31. BÖLÜM🪷

9.2K 892 480
                                    

Birkaç gün bölüm atamayacağım. Bugün üniversiteme gidiyorum ve otobüs yolculuğu, yerleşme falan derken çok yorucu olacak. O yüzden kusura bakmayın🩷 bu bölümü bile otobüsteyken atıyorum🫠

🍭KEYİFLİ OKUMALAR🍭

ZEHİRLİ ŞEKER
BÖLÜM 31

🪷

En küçük amcam, ki adı Cahit’ti, iyi birisine benziyordu. Güler yüzlüydü. Tanışırken gayet sıcakkanlı davranmıştı. Bahçedeki yemek masasının etrafında tüm aile oturuyorduk. Hepsine göz gezdirdim. Cahit Beyin iki oğlu da buradaydı. İkisi de benden büyüktü. Büyük olan Mahir babasına benziyordu. Gür kaşları, keskin bir çene hattı vardı. Eğer yanlış anlamadıysam bir eczanede çalışıyordu.

Mahir’den iki yaş küçük olan Mustafa ise daha yumuşak yüz hatlarına sahipti. Babası gibi ela gözlüydü. Onun dışında babasına benzeyen bir yanı yoktu. Anneleri olan, Serap Hanım ise minyon bir kadındı. Ne kadar güler yüzlü olsa da onu sevmemiştim. Galiba genel olarak yengeleri sevmiyordum ben.

Nuran sağ olsun.

Yanımda oturan Çınar amcasına sarılmamıştı. Sadece el sıkışmıştılar ve durum kuzenleri için de geçerliydi. Üstelik ikisine de, özelikle Mahir’e, kötü kötü baktığını görüyordum arada. Ne yaşamışlardı bilmiyordum fakat abimin tavrı beni etkiliyordu. İstemsizce ben de onlara kötü kötü bakıyordum.

Seyfi Bey dışında diğer herkes buradaydı. Mutlu bir aile tablosunu mu izliyordum yoksa yapay bir tv karesini mi, bilemiyordum. Ayırt etmek zordu. Abim dönen muhabbeti boğaz temizlemesiyle kestiğinde herkes abime baktı.

“Niye geldiniz?” diye sordu birden pat diye. Abimin garip bir huyu olduğunu fark etmiştim. Gelene, niye geldin, diye soruyordu. Bana da sormuştu. Ortamda anlık bir gerilim yaşansa da Cahit Bey gülümseyerek beni gösterdi. “Nil’in geldiğini duyunca merak ettik. Gelip yeğenimi görmek istedim. Rahatsız mı etti bu seni evlat?” Konuşması İstanbul ağzıylaydı. Kelimelerini titizlikle seçiyor ses yanlışı bile yapmıyordu. Anlaşılan Cahit Beye büyük şehir yaramıştı.

“Genelde bu zamanlarda gelmezdiniz, amca. Bir sorun olup olmadığını merak ettim.” Dedi Çınar, sesinin altından bir iğne batırıyor gibiydi. Cahit bey gülümsedi. “Bir sorun yok. İşler hafiflemişken hem yeğenimi göreyim hem de memleket hasretini gidereyim dedim.” Gözleri bana döndüğünde dişlerimi birbirine bastırmamak için kendimi zor tuttum. Gülümsemeye çalıştım.

Adamın sıcakkanlılığına rağmen büyük bir rahatsızlık duyuyordum. O konuştuğunda içimde değişik bir his canlanıyordu. Ben bu adamı daha önce görmüş olabilir miydim? Ama görseydim hatırlardım. Görsel hafızam iyiydi.

“E kuzen anlat bakalım, hayat nasıl İstanbul’da?” Bu soruyu soran Mahir’di.  Bakışlarımı ona çevirdim. “Boğucu.” Dedim tek bir kelimeyle durumu özetleyerek. Üzgünüm, Mahir, abim seni sevmediği için ben de sevmiyorum. “Hadi ya? Daha önce İstanbul’a gelmiştim. Geceleri güzeldir.”

“Öyle mi?” diye sordum bir şey söylemiş olmak için. Kafasını salladı. “Ben bir gece böyle tüm arkadaşları toplamıştım…”

Çınar boğazını temizledi. “Senin gecelerinden bize ne Mahir?” Mahir güldü. “Yapma be kuzen, şurada sohbet ediyoruz. Anladık kardeşini buldun ama o bizim de kardeşimiz sayılır.” Abimin masanın altında duran elini yumruk yaptığını fark etmiştim. Dik dik Mahir’e baksa da bir şey söylemedi. Mahir yeniden bana döndü.

“Değil mi abicim?”

Ne?

Bence de ne?

Çınar’ın üzerimdeki bakışlarını fark ettim. Sanki tepkimi bekliyor gibiydi. Mahir’e genişçe gülümsedim ve konuştum. “Ya ne kadar cana yakınsınız.” Dedim sahte bir kıkırtıyla. Abimin nefesleri sertleşti. Konuşmaya devam ettim. “Ama teşekkür ederim benim sadece bir tane abim var.”

ZEHİRLİ ŞEKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin