Sabah kalkınca hepimiz giyinip hastaneye gidecektik, kapı açıldı komşular güya geçmiş olsuna gelmişler, babaannem biz hastaneye gidecez diyordu onlar da birazdan gidersiniz diyorlar bir tataftan oturuyorlardı; saat 10:00 bu sırada kapı açıldı, annem ve ciciannem içeri girdi, annem ayakta duramıyor bir haldeydi, babaannem niye geldin, biz geliyorduk diyor, annem yere bakıyordu; hiçbir şey söylemesine gerek yoktu zaten; herşey apaçık belli olmuştu. En sonunda saat 14.30 da erimi kaybettim dedi ve annem yere yıkıldı. Kısaca babam benim uyandığım saatte vefat etmiş ve bana vefatını yine bildirmişti.
Kendimi bahçeye attım, ağlamamam gerekiyordu, kendimi sıkmaya başladım, ama artık onsuz sürecek bir hayat ve omuzlarıma yüklemiş bir sorumluluk vardı.
Ciciannem hemen yanıma geldi, bana sarıldı ve birlikte postanaye gidip halama, amcama ve dayıma vefat telgrafı çektik. Eve geldiğimde evin içi bir hayli kalabık annem ve babaannem her ikisi berbat durumdaydı, ciciannem hemen ikisini de sakinleştirici iğne yaptı, bir ara ablama baktım, odasına çekilmiş sessizce ağlıyordu, beni görünce hemen bana sarıldı, ben de ona sarıldım ve ağlıyorduk, bir ara göz göze geldik; ablam o gün babam bizi dışarı çıkarttığında ne konuştunuz diye sormaya başladı; bende babamla konuştuklarımızı anlattım ve daha sonra sessizce ağlamaya başladık; bir ara ablam bana benim güçlü kardeşim iyi ki; varsın, omuzlarına yüklenen çok büyük bir görev, elimden geldiği kadar ben de destek olucam deyip tekrar birbirimize sarılarak ağlıyorduk.
Ev adeta mahşer alanına dönmüş, gelen ve gideni saymak güçtü, her gelen çeşit, çeşit sinilerle yemek yetiriyordu, ama hiç kimse de yemek yiyecek hali yoktu. Bir ara odamızın kapısı açılıp; içeriye annem ve babaannem girdi ve her ikisi de bizlere sarılarak hıçkırıklar içerisinde ağlıyordu.
Vakit çok geç olmuştu saat 05.50 bahçe kapısı açıldı; amcam ve halam geldi, onlar da perişan haldeydi, saat 06.15 tekrar bahçe kapısı açıldı; gelenler dayım ve ailesiydi. Onları görünce, bütün akrabalar adeta hıçkırıklar içinde boğulurcasına ağlıyorlardı. Saat 09.00 da halam, amcam ve dayım hastaneye babamın yanına morga gittiler; beni ve ablamı da götürmek istediler, fakat ne ben, ne de ablam gitmedik, babamı o halde görmek istemiyorduk, sadece babamı hastaneye yatmadan önceki haliyle hatırlamak istiyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Ailem
De TodoHerkesin bir ailesi vardır; hiç unutamadığı ve unutmak istemedikleri bu roman gerçekten alınmıştır, yaşanan tüm olay olduğu gibi hiç bir şekilde hayal ürünü değildir; saygılarımla