Leo ağrıyan bedeniyle gözlerini açtı bu sabah da. James gerçekten üstünden geçmişti bu gece de. Başını çevirip, onun tarafına baktığında olmadığını gördü. Her sabah böyle yapıyordu, siniri bozuluyordu ister istemez.
"Günaydın." Elinde kahvaltı tepsisi ile odadan içeri girdi. Oldukça neşeliydi. "Küçük aslancığıma kahvaltı hazırladım."
"Siktir git James!" Orta parmağını kaldırdı.
"Birileri tersinden kalkmış yine sanırım?" Gülerek tepsiyi bir kenara koydu. "Kötü bir rüya mı gördün yoksa?"
"Evet, gördüm. Hala da görüyorum." Sinirle doğruldu yataktan. Ağrıyan belinden beynine şimşekler kalksa da, ayağa kalktı. "Giysilerim nerede?!" Öfkelendi.
"Makinedeler. Sorun ne?" Kolundan tuttu. Ters giden bir şeyler vardı.
"Sorun sensin James! Siktir git dokunma bana!" İttirdi onu ve James'in dolabına yöneldi. "Birkaç giysini ödünç alıyorum. Daha sonrasında yakıp kargolarım." Kendisine uyma ihtimali en yüksek olan baksırlardan birini geçirdi eline ve giymeye başladı. Beli onu öldürüyordu.
"Neler oluyor? Ne yapıyorsun?" James onu dolabın kapağına yasladı. "İyi misin sen?"
"Çek elini!" Eline sertçe vurdu ve uzaklaştırdı kendisinden. "Bir metre yakınıma yaklaşma şerefsiz piç!" Göğsünden ittirip, rastgele beyaz bir gömleği askıyı kırarak aldı dolaptan ve hırçın bir şekilde giyinmeye başladı. James anlam veremiyordu.
"Hey hey hey. Biraz sakin olur musun? Gerçekten anlamıyorum. Neler oluyor?" James kafası karışık bir halde bakıyordu ona.
"Hiçbir şey! Hiçbir şey olmuyor James!" Öfkeyle eline geçirdiği ceketi sağa sola vurmaya başladı bir yandan konuşurken. "Siktiğimin hiçbir şeyi olmuyor James! Olmuyor!" En son ceketi James'e vurmaya başlayıp, yüzüne fırlattı. "Siktir git şimdi! Siktir! Git!" Tüm gücüyle bağırdı. James ceketi bir kenara atıp, sertçe kavradı çenesini.
"Bu tavırlarını hiç sevmedim Leo." Gözleri ateş saçıyordu. Sertçe şaplak atarak poposuna, bedenini kendisine doğru yanaştırdı. "Senin yeterince sikemedim sanırım, azıtmışsın."
"Dokunma dedim sana!" Sertçe ittirdi tekrardan ve vurmaya başladı ona gelişi güzel. Tüm hıncını alana dek de vurmaya devam etti. "Sana siktir git dedim! Siktir git! Dokunma bana! Uzak dur! Allah'ın belası! Senden nefret ediyorum James! Nefret ediyorum! NEFRET!" Yüzü bağırmaktan kıpkırmızıydı. James onunla nasıl başa çıkabileceğini bilmediği için bildiği en iyi şeyi yaparak, kolundan tuttuğu gibi yatağa fırlattı.
"Anlaşılan seni güzelce eğitmem gerekecek." Dolaptan kemerini alarak, doladı güzelce eline. Leo öfkeyle yataktan kalkmaya çalışırken, küfretmeyi de ihmal etmiyordu. James onu altına alarak, iki bileğinden birden kavrayıp, başının üstünde birleştirdi onları.
"Bırak dedim, bırak!" James o karşı koymaya devam edince, eline doladığı kemeri bileklerinden geçirerek, sıktı. "Şerefsiz herif bırak!" Debelenmeye devam ediyordu.
"Sakin ol artık! Kendine gel Leo!" Ancak Leo sakinleşecek gibi görünmüyordu. James'in yüzüne tükürünce James de kontrolünü kaybederek, güçlü bir tokat attı yanağına. Beş parmağının izi çıkmış, kıpkırmızı etmişti. "Orospu çocuğu!" Leo'nun gözleri doldu ve ağlamaya başladı.
"Kahretsin!" James titreyen eline baktı. "Sikeyim seni James!" Küfretti kendisine. "Özür dilerim Leo. Ağlama lütfen." Panikledi. Ona vurmak istememişti. Neden kontrolünü kaybettiğini bile bilmiyordu.
"İğrenç birisin James! Senden nefret ediyorum!" Leo bağırdı yüzüne doğru. "Siktir git! Dokunma bana orospu çocuğu!" Debelenmeye devam etti. James iç çekerek, yatağın kenarına oturdu. Başını iki elleri arasına alarak düşünmeye başladı. Sakinleşmeliydi ikisi de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHALLE ABİSİ
Hayran KurguBir mahalle abisi ile bir CEO'nun aşkını konu alan bu kitapta gidişat nasıl olacak hep birlikte keşfedelim.