Leo aradan geçen bir haftanın sonunda tamamen iyileşerek, gece hayatına kaldığı yerden devam etme kararı aldı. Güzel bir duş, göğüs kısmı iliklenmemiş siyah bir gömlek , aynı renk kumaş pantolon ve janti deri bir ayakkabı ile adeta göz dolduruyordu. Rolex saatini bileğine takıp, boynuna zincir bir kolye geçirip, parfümünü sıktı. Saçlarına da şekil verdikten sonra gerekli eşyalarını da alarak ayrıldı evden.
Gece kulübüne yaklaştıkça gürültülü müzik daha da netleşiyordu. Aracını valeye bırakıp içeri girdiğinde ise ortam duman altındaymışçasına sisliydi. İnsanlar çalan şarkıya eşlik ederek, birbirlerine sürtüne sürtüne dans ediyorlardı. Ellerinde ki içki kadehlerini havaya doğru kaldırıp tokuşturuyorlardı bazen de.
Leo daha sessiz bir yere geçme kararı aldı elinde yeşil perisi ile. Bazı ülkeler de bu bebeğin yasak olmasına anlam veremiyordu. %75lik bir alkol oranı onun için cennet demekti.
Kadehinden bir yudum alarak, ağzına yayılan acımsı tadın tadını çıkartmaya başladı. Yoğun alkolü hissedebiliyordu bir yudumunda bile. Bu onu daha keyifli hale getiriyordu.
Az öte de kendisine kadeh kaldıran adama ufak bir bakış attı. Tipi yeterince ilgi çekici değildi. Karşılık vermeyerek çevirdi başını. Gey değildi ancak iyi görünümlü erkekleri de pek geri çevirmezdi. Gözüne hoş gelen kişi bir zombi bile olsa, onunla yatabilirdi. Zaten hepsi terk gecelik olurdu. Uzun süreli ilişkiye açık birisi değildi.
İpek olayı farklıydı tabi. Ailelerin isteği üzerine bir birliktelikti. Kendi şahsi çıkarları da vardı tabi. İpek'in de çirkin olmaması daha da itmişti onu evliliğe. En azından güzel bir eşi olacaktı. Arka planda istediğini elbette yapacaktı. Bu gösterişli hayattan vazgeçmek akıl karı değildi.
Saat ilerlemeye devam ederken, kendisine her iş atanı bir sebepten ötürü reddediyordu. Yüzü güzel olan bir kızı göğüsleri küçük diye, bir diğerini götü yeterince dolgun olmadığı için bir diğerini memeleri küçük diye, bu ve bunun gibi bahanelerle reddediyordu. Erkekleri ise, boyu çok uzun ya da çok kısa diye, bacakları çok kalın ya da çok ince diye ya da tipini beğenmediği için reddediyordu. Bazılarını gözlük takıyor diye bazılarını ise diş teli olduğu için reddediyordu. Kimisini belinde kelebek dövmesi olduğu için kimini de kolunda ejder dövmesi olduğu için reddetmişti.
Elbette dikkatleri üstüne çektiğini biliyordu ama bu seçiciliği yüzünden çevresinde ki insanlar birer birer azalıyordu. Umurunda da değildi gerçi. Geceyi bir kişi ile geçirmeyi planlıyordu.
Nihayet kapıdan içeri ilgisini çekebilecek bir adam girince, bakışlarını ona yöneltti. Vücut hatları, saç kesimi mükemmeldi. Giysileri içinden kaslı ve hatta büyük penisini de görmek mümkündü. O penisi saklayabilecek bir giysinin icat edildiğini sanmıyordu Leo.
Evet, o geceden sonra uke olmayı da sorun etmiyordu. Acı içinde kalsa da, aşırı keyif almıştı sonuçta. O şekilde düşünüyordu.
Bakışları oldukça yırtıcı olan bu kişi ile göz göze geldiğinde, meydan okurcasına bakışlar attı ona. Tuzağına düşeceğini biliyordu elbet... ki öyle de olmuştu.
Adam adımlarını doğrudan kendisine çevirip, yanına geldi. Leo istifini bozmadan, bakışlarını bir an onun bakışlarından ayırmayarak, bir yudum daha aldı içkisinden.
"Yeşil peri?" Sorgulayıcı bir tavır sergiledi.
"Sever misin?"
"Dudaklarından mı?" Tahrik ediciydi sesi. Leo kadehi eline alıp, yavaşça yukarı kaldırdı. Eline eğim vererek, usulca göğsüne doğru boca etmeye başladı. Bakışları hem tehditkar hem de davetkardı. Karşısında ki adam mesajı alarak, sert bir şekilde kavradı belinden. Eğilip, diliyle yalamaya başladı yukarıdan aşağı doğru. Bunu yaparken ikisi de gözlerini ayırmıyorlardı birbirlerinden.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHALLE ABİSİ
FanfictionBir mahalle abisi ile bir CEO'nun aşkını konu alan bu kitapta gidişat nasıl olacak hep birlikte keşfedelim.