.
Elimi yeniden tuttu. Biraz sonra yolun sonunda bir masa gördüm. Neredeydik bilmiyordum. Zaten çevre görünmüyordu. Sadece yürüdüğümüz alan ve masanın etrafı aydınlatılmıştı. Yaklaştıkça o aydınlatmaların meşale olduklarını gördüm. "Saat epey geç oldu. Bu saatte yemek yiyemeyiz ama seninle bir şeyler içmek istiyorum." Dedi Barış önüne geldiğimiz sandalyelerden birini çekerek. Çektiği sandalyeye oturduğumda yerleşmeme yardım etti. Sonra karşımdaki sandalyeye oturdu.
Masa uzun değildi. Eğilse beni öpebilcek kadar minikti ve bunu bilerek ayarladığına emindim. Beyaz bir örtüyle örtülmüştü. Üzerinde ise bir çiçek ve iki kadeh vardı. Masanın altından bir şişe çıkarttığında merakla kaşlarımı kaldırdım. Alkol almama izin vermeyeceğine adım kadar emindim. "O ne?" Diye sorduğumda genişçe gülümsedi.
Beklemediğim bir cevap verdi. "Limonlu soda." Küçük bir kahkaha attım. "Limonlu sodayı onun içine nasıl koydun?" Elinde tuttuğu bildiğimiz şarap şişesiydi. "Daha dur." Dedi böbürlenerek. "Bu benim yeteneklerimden sadece bir tanesi."
"Ya Barış." Dedim gülerek. Çok tatlıydı. Limonlu sodayı kadehlere döktüğünde hâlâ durumumuza gülüyordum. Gerçekten onunla şarap içerikli romantik bir akşam yemeği yemeyi isterdim ama şartlar el vermiyordu. Gerçi bir kadehten bir şey olmazdı ama izin vermeyeceğine emindim.
İçinde soda olan kadehimi elime aldım ve sordum. "Şerefe yapacak mıyız?"
Tek kaşını kaldırdı. "Yavrum, onlar gavur adetleri. Duymamış olayım." Söyledikleri beni yine güldürdü. Etrafta hiçbir şeyin sesi yoktu. Kahkaham boşlukta yankılanmıştı adeta. Bana bakarken derin bir iç çekti. Sonra genişçe gülümsedi ve içinde soda olan kadehi kadehime vurdu. "Bismillah!" Dedi o an. "Of Barış!" Dedim kıkır kıkır gülerken.
Onu seviyordum, çünkü beni nasıl eğlendireceğini biliyordu. "Tek içişte, var mısın?" Diye sorduğumda gözlerini kıstı. "3 deyince." Kafamı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHİRLİ ŞEKER
Teen FictionAile-asker kurgusu✨️ 🪷 Gözlerime bakmaya devam ederken sordu. "Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" kafamı aşağı yukarı salladım. "Abim!" dedim gür bir sesle. "Abimsin sen benim!" Afalladı. Ona, sen uzaylısın desem bu kadar şaşırmazdı hani. "Ne...