Feyyaz yorgun bedenini yatağa atıp , tavanı seyrederken telefonuna gelen bildirimle irkildi. Telefonu elinden aldığında mesajın kafede ki çocuktan geldiğini gördü. Eli titreyerek kendisine atılan konuma tıkladı. İçinden çok lüks bir yer olmaması için dua ederken, dualarının karşılıksız kaldığını fark etti.
'Yarın görüşürüz.' mesajı geldi hemen ardından. Mecburen karşılık verdikten sonra banka hesaplarında gezintiye çıktı. Birikim demeye bin şahit ister düzeyde ki birikimlerine acı acı baktı. Lüks bir yer olmasın derken, ultra zenginlerin gidebildiği bir yerin seçilmiş olması kalbine bir ok gibi saplanmışken, banka hesapları da mum dikti üzerine.
"Ne yapacağım şimdi?" Derin düşüncelere daldı. Ona bu yeri karşılayamayacağını nasıl söyleyecekti? Kuzeninin açtığı kafeyi işleten birisinin böyle bir mekanda yemek istemesi tuhaf mıydı değil miydi bilemiyordu. Cepten Ayberk'i aradı. Onda da olacağını sanmıyordu ancak sorması gerekiyordu. "Kanka acil paraya ihtiyacım var." Doğrudan girdi konuya telefon açılır açılmaz. Karşılığında ise Ayberk 'Git götünü sat o zaman.' diyerek kapattı telefonu. Feyyaz iç çekerek kapattı gözlerini. Ayberk'e de kızamazdı. Bir tek annesinin maaşı ve rahmetli babasının emeklisi ile geçiniyorlardı. Düşüncelere dala dala en sonunda uykuya da daldı.
Sabah olunca hızla kalktı yataktan. Babasına sorsa verir miydi bilmiyordu. Küfür yeme olasılığı daha fazlaydı.
"Feyyaz, kalk da ekmek al."
"Of anne, yine mi ben?!" Söylene söylene çıktı odadan.
"Ben mi gideyim? Baban mı gitsin? Sen gideceksin tabii! Evin çocuğu gider."
"Tamam tamam. Kaç tane alayım?"
"Her zaman kaç tane alıyorsak, o kadar al. Ne aptal sorular soruyorsun."
"Ben sana diyorum aptal o çocuk." Babası elinde gazetesiyle çıktı tuvaletten.
"Elli kere tuvalet okuma banyoda dedim. Tüm mikrobu onunla birlikte evin her yerine getiriyorsun."
"Her şeyime de karışma be. Gazete okumak da suç!" İkili her zaman ki rutin kavgasını ederken Feyyaz dışarı attı kendisini. Ayağında terlik üzerinde pijama bakkala girdi.
"Günaydın Feyyaz'ım. Nasılsın?"
"Nasıl olsun Hüseyin abi, aynı. Seni sormalı?"
"Ne olsun, ekmek parası. Yuvarlanıp gidiyoruz."
"Allah yardımcın olsun, hep öyle. Bana oradan iki ekmek versene." Adam poşet açıp iki ekmeği yerleştirdi içine.
"Al bakalım." Poşeti uzatınca Feyyaz da parayı uzattı.
"Kal sağlıcakla." Ayrıldı bakkaldan hemen. Ekmek poşetini döndüre döndüre eve doğru giderken, elinde askı ile yabancı birisini gördü. "Bu kim be?" İlgiyle yaklaştı o kişiye. "Kime bakmıştınız?" Adam gülümseyerek döndü kendisine.
"Merhaba. Rahatsız ediyorum ama acaba Ayberk Taşkıran'ın evi neresi?"
"Ne için sormuştunuz? O nedir?" Elindekini işaret etti.
"Takım elbise." Feyyaz ilgiyle inceledi ve markayı görünce gözlerine inanamadı.
"Abi sen bunun Ayberk Taşkıran'a geldiğine emin misin?"
"Evet. Adres ve isim olarak bu şekilde gözüküyor." Elinde ki kağıdı gösterdi.
"Bir karışıklık olmuştur. Ayberk benim arkadaşım ve böyle bir takım elbise satın almaya parası yetmez."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHALLE ABİSİ
FanfictionBir mahalle abisi ile bir CEO'nun aşkını konu alan bu kitapta gidişat nasıl olacak hep birlikte keşfedelim.