44. BÖLÜM🪷

4.4K 767 454
                                    

Pamuk eller yıldıza✨️

🍭KEYİFLİ OKUMALAR🍭

ZEHİRLİ ŞEKER
BÖLÜM 44

🪷

Uyandığımda abim yanımda değildi. Oysa erken uyanmıştım. Saat henüz altı bile olmamıştı ama abim yoktu. Üstelik sıcaklığı da yoktu ve bu da demek oluyordu ki yanımdan kalkalı çok olmuştu. Henüz uykunun tesirini atlatamadan telefonu elime aldım ve abimi aradım.

Göreve gitmiş olmasından korkuyordum. Henüz yeni gelmişti ve gitmemeliydi. Böyle olursa onu eskisinden daha çok özlerdim. İstemsizce dolan gözlerimi kırpıştırdım. Telefonun çalıyor olması beni birazcık daha rahatlatsa da sabırsıca açılmasını bekledim.

Sonunda beklentim gerçekleşti. "Abicim?" Diyerek açtı telefonu abim. Nefesimi tuttum ve sesimin düzgün çıkmasına özen göstererek konuştum. "Neredesin?"

"Bahçedeyim. Bir şey mi oldu?" Yataktan kalktım ve doğru söylediğine emin olmak için pencereden dışarıya baktım. Gerçekten de oradaydı ve yine sigara içiyordu. Olduğum pencereye baktığı için göz göze geldik. "Nilüfer?"

"Bir şey olmadı. Gittin sandım." Aldığı derin nefesi duydum. Elinde tuttuğu sigaradan derin bir nefes çekti. Duman hava soğuk olduğu için daha net görünüyordu.

"Gidecek olsam haber veririm, kardeşim." Dedi o sırada. Kafamı usulca salladım ve "Tamam." Dedim yalnızca. Telefonu kapatacakken sordu. "Neden erkenden uyandın?"

Sorusuna soruyla karşılık verdim. "Sen neden uyumadın?"

"Uyudum." Dedi ama bu şüpheli bir cümleydi. "Bir iki saat kadar." Diye devam etti. "Ama yorgun değil miydin? Neden uyumadın, rahatsız olduğunu söyleseydin ben yatakta yatardım." Birkaç saniye bana baktı ve telefonu kulağından çekti. Telefon kapandığında yutkundum. Konuşmadın bittiğini düşünerek ben de kulağımdan çektim ve pencerenin önünden ayrıldım.

Boş kalmamak ve bir şeylerle uğraşmak istediğim için yer yatağına yaklaşarak yorganı uç kısımlarından tuttum ve bir zamanlar annemin öğrettiği gibi katlayıp kenara bıraktım. Aynı işlevi yere serilmiş yumuşacık yatağa da yaptım ama yorganı katlamak kadar kolay olmadı. Yine de başardığımda hepsini üst üste yığdım. En üste de yastıkları yerleştirdim.

Fazlasıyla hızlı hareket edip aniden durduğum için bir an başım dönmüştü. Yatağa oturduğum sıra kapıya iki kez vuruldu. "Gel." Diye seslendiğim anda Abim elinde bir poşetle içeri girmişti. Pencereden bakarken dikkat etmemiştim ama üzerinde siyah bir kazak ve pantolonu vardı. "Nilüfer," dediğinde kıyafetlerini incelemeyi keserek yüzüne baktım. "Abim, bir sorun mu var?" Diye sordu elinde tuttuğu poşeti yatağa bırakıp hemen yanıma otururken.

Kafamı iki yana salladım. "Hayır." Yüzünü yüzüme doğru eğdi. "Emin misin?" Yine kafamı salladım. Bu sefer daha hızlı. Sonra sordum. "Sen de?"

Sorumu es geöerek bir başka soru sordu. "Neden beni rahatsız edeceğini düşünüp duruyorsun?"

"Sürekli düşünmüyorum. Görevden geldiğin için yorgunsundur diye, hem kolun da yaralı, iyileşmedi ki."

Dudağının kenarı yukarıya kıvrıldı. Ellerimi ellerinin içine aldı ve baş parmağıyla elimin üst tarafını okşadı. "Abicim, hiçbir şey senden rahatsız olmama neden değil. Kafam karışık biraz, o yüzden hava almak istedim." Yüzüne birkaç saniye baktım. "Neden kafan karışık?" Diye sordum kendime engel olamayarak. Merak ediyordum ve benimle paylaşsın istiyordum. "Bazen, bazı görevler bana eskiyi hatırlatıyor." Dedi sakin bir ses tonuyla.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 12 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ZEHİRLİ ŞEKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin