SINIR BAHANE YORUMLAR ŞAHANEE!!
KDODLDIDL🍭KEYİFLİ OKUMALAR🍭
ZEHİRLİ ŞEKER
BÖLÜM 42🪷
BARIŞ
Elimde çevirdiğim kalemi masaya bırakarak arkama yaslandım. Bu odanın loş ışığına alışkındım. Burada uzun vakitler geçirdiğim olmuştu. Eğlenceli dakikalarım. Gerçi ben genelde ben eğlenirken karşımdaki eğlenmezdi. “Son kez soracağım.” Dedim gözlerimi karşımdakinden çekmeden. “Nil’i kim zehirledi?”
Seyfi, ellerini çekiştirdi ama bilekleri kelepçeyle masaya bağlı olduğu için yalnızca ses çıkartmış oldu. “Bilmiyoruz dedik ya.” Kafamı usul usul salladım. Altı kişiyi sorgulamıştım. Altısının da tek söylediği bilmiyordu. Zaten faklı bir sonuç beklemiyordum ama benim amacım başkaydı. Seyfi’yi sona saklamamın bir nedeni vardı.
Elimi kameraya doğru kaldırarak kesmelerine dair bir işarette bulundum. Saniyeler içinde kameranın kırmızı ışığı söndü. “Aklını başına topla.” Dedi Seyfi. “Bu son görüşmemiz olmaz.”
Dudağımın kenarı yukarı kıvrıldı. “Bunun son görüşmemiz olmayacağına yemin edebilirim.” Dedim ve sandalyeyi geriye doğru iterek ayağa kalktım. “Şimdi gelelim asıl meselemize.” Dedim Seyfi’nin arkasına doğru yürürken. Kafasını çevirerek omzunun üzerinden bana baktı. “Neymiş asıl mesele?!”
Boğazımı temizledim. Yüzümde her zaman sakinlik olurdu. Duygularımı genelde yüzümle değil ellerimle yansıtırdım. Seyfi’nin ensesini kavradım. Anında sesini yükseltti. “Yanlış işlere girişiyorsun! Buranın çıkışı da var başkomiser!”
Ensesindeki elime kuvvet uyguladım ama kahretsin ki fazla orantısız bir kuvvet olmuştu. Seyfi’nin yüzü masaya sertçe çarptı. Acıyla inlerken onu geriye doğru çektim ve kırılmış burnundan akan kanları görmezden gelerek gözlerinin içine baktım. “Kendini çok güçlü sanıyorsun değil mi?!”
“Bu yaptığını yanına bırakmam!” dedi acıyla inlemeye devam ederken. “Bana burada istediğini yap! Ama bil ki size rahat vermeyecem! Ölümle de dirimle de yakanızdan düşmeyecem başkomiser!”
Üzerine doğru eğildim ve kulağına fısıldadım. “Senin ölünü de dirini de tek tek sikerim! Nerede olduğunu unutursun!”
“Bu yaptığın yasaya aykırı!” dedi ensesindeki elimden kurtulmaya çalışarak. “Mesleğinden mi olmak istersin! Bırak beni!”
Kafamı iki yana salladım. “Daha yeni başladık. Hemen sıkıldın mı?”
“Ben hiçbir şey etmedim! Aklını başına topla başkomiser! Seni yakarım!”
Gözlerimi sabırla kapatıp açtım. “Görev başındaki memura tehdit ha?” Dilimle olumsuz bir nida çıkarttım. “Olmaz ki.” Ensesindeki elime bir kez daha güç uyguladığımda kafası daha sert çarptı masaya. Burnunun yanında dişlerini de kırılmış olabilirdim. Bir şeyler söylemeye çalıştı ama takati kalmamıştı. Kafasını bir kez daha masaya geçirsem geberip gidebilirdi. Canı da kendi de beş para etmezdi.
Seyfi’yi ensesinden geri çektiğimde başını dik tutmakta zorlanıyordu. Masa da kan içinde kalmıştı. Yüzüm buruştu. Şerefsizlerin kanı midemi bulandırıyordu. Ona şu an bu muameleyi göstermemin bir sürü nedeni vardı. Nil’e yapmaya çalıştıkları düşündükçe zaten kafasına sıkmak istiyordum. Ama bunun yanında bir sürü nedene de sahiptim; Volkan’a vurmuştu, Dilan Hanım’a da… sonra onu bir keresinde bir köpeğe tekme atarken görmüştüm. Neden çoktu. Gözünün üstünde kaşının olması bile benim için bir nedendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHİRLİ ŞEKER
Teen FictionAile-asker kurgusu✨️ 🪷 Gözlerime bakmaya devam ederken sordu. "Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" kafamı aşağı yukarı salladım. "Abim!" dedim gür bir sesle. "Abimsin sen benim!" Afalladı. Ona, sen uzaylısın desem bu kadar şaşırmazdı hani. "Ne...