Bölüm 51

369 28 62
                                    


Denize yansıyan ay ışığını seyrederken, banka oturdu ikili. Uzun soluklu bir nefese, biraz da olsa baş başa kalmaya ihtiyaçları vardı. Feyyaz başını Özgür'ün omzuna yaslarken, Özgür de kolunu beline doladı hemen. İkisi oldukça sessiz bir şekilde seyrediyorlardı gece manzarasını. Feyyaz bir süre sonra gözlerini kapatarak dinledi denizin o huzur veren sesini. Burnuna dolan tuzlu kokusunu içine çeke çeke daha da sokuldu yanında ki adama.

Özgür dizine konan eli nazikçe kavrayıp, okşadı. Dikkatini ona vererek, nadide bir porselen gibi dokundu ona. Feyyaz gözlerini aralayıp, bakışlarını çevirdi ona. Aşkla bakan gözleri görünce içi daha bir sıcacık oldu. Gülümseyerek, yumdu yeniden gözlerini. Bu şekilde sanki tüm dünyayı arkalarında bırakmış gibi hissediyordu. Huzur kaplıyordu içini.

Özgür usulca parmaklarını onun parmakları arasından geçirip, kavradı elini güzelce. Ayrılmak istemiyordu bu ellerden. Hep böyle tutmak istiyordu onları. Feyyaz derin bir iç çekip, hafif kıpırdandı omzunda. Onca şeye rağmen huzura erişmiş hissediyordu. Her şey zihninden silinmiş görünüyordu.

Feyyaz kenetli eli yavaşça götürüp dudaklarına, öptü ve çekmedi dudaklarını bir süre. Feyyaz onun bu tatlı küçük dokunuşlarından ötürü daha da mutlu oluyordu. Başını kaldırıp kenetli ellerine doğru eğilip, o da diğer tarafa , onun el sırtına, dokundurdu dudaklarını. Feyyaz bu tatlı jest karşısında iyi yönde şaşırdı. İkisinin de yüzü gülüyordu.

"Seni seviyorum." Doğrudan döküldü Özgür'ün dudaklarından. Feyyaz karşılığında sarıldı ona ve başını göğsüne yasladı büyük bir mutlulukla.

"Ben de seni seviyorum." Hayalini kurduğu hayata ilk adımını atmış gibi hissediyordu.

Onları uzaktan izleyen Uras-Ayberk ikilisi ise gergindi. Ayberk her zaman ki gibi Uras'ı kafa kilidine alarak, hayatı sorgulatıyordu.

"18 yaşında bebe kadar olamadın! Şu anları bize yaşatmak hiç gelmedi aklına, öyle değil mi Uras?!"

"A-Ayberk boğ-uluyorum." Can çekişiyordu adeta. Ayberk çok sıktığını fark edince gevşetti kollarını.

"Ay acıdı mı?" Hızla Uras'ın üstünü düzeltip, iz çıkan yerlere öpücükler kondurdu. "İz olmuş hep ya. Gücümü ayarlayamamışım." Gözleri doldu. "Çok acıttım değil mi?" Uras ağlayacağını fark edince müdahale etti.

"İyiyim iyiyim, sorun yok. Ağlama lütfen." Ayberk yine de ağlayarak sarıldı boynuna.

"Canını yakmak istememiştim. Çok kaslı olduğum için kendimi kaybediyorum bazen. Özür dilerim."

"Sana pamuk şeker alayım mı? Kestane de olabilir? Ne dersin?" Ayberk yaşlarını sildi hemen ve başıyla onayladı. "Hangisi?"

"Hepsi." Çıkıştı bir anda. "Para içinde yüzüyorsun, bu soru sence sorulacak şey mi?! Ne var ne yok beni mutlu etmek için almak zorundasın!" Sonra eğilerek fısıldadı kulağına. "Tabi bu gece yatakta bana hükmetmek istemiyorsan, orasını bilemem." Ve uzaklaşarak, banka geçip oturdu. Uras iç çekerek gitti yanına. Önünde diz çökerek tuttu ellerini ve tek tek öptü ikisini birden.

"Buradan otele de geçebiliriz. Oda servisinden dilediğini getirtebilirsin."

"Seks gece yarısından sonra. Az örnek al diğerlerini ya. Romantik anlar yaşat bana Uras! Sonra boğunca boğdu oluyorum." Tepesi attı.

"Bebeğim bu ortam nasıl romantik olabilir? İki adım ötemizde Özgür ve Feyyaz. Onların da az ilerisin de İpek ve o çocuk." Ayberk'e aydınlanma geldi.

"Doğru dedin." Bakışları İpekle çocuğa kaydı. İpek'in beline kolunu dolayarak yürüyen çocuğu görünce tepesi attı hemen. Bir yandan bağırırken bir yandan koşmaya başladı onlara doğru. "Hop! Sen hayrola koçum? Çek lan elini bacımın belinden, kırmayayım!" Agresif bir şekilde çocuğun elini tutarak, sertçe çekti.

MAHALLE ABİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin