Onbeş gün tatildeydik, ben sürekli kitap okuyor, kalan zamanlarım da arkadaşlarımla oynuyordum.
Babam o gün eve gelmiş, bir hayli canı sıkıntılıydı, biz ne olduğunu bilmiyorduk ama meraktan da kıvranıyorduk; biz ablam ile birlikte her zaman ki gibi odamıza çekildik, babannem oğul ne oldu diye sordu; annem de neyin var beyim diyordu, babam birazdan Muammer gelecek, o zaman anlarsınız diyordu ve 10 dk. sonra Muammer amca bize geldi.
Hep birlikte masaya oturdular, Muammer amca maddi olarak çöküntü içerisindeydi ve oğlu Latifi evlendirecekti, bu yüzden ortaklıktan ayrılmak zorundaydı ve acilen paraya ihtiyacı vardı, babama benim hakkımı ver, imarathane tamamen senin olsun diyordu; uzun, uzun konuşuyorlardı, biz de ablamla birlikte odamız da konuşmaları dinliyorduk. Annem ve babaannem acaba yüretebilirmiyiz diye mırıldanıyordu, çünkü imarathane de toplam 100'e yakın işçi çalışıyor ve bunların maaşları ve imarathanenin vergisi kısaca bir hayli para gerekiyordu, Muammer amca bana 4 taksitle ödeyebilirsin dedi, bunun üzerine karar verdiler ve ertesi günü noter de devir işlemleri için anlaştılar. Muammer amca ertesi günü görüşürüz diye ayrıldı. Annem yatak odasındaki çeyiz sandığını açıp elinde kadife kutuyu babama getirdi. bey bunları al yarın bozdur, en azından bunlar işimize yarar diyordu, babam ama olmaz hanım, bunlar senin ziğnet eşyaların diyordu, annem bu ziğnet eşyaları bugün ve zor günlerimiz için bey dedi. Babam çok duygulanmıştı; hemen ablamla, ben odamızdan çıktık ve ben kolumdaki altın bileziği çıkarıp, babama doğru yöneldim; Babam hayrola Nazar dedi, babamın kucağına oturup, bileziği babama uzattım ve bunu da al babam dedim, babamın gözleri buharlanmıştı, durımumuz iyileşince sen zaten yine alırsın dedim.
Gece yarısı olmuştu ve hepimiz odalarımıza çekilip yattık.
Ertesi günü ailecek erken kalkmıştık; kahvaltıdan sonra babam ile Muammer amca notere gidip, devir işlemlerini yapmışlardı ve babam eve geldi.
Bir kaç saat sonra kapı çaldı, kapı da İzmir'de Gürçeşme de oturan dayım ve yengem gelmişti, biraz da morali bozuktu, kendisinin ameliyat olacağını söylüyordu, safrakesesinin alınması gerektiğini, bizimkiker de olmalısın diyorlardı, sonra annem çay koydu, teyzem ve eniştem de geldi, hep birlikte çaylarımızı içip kurabiyebilerimizi yedik. İki gün sonra; dayım ameliyat olmuştu, ancak dayımın ağrıları vardı, doktor geçer diyordu; yalnız evde kedi olmasın diyordu; ne alaka bu ameliyattan sonra kedi kılı bile zararlı oluyormuş. İlk defa duymuştum. Yengemin evinde abartısız 30 tane kedisi vardı; hiç unutamam bir gün dayımlara gittiğimde kedi hışmına uğramıştım; o zamanlar 8 yaşındaydım, yengem bana o gün sakın bu odaya girme demişti, ben de merak ediyorum, yengem aşağıya inince; oda kapısını açmamla birlikte kediler fırlamaz mı? aman allahım kendimi merdivenin tepesin de almıştım ve çok korkmuş, ürkmüştüm, yengem de hınzır ben sana demedim mi? kapıyı açma diye bağırmıştı, dayım da sen de kapıyı kitleseydin çocuk işte meraklanmış demişti, sonra hepsini içeriye sokmuştu yengem, onları itinayla ciğerle beslerdi.
Bir hafta sonra dayımı bize aldık iyi bakılması açısından, o yıllar da safra kesesi ameliyatı ağır bir ameliyattı. Ben çok mutluydum, dayım biz de kalacağı için; bir kaç gün sonra okullar açılmıştı,yine her zaman ki gibi okula gidiyordum ve eve dönüş zilinin çalmasını sabırsızlıkla bekliyor, eve koşar adımlarla geliyor, öğle yemepimi yiyince derslerimi tamamlıyor ve dayımla birlikte oturuyordum, dayımın bizimle kalmasından çok ama çok mutluydum.
Nihayet Haziran ayı gelmiş ve karnelerimizi aldık ve ben 4 ncü sınıflarının içinde 1 nci olmuştum ve 5 nci sınıfa geçmiştim, kısaca yaz tatilini hak etmiştim, çok ama çok mutluydum. İçimden bir ses sanki bu mutluluğum bozulcakmış gibi geliyordu; haksız da sayılmazdım, çünkü dayım hasta ve henüz iyileşmemişti, gün geçtikçe daha kötüye gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Ailem
RandomHerkesin bir ailesi vardır; hiç unutamadığı ve unutmak istemedikleri bu roman gerçekten alınmıştır, yaşanan tüm olay olduğu gibi hiç bir şekilde hayal ürünü değildir; saygılarımla