Uras evraklardan başını kaldırıp, bir süredir sesi çıkmayan (otuz saniye falan) sevgilisine doğru yaklaştı. Ayberk bir an olsun sessizleşince bir şeylere takıyor kafayı ve dayak manyağı ediyordu kendisini.
"Ne düşünüyorsun gün ışığım?" Ayberk elinde ki yapbozu bırakarak ona döndü tek kaşını kaldırarak. Uras irkildi hemen. Yoksa çoktan kafasında kurmuş muydu bir şeyler? "Hayatım, neden öyle bakıyorsun?"
"Sen neden son zamanlarda bana sürekli güzel iltifatlar ediyorsun? Hayırdır koçum?" Ensesinden kavradı hemen.
"Sevmedin mi? Eğer hoşuna gitmediyse farklı hitaplarda bulunabilirim." Ecel terleri döküyordu.
"Konu sevip sevmemem değil aslan parçası." Ciddiydi her zaman ki gibi.
"Bugün ki konumuz bu mu olacak yani?" Saatini kontrol etti. "Ama benim toplantıya yetişmem gerek." Ellerinden kurtulup masasına dönerek çantasına evrakları doldurmaya başladı. Ayberk havada asılı kalan eline baktı. Daha öfkelendi.
"Demek benden kaçıyorsun Uras Çalışkan!" Alaylı bir gülümseme takıntı yüzüne. "Kaç bakalım. Nereye kadar kaçacaksın göreceğiz!"
"En sevdiğin Pelit çikolatasından sipariş ettim. Yanına da harika bir Türk kahvesi, şöyle bol köpüklü." Ayberk yumuşadı hemen.
"Yaa aptal mısın sen?" Kıkırdayarak sokuldu onu. "Delikanlı adamı çikolatayla kahveyle kandırabileceğini mi sanıyorsun ha?!" Bir anda diklendi ona. Uras 'Acil durum kaçış tekniği' ne başvurarak, dudaklarını birleştirdi onunkilere. Geriye pek vakti kalmamıştı o sebeple öpücüğü kısa tutmalıydı.
"Şimdi gitmeliyiz. Lütfen bana eşlik et boss." Evet, Ayberk kendisine 'boss' demesini istiyordu ondan. Sebebine gelirsek, herhangi bir sebebi yoktu. Sadece onu zorbalamayı çok seviyordu.
"Sihirli dudaklarınla yine aldın aklımı başımdan, hadi yine iyisin." Yanağından makas aldı.
"Sen squat yapmaya mı başladın?" Ayberk'in dolgun poposuna elini atarak, avuçladı.
"Sevgilim sayesinde gece gündüz çok sağlam antrenman yapıyorum."
"Sevgilin çok şanslı bir adama benziyor. Eminim bu popoyu yakından inceledikten sonra sevgilin daha da sıklaştıracak sporu."
"Sevgilim mükemmel birisi. Tepeden tırnağa aşığım ona. Onun için yapmayacağım şey yok. Götümü verdim düşün artık."
"Götünü yesin sevgilin. Kurban olsun sana." Ayberk tiksinti dolu bir ifade kondurdu yüzüne ve uzaklaştı ondan.
"Hiç yakışıyor mu senin gibi kültürlü, elit bir adama bu laflar? Ağzında eğreti duruyor bir kere. Allah aşkına mahalle kahvesinden uzak dur. Yaş yetmiş iş bitmemiş amcalarla tavla ata ata onlara benzedin." Uras'ın yüzü düştü hemen.
"Seni daha iyi anlayabilmek için yapıyordum. Eğer rahatsız olduysan gitmem bir daha kahveye." Ayberk üzüldü onu böyle görünce.
"Tamam tamam. Sarkıtma o yakışıklı yüzünü. Her halinle beni azdırıp durmayı nasıl başarıyorsun bilmiyorum ama hemen toplantıya gitmezsek şirketi başımıza yıktıracağım." Gülerek elini Uras'ın penisine atarak sıktı. "Onu uyandırmak için neler yapabileceğimi biliyorsun." Uras derin bir şekilde yutkundu.
"Toplantıyı iptal mi etsek?" Büyülenmiş gibi poposuna dikti gözünü.
"Saçmalama. Seni kötü etkilediğime dair söylentiler var zaten. Neymiş efendim ben geldiğimden beri her şey aksıyormuş, sen toplantıları ya iptal ediyor ya geç geliyormuşsun. Öyle saçma sapan şeyler işte."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHALLE ABİSİ
FanfictionBir mahalle abisi ile bir CEO'nun aşkını konu alan bu kitapta gidişat nasıl olacak hep birlikte keşfedelim.