Ayberk ilk kez bu kadar güzel bir uyku çekerek uyanıyordu yeni bir güne. Anne dırdırı olmadan, oldukça konforlu bir yatakta ve burnuna lezzetli kokular dolarken...
"Saat kaç ki?" Yanında telefonu dahi olmadığı için saate bakamıyordu. Gerinerek kalktı yataktan. Odadan çıkıp, banyoya doğru adımladı. Güzelce elini yüzünü yıkayıp havlu ile kuruttu. Ardından karnını kaşıya kaşıya leziz yemek kokularını takip etti. "Bu saten şeyler de o kadar kötü değil he. Dokusu çok rahat. Biraz fazla seksi o kadar." Giderken etrafa bakınsa bile göremedi onu. "Robot bey? Mutfakta mısınız?" Mutfak olduğunu düşündüğü yere girince evin içinde ummadığı birini gördü. "Sen de kimsin?!"
"Günaydın Ayberk bey." Güzel bir kadın karşıladı onu. Ayberk panikle kapattı önünü.
"Ne yapıyorsun burada bacım?"
"Uras bey size kahvaltı hazırlamam için talimat verdi."
"Talimat mı?" Şaşırdı Ayberk.
"Kahvaltınız neredeyse hazır. Yumurtanızı nasıl tercih edersiniz?"
"Pişmiş." Anlamsızca bakıyordu ona.
"Yani derecesini soruyorum. Az pişmiş, orta pişmiş yada çok pişmiş."
"Ç-Çok pişmiş sanırım." Ayberk'e yabancıydı bu şeyler.
"Peki sunny side up mı tercih edersiniz yoksa-"
"Sani ne? Ben yemem öyle şeyler bacım. İki tane tereyağına kır yeter. Yanına da bazlama oh mis."
"Anlaşıldı efendim." Aşçı kız denileni yaparak yumurtasını hazır ederek, tabağına servis etti.
"Tavadan yenince daha lezzetli olur ama neyse. Zengin muhitte yenmez öyle şeyler tabi."
"Çok şakacısınız Ayberk bey." Şef kadın gülmeye başladı.
"Sen yedin mi bacım? Aç mısın?"
"Benim için endişe etmeyin. Afiyetle yiyin lütfen." Gülümsedi kadın. "İçecek ne arzu edersiniz?"
"Bacım varsa bir portakal suyu be. Hep heves etmişimdir zengin kahvaltısına."
"Tabii efendim. Hemen getiriyorum." Sepetten portakalları alıp ortadan ikiye keserek meyve sıkacağına koydu. 5 portakal bir bardağı doldurmak için yetmişti neyse ki. "Afiyet olsun Ayberk bey." Portakal suyunu ikram etti. Ayberk ilk yudumunu aldı. Gerçekten lezzetliydi ama çok ekşiydi.
"Eline sağlık bacım, ekşi ama enfes olmuş."
"Ne demek, afiyet olsun." Gülümsedi.
"Valla bacım sen bakarken ben yiyorum olmuyor öyle. Sen de otur ye bir şeyler."
"Nezaketiniz için teşekkür ederim ancak ben iyiyim. Bu benim işim ve işimi çok seviyorum."
"Öyleyse tamam." Ayberk enfes yemekleri tıkınmaya devam etti. Tek başına yiyebilirdi hepsini. "Bacım saat kaç bu arada?"
"Hemen söyleyeyim." Telefonunu çıkarttı. "Saat 13:27 Ayberk bey."
"Oha la o kadar uyumuş muyum?" Hayret etti kendisine. "Öğlen yemeği olmuş artık bu." Güldü kendisine.
"Dilerseniz öğle yemeği hazırlayabilirim."
"Gerek yok gerek yok. Böyle iyi. Pastırma mı şu?" Bir çatal aldı hemen. "Oh çemenli çemenli, mis." Masadakiler öyle lezizdi ki ne kadar vakit harcadığını bilmiyordu. Midesi tıka basa dolduğu halde yemeye devam ediyordu.
"Dilerseniz daha çok pankek yapabilirim."
"Aman aman yok, gerek yok. Şiştim yeterince. Sağ ol bacım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHALLE ABİSİ
FanfictionBir mahalle abisi ile bir CEO'nun aşkını konu alan bu kitapta gidişat nasıl olacak hep birlikte keşfedelim.