Bölüm 34

709 46 102
                                    


Özgür , Feyyaz ile görüştüğü o günden sonra doğrudan Londra'ya uçmuş ve üniversiteye başlamıştı. Ancak bir türlü rahat edemiyordu. Feyyaz olmadan yapabileceğini düşünmüyordu. Yine de zorladı kendisini, sabretti. Elbet unutacaktı onu, elbet silinecekti kalbinde ki bu sevgi.

Onu ilk gördüğü gün canlandı zihninde. Henüz 15 yaşında bir çocuktu. Annesinin zoruyla alt şirkete getirilmiş ve işleri öğrensin diye her katta gözlem yapması konusunda baskılanmıştı. Hırçın bir çocuk olduğu için işler umurunda değildi tabi.

İnsan kaynakları önüne evrakları bıraktığında, neye bakması gerektiğini dahi bilemiyordu. Dikkat etmesi söylenen kriterler onun için bir şey ifade etmiyordu. Can sıkıntısına dosyalar arasında gezinirken görmüştü ilk kez onu.

O zamanları hatırlıyordu da, epey zor olmuştu işe aldırmak onu. Sürekli yetersiz olduğunu söyleyip duran o kadını hatırlayıp duruyordu. O kimdi ki hayatının aşkını beğenmiyordu? Ona elbet ödetecekti bunu ama zamanı vardı. Öncelikle görür görmez aşık olduğu adamı işe aldırmalıydı. Bunun için anne ve babasına günlerce yalvarması gerekmişti. En nihayetinde kabul etmek zorunda kalmışlardı.

O günden sonra her gün gizliden gizliye izliyordu Feyyaz'ı. Bir gölge gibi peşindeydi. Onu takip ettiği fark ederse, asla bir şansı olmazdı ona karşı. Bu yüzden hep dikkatliydi. Buna rağmen yakalandığı oluyordu bazen. Özgür korkudan ölecek gibi hissederken, Feyyaz gülümseyerek ona kaybolup kaybolmadığını soruyordu. O denli temiz bir kalbe sahipti. O her güldüğünde Özgür daha da çok aşık oluyordu ona.

Çalışma arkadaşlarının ona karşı tavrını her gördükçe öfke kaplıyordu içini. Yaptıkları her şeyi sonuna kadar ödetecekti onlara. Sevdiği adamın ezilmesine dayanamıyordu çocuk kalbi.

Bin kere açılmayı, ona söylemeyi düşünse de , çocuk olduğu için hor görüleceğini düşündü. Bunca yıl hem onu takip edip hem de ona hazırlık yaptı. Bir sürü erkek seçerek, tecrübeler edindi onlardan. Reşit olacağı gün Feyyaz'a küçük bir çocuk değil de bir erkek olduğunu gösterecek ve çıkma teklifi edecekti. Feyyaz'ın kendisine aşık olacağından hiç şüphesi yoktu. Çünkü daha önce ki karşılaşmalarında hep gülümsemişti. O yüzden gülümsüyordu Özgür bol bol onu her görüşünde.

Her şey planladığı gibi sorunsuz da gidiyordu oysa, hislerine yenik düşmeseydi eğer. Belki Feyyaz şu an kolları arasında olabilirdi. Tatlı tatlı onu öpüyor, okşuyor ve iltifatlar yağdırıyor da olabilirdi... ama değildi.

Geçmişi düşünerek ağlamaya başladı. Ne de çok istemişti ona dokunmayı, onu öpmeyi? İçinde uhde kalmıştı hayalini kurup da yapamadığı her şey. Artık karşısına çıkmaya korkuyordu. Bakışlarında ki o hüzün, o boş vermişlik ürkütüyordu kendisini. Ne yapsa da dönmeyeceğini anlamıştı... daha doğrusu annesine söz vermişti.

Onu bu denli severken nasıl uzak duracaktı ki? Bu ne büyük bir acıydı? Kalbi ne kadar dayanabilirdi ki bu duruma? Bir şeyleri düzeltmek için çabalayabilirse Feyyaz kendisini affedebilir ve tekrardan sevebilirdi kendisini...

Herkes aksini düşünse de o görüyordu gözlerinden kalbinde ki aşkı. Feyyaz da boş değildi ona karşı, sadece anlayamayacak kadar saf ve masumdu. Kendisi ona bir giderken Feyyaz iki geliyordu aslında. Ve bunu sadece kendisi görebiliyordu ne yazık ki.

Anne ve babası da dahil olmak üzere herkes kendisine kızıyordu. Yalnız hissediyordu. Diğerleri kendisine kızgın diye değil, Feyyaz olmadığı için...

Buraya geleli iki ay olmuş olsa da her şey yepyeni her şey taptazeydi onun için. Hala bir şansı olduğuna inanıyordu. Belki biraz yardımla tekrar kurtarabilir, kuvvetlendirebilirdi aşklarını Feyyazla. Bir omuz mesafe uzağında görüyordu Feyyaz'ı. Tek yapması gereken mesafeyi kapatıp, kolları arasına almaktı onu.

MAHALLE ABİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin