29. BÖLÜM🪷

11.2K 1K 740
                                    

100 Bin tıklanmayı aştık🥹 Okuyan herkese teşekkür ederim. İyi ki varsınız🩷

🍭KEYİFLİ OKUMALAR🍭

ZEHİRLİ ŞEKER
BÖLÜM 29

🪷

2 GÜN SONRA

BARIŞ

"Başkomiserim! Kamera kayıtlarını bulduk." İçeri giren Mirza'ya kısaca baktıktan sonra elindeki laptopa yoğunlaştım. Günlerdir gözüme uyku girmemişti. Üst üste olan olaylar tüm dengemi bozmuştu. Üstelik ben böyleysem Nil'i düşünemiyordum.

Akif Baysal'ı sorguya almıştık ama bir şey çıkmamıştı. Savcılık emriyle herifi bırakmak zorunda kalmıştık. Nil'i kaçırmaya çalışanları bulana kadar o piç suçsuz sayılacaktı.

Ve sorun da buradaydı. 2 gündür o gece Nil'e saldıranlar hakkında elimize geçenler kayda değer şeyler değildi.

"Mirza eğer elinde adam akıllı bir şey yoksa vaktimi çalma." Dedim net bir şekilde. Çok işim vardı. Dikkatimi toplamalıydım. Eğer Nil'e bir daha zarar vermeye kalkarsa ve buna engel olamazsam kendimi affetmezdim. "Görmeniz lazım." Dedi Mirza bastırarak. Kafamı usulca salladım. Nil'e saldıran kişinin robot resmini kenara bırakırken Mirza laptobu tam önüme yerleştirdi.

Robot resimden çıkan kişi Suriye uyruklu bir adamdı. Şehirdışına çıkmış olma olasılığı yüksekti ama bu adamın duşarı çıktığını düşünmüyordum. Antep'te bir yerde gizleniyor ya da daha mantıklısı biri tarafından korunuyordu. Antep'e tüm giriş çıkışlarına devriyeler kontrol birimleri yerleştirilmişti. 2 gündür hiçbir haber yoktu.

"Her şey net bir şekilde görünüyor, başkomiserim. Kamera kaydı bir adamın evinin balkonunda kuşları için kurduğu düzenekten çekilmiş. Görüntü uzak ama ne olduğu anlaşılıyor."  Dedi Mirza. Kafamı usulca salladım. O sokağın kamera kayıtlarını milyon kez incelemiştim ama hepsi neredeyse kör nokta sayılırdı. Görüntülerde elimize yarayacak hiçbir şey yoktu.

Mirza ekrandaki duraksatılmış videoyu oynattığında gözlerimi ekrana diktim. Boş ve karanlık bir yolu çekiyordu kamera, oldukça yukarıdan çekilmiş olsa da orası artık tanıdıktı. Olay yerinde yaptığımız incelemelerden dolayı beynime kazımıştım bu sokağı. Çok geçmemişti ki Çınar ve Nil göründü ekranda. Tıpkı bana anlattığı gibi hararetli bir kavga ettiklerini anladım. Sonra Çınar arkasını dönerek gitti. Nil geride kalmıştı. Çınar gözden kaybolduğu anda olaylar gerçekleşti. Sokağa bağlı bir ara yoldan siyah kıyafetli bir adam çıkmıştı ve anında Nil'in boğazına sarılmıştı.

Kaşlarımı çattım. "Evveliyatını siktiğimin orospu çocuğu!" Kendimi görüntüler karşısında tutmayı beceremiyordum. Ona zarar veriyorlardı. Saçını çekiyorlardı. Nil saçına dokunulmasını sevmezdi. Adamın ona attığı tokadı gördüğümde dişlerimi birbirine bastırdım. "Durdur!"

Mirza tuşa basarak görüntüyü durdurdu. "Yaklaştır." İstediğimi yerine getirdi. Şu dakikalarda Nil yere düşmüştü ve başındaki piç kurusu dikkatini Nil'in üzerinden çekip bir köşeye bakmıştı. "Şu köşeye, karanlığın olduğu yere."  Ekranı köşeye doğru ilerletti.

Karanlıkta bir şey olduğu belliydi ama net değildi.  "Görüntüyü netleştirebilir misin?" Mirza labtopu kendi önüne doğru çekti. Bilgisayarlardan Mirza kadar anlamazdım. O işini oldukça iyi yapardı. Temiz çalışırdı.

Görüntü 3 kez yenilendi. Karanlığı maske olarak kullanan şerefsizlerin de foyası ortaya çıktı. "Başkomiserim, plaka!"

"Hemen buluyorsun bunu bana!" Dedim ve ekledim. "Görüntülerin bir kopyasını temiz haliyle bana gönder." Mirza, kafasıyla beni onayladı ve labtopu kapatarak kolunun altına aldı. "

ZEHİRLİ ŞEKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin