Ayberk dudağını sarıp sarmalayan sıcak dudaklar karşısında erirken, bedeninde karıncalanmalar hissediyordu.
"Uras..." Gözlerini onun ela gözlerine dikti. Gökyüzü bir anda pespembe rengini almıştı nedense. Aralık dudakları arasından sıcak nefesini Uras'ın dudaklarına üfleyerek, öpmek için hamle yaptığında aniden annesi süpürge makinesini çalıştırarak odasına daldı. Ayberk neler olduğunu anlamadan panikle itti Uras'ı üstünden. Bir anda her yer değişti ve en sonunda karardı. Ayberk neler olduğunu anlamak için çaba harcarken açtı gözlerini. Annesi odasına girmiş, süpürge makinesi ile çekiyordu etrafı.
'Rüya mıydı?' diye geçirdi içinden.
"Anne ne yapıyorsun?! Sabah sabah süpürge mi açılır?" Yastığı kulaklarına bastırdı, sesi duymak istemiyordu.
"Sabah mı? Ne sabahı be öğlen oldu?!" Ayberk'e saydırmaya başladı hemen ardından. O esnada Ayberk saati kontrol etti telefonunda ki.
"Saat daha 7! Sabahın körü! Necla teyze yine evi basacak." Der demez kapı çaldı. "Al işte." Sitemkar bir şekilde odadan çıkıp, dış kapıyı açtı. "Biliyorum Necla teyze, haklısın. Geç içeri an-" Kimin geldiğini kontrol etmeden otomatik bir şekilde her zaman ki cümleleri sıraladığı esnada karşısında gördüğü bedenle irkildi.
"Ne işin var burada?" Sorusuna cevap alamadan Uras kendisini belinden kavrayarak, mesafeyi en aza indirgedi. "Ne yapıyorsun?" Onu engellemek istese de başarısız oldu. Uras usulca örttü dudaklarını ve öpmeye başladı. Ayberk gördüğü rüyanın etkisinde olduğu için hala, karşılık vermeden edemiyordu. İkili kapı önünde yarınlar yokmuşçasına öpüşürken, Necla teyze belirdi aniden. Ayberk korkuyla Uras'ı uzaklaştırdı hemen. "Necla teyze göründüğü gibi değil. Açıklayabilirim." Panikledi.
"Hiç olacak iş mi bu?!" Sesini yükseltti.
"Haklısın Necla teyze ama gördüğün gibi değil." Ayberk korkudan üç buçuk atıyordu.
"Betona basmışsın yalın ayak. Hasta olursun. Çocuğunuz olmaz evladım. Girin içeri."
"Çocuğumuz mu olmaz?" Ayberk hayretle bakıyordu yaşlı kadına. O esnada annesi belirdi yeniden.
"Aaa Necla, hoş geldin kız. Geçsene içeri." Kadını davet edince, kadında girdi içeri. "Urascım sende gel oğlum." Ayberk neler olduğunu anlamadan bir anda kendisini elleri kınalı, kafasında kırmızı kına örtüsü örtülü halde buldu.
"Neler oluyor?" Zaman ve insanlar hızlı hızlı değişince bir şeylerin ters gittiğini anladı. "Rüya mı görüyorum?" Dehşete kapıldı, rüya içinde rüya görüyor olmalıydı. Peki ya hiç uyanabilecek miydi?
Kendisine seslenerek, dürten Uras'a döndü. Kısa süre sonra girdiği transtan çıkarak açtı gözlerini. Karşısında gördüğü kişi ise yine annesi oldu.
"Anne bu bir rüya değil, değil mi? Gerçek."
"Ne rüyası? Neyden bahsediyorsun zırtapoz? Kalk da bir işin ucundan tut." Annesi sinirli bir şekilde tozları alıyordu.
"Saat kaç?" Telefonunu eline aldı. Kafası allak bullak olmuştu. Ne görmüştü o öyle? Rüya içinde rüya mıydı sahiden? Ve neden ikisinde de Uras vardı? Daha da önemlisi neden öpüşüyorlardı? Bundan daha da önemlisi ise neden onu öpmek istiyordu? Dehşete düştü adeta. "Duş alsam iyi olacak." Yataktan kalkıp banyoya yöneldi ve ılık bir duş aldı. Ilık suyun tenine değmesi onu bir nebze de olsa gevşettiği için mutluydu.
"Ayberk!" Annesinin sesini duydu.
"Duştayım!" Beline havlusunu dolayarak , aynada kaslarına bakmaya başladı. "Uf be, taş gibiyim." Saçma sapan pozlar verip, kendisi ile oynamaya devam ederken annesinin sesi duyuldu yeniden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHALLE ABİSİ
FanfictionBir mahalle abisi ile bir CEO'nun aşkını konu alan bu kitapta gidişat nasıl olacak hep birlikte keşfedelim.