Ben lise 3 ncü sınıfa geçmiştim, ama o yıl herkesden çok çalışmak zorundaydım; çünkü arkadaşlarım gibi dershaneye gidemiyordum ve bu duruma üzülüyordum ama; ne anneme, ne de ablama belli etmiyordum; biliyordum ki; her ikisi de beni dershaneye veremedikleri için üzülüyorlardı, ama yapabileceğimiz bir şey yoktu. Bir ara eski günler gözümün önünden bir, bir geçti; içimden keşke baba yanımda olsaydın dedim ve göz yaşlarımı içime akıttım.
Ertesi gün sabah kahvaltısını yaptıktan sonra, eski kitap satan kitapçıya gittim. Kendime üniversite sınavları için, bir kaç kitap aldıktan sonra; babamın mezarına gittim, elimdeki kitapları bırakıp; babamla dertleşmeye başladım; canım babam keşke yanımda olsaydın, ben işte o zaman daha güçlü olurdum, ama ne yazık ki; yanımda yoksun diye, gözlemden yaşlar akıyordu ve şöyle dedim, biliyormusun baba artık kızın lise son sınıfta önümüzde ki; yıl üniversiteye girmek için yalnız başına mücadele verecek, omuzlarımda ki; yük o kadar ağır ki; bunu bilemessin, sana o kadar çok ihtiyacım var dedim ve sonra babam seni çok özledim, diyerek yanından ayrıldım; yol boyunca babamın geçirdiği kaza ve Ekiz Sabun Tozu Yağları Fabrikasının patronu Muhittin EKİZ yaptıkları ve Avukat İshak beyin babamın patronu ile yaptıkları anlaşma gözlerimin önünden bir bir geçerken az daha kalsın bir arabanın altında kalıyordum, bir ses kızım önüne baksana başımı belaya mı? Koyacaksın diye bağırmaya başladı, başımı çevirdim, kırmızı yanaklı,birazca da kilolu 30 yaşların da bir bey; sonra yanıma geldi, bana bakarak sen; şu bizim yeni taşındığımız evin komşu kızı yani Nazarsın, ben de eve gidiyorum, hadi atla arabaya dedi; ben binmek istemesem de zorla beni arabaya bindirdi; bana bu saatte ne işin var burada! Diye hesap soruyordu, ben de babamdan geliyordum dedim, kısık bir ses ile; o da senin baban ölmedi mi? Dedi; ben de siz nerden biliyorsunuz dedim, senin ciciannen söyledi, sen sık, sık babana gidiyormuşsun diye duymuştum; ama inanamamıştım; bu ara da benim adım Mehmet bana Mehmet ağbi ya da, şöför Mehmet ağbi de diyebilirsin dedi; annemin adı Perihan, bir de kardeşim Nejdet artık komşuyuz, bir sıkıntı olursa bir ağbin olarak her zaman yanındayım dedi. Ben de sağolun diye cevap verdim ve eve gelmiştik, beni eve kadar bıraktı. Akşam olmuştu hep beraber yemek yedikten sonra, bizimkiler bugün tanışmış olduğum, Mehmet ağbilerin evine hoşgeldine gideceklerdi, ben de gelecek durumum yok, biraz ders çalışıp yatacağım dedim ve onlar gittikten sonra, ders çalıştım gece bir hayli ilerlemişti ben kitapların arasında uyuya kaldım, bizimkiler gelince beni yatırmışlar, onu bile duymamışım, ertesi sabah kahvaltı hazırlanmış; sıcak ekmek kokusu ile uyandım; annem, ablam ve babannem beni bekliyorlardı; ben de kahvaltıya oturdum; yeni gelen komşularımız çok iyiler, onların da babaları rahmetli olmuş, kadıncağızın iki oğlu var, birinin adı Mehmet, diğeri Nejdet dedi ve kahvaltı bitince ben tekrar ders çalışmaya geçtim; her gün kendime işgence edercesine çalışıyor, sokağa dahi çıkmıyordum; bizimkiler hastalanmamdan korkuyorlardı; bir kaç gün sonra Mehmet ağbinin annesi yani Perihan teyze bize oturmaya geldi. Çok tatlı, sohbetli bir teyze; kendisini çok sevmiştim, daha sonra birbirimize gidip, gelmeye başladık, ben de ara da, bir zaman oldukça gidiyordum daha sonra da Nejdet ile tanıştık, o asker idi; hiç Mehmet ağbiye benzemiyor ve oldukça dik başlı idi; daha ilk günler de bile olur olmaz bir çok konu da tartışıyorduk; ama netice itibarı ile komşumuzun oğlu idi; o yüzden ben pek tartışmaya girmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Ailem
RandomHerkesin bir ailesi vardır; hiç unutamadığı ve unutmak istemedikleri bu roman gerçekten alınmıştır, yaşanan tüm olay olduğu gibi hiç bir şekilde hayal ürünü değildir; saygılarımla