Bölüm 41

866 55 73
                                    


Hava iyice karardıktan sonra kalktılar köprüden.

"Nereye?" Kendisini sessizce takip eden James'e sordu.

"Ben takip etmek."

"Doğru ya buraya benim için gelmiştin." Başını kaşıdı. "Otele gidelim madem." 

"Tamam." James de ona uydu. İkili sessiz sedasız yürürken James durdurdu onu. "Feyaz."

"Efendim?"

"Sen onu sevmek, right?" 

"O kim? İpek mi?"

"No... Free." Yerine çakılı kaldı.

"Saçma sapan şeyler sorma. Gidelim hadi. Hava soğuyor."

"No, sen cevap vermek!" Duvara yasladı onu. 

"Ne yaptığını sanıyorsun James?!" Bağırdı ona herkesin içinde.

"Sen yalanci olmak! Sen beni kandirmak! Ben seni affetmek ama sen bana yalan söylemek! Sen bana kim sevdin söylememek! Sen gizlemek!" Feyyaz geçiştirmeye çalışıyordu.

"Saçmalıyorsun, kendine gel James."

"No! Ben kendim olmak! Sen yalanci! Sen söylememek! Kalp kirmak ve kötü olmak! Sen... sen-" Daha çok şey söylemek istese de devam edemedi. Feyyaz'ın canına tak ettiği için bağırdı. 

"Evet yalan söyledim! Evet seni kandırdım! Evet kalbini kırdım! Evet ben kötü birisiyim James! O kadar kötü birisiyim ki kendim dahil kimseye , Özgür'e dahi hiçbir zaman onu sevdiğimi söyleyemedim! Oldu mu? Rahatladın mı? Duydun işte! Sevdiğim kişi Özgür! Senin anlayacağın şekilde Free! Onu seviyorsam ne olmuş ya ne olmuş?! Kendimden yaşça küçük birisine aşık olduysam ne olmuş?! O bir veletse ne olmuş?! 18 yaşını doldurdu! Kanunen reşit olmadı mı bu çocuk?! Öyleyse neden onu sevmek yanlışmış gibi hissediyorum?! Millet 60-70 yaşında 20li yaşlarda ki insanlarla yatıp kalkarken ben neden benden sadece 8 yaş küçük birisine aşık olduğum için vicdan azabı çekip, hayatı zindan ediyorum kendime?! Ta onu ilk gördüğüm de vurulmuşken hem de! Ne olmuş o güzel gülüşüne vurulduysam?! Ben sevemez miyim? Benim hislerim olamaz mı?! Ben mi istedim benden küçük birisini sevmeyi?! Kalbim istedi! Kalbim seçti! Öyleyse neden ben de  acı çekiyorum?" Elleri ile yüzünü kapatarak yere oturdu ağlaya ağlaya. Gelen geçen ona bakarken James kollarını doladı ve sarıldı ona.

"Ben üzgün. Özür dilemek." James kötü hissetti kendisini. Bir yerden sonra onu anlayamasa da yine de özür diledi.

"Özür dileme. Sen bir şey yapmadın ki. Sen suçlu değilsin ki! Benim! Asıl suçlu benim. Benim bu kalbim!" Kalbine vurdu sertçe. James dehşete kapıldı. 

"No no. Yapma Feyaz!" Elini tutarak engelledi onu. 

"Onu se-sevdiğim için ta buralara kadar geldim. Aptalım ben James. Aptalın önde gideniyim!" Ağlamaya devam etti.

"No no sen akilli olmak!"

"Aptal ve korkağın t-tekiyim. Ömrüm çekinmekle geçti ve ge-geçmeye de devam edecek! O ne der bu ne der diye kor-ka kor-ka yaşamaktan korkağın tekine dönüştüm! Öyle ki kendimi kimseye layık gör-görmedim. Benden yaşça küçük bir çocuğa a-aşık olduğumda ise ha-yal kırıklığına uğradım ve nefret ettim! Biraz cesur ola-olabilseydim, biraz akıllı olabilseydim..." Yumruğunu yere geçirdi ve eli kanadı. "Her şeyi mahvettim! Kendi ellerimle bok çukuruna attım! Kendimi, ailemi, sevdiklerimi... hepsini korkak olduğum için ma-mahvettim."

"Tamam tamam."

"Bir kez bile çı-çıkıp da, ne derseniz deyin ulan ben seviyorum b-bu çocuğu, diyemedim. Korktum. Hep korktum. Öyle çok kor-korktum ki, kendime bi-bile söyleyemedim! U-Utandım James! Çok utandım hem de!" Hıçkırıklar içinde sarıldı ona. James çaresizce sırtını sıvazladığı esnada kendilerine doğru gelen ayak sesi ile irkildi. Bu sesi tanıyordu. Evet kulağa aptalca geliyordu ama biliyordu Feyyaz. Haftalarca kaçındığı kişinin ayak sesini tabii ki ezberlemişti. "Ö-Özgür?" Doğrudan kaldırdı başını. Yaşlı gözleri görüşünü engelleyince koluna sildi hepsini. James ondan uzaklaşırken, yanına gelen kişi kolundan tutarak kaldırdı ayağa onu.

MAHALLE ABİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin