Bölüm 46

628 43 82
                                    


Ayberk hevesle Uras'a doğru koşarken onun birisine sarıldığını ve git gide uzaklaştığını gördü. Buna inanmak mümkün değildi. O yüzden daha da hızlı koşmaya başladı. Bir türlü yetişemiyordu ona. Ne kadar çok seslense de Uras duymuyordu. Öfkeden burun delikleri kocaman olmuş, kafasında ki sinirler belirginleşmişken Uras ve elini tuttuğu kişi durdular.

"Uras!" Ayberk son bir hışımla koştu onlara doğru ve kenetli ellerine saldırdı. Ancak ayırmaya gücü yetmiyordu bir türlü. Başını kaldırıp diğer kişiye öfkeyle baktığı esnada Uras konuşmaya başladı.

"Seni sevmiyorum Ayberk. Bırak peşimi." Ayberk bunu duyduğu an gözyaşlarına engel olamadı. Yerine çakılmış gibi hissediyordu. Ne tek kelime edebiliyor ne de hareket edebiliyordu. Uras ve o kişi mutlu bir şekilde el ele uzaklaşırken, Ayberk bunun rüya olduğunu anlayarak kan ter içinde uyandı. Hemen yanında mışıl mışıl uyuyan sevgilisine bakarak yastıkla onu boğmaya başladı. Evet, şu anda masum masum uyuyor olabilirdi ama rüyasında yaptıklarının hesabını sorması gerekiyordu saat gecenin üçü bile olmuş olsa.

Uras nefes alamadığı için gözlerini araladı hemen. Yüzüne bastırılan şeyin yastık olduğunu ve bunu yapanın da Ayberk olduğunu biliyordu elbette.  Güç bela başını yan çevirmeyi başarınca nefesini düzenledi bir süre. 

"Yine ne gördün rüyanda Ayberk?" Kolunda ki saatine baktı. "Daha yatalı bir saat olmuş. Ne yapmış olabilirim o bir saatte?" Ayberk onu boğmadığını fark edince yastığı geriye çekti.

"Herifin tekiyle el eleydiniz ve bana beni sevmediğini söyledin alçak herif!" Boğamıyor olması vuramayacağı anlamına da gelmiyordu. O yüzden yastıkla vurmaya başladı ona.

"Yeter ama artık." Yastığı hava da kapıp, elinden aldıktan sonra olması gereken yere koydu. Ayberk onun ne yaptığını anlamaya çalışırken kendisini onun kolları arasında buldu. "Senin terk edilmekle ilgili bir travman var. Bunun için bir psikoloğa gitmen gerekiyor olabilir."

"Deli miyim yani ben?" Yüzü düştü hemen.

"Tabii ki değilsin. O nasıl laf öyle." İç çekti. "Bebeğim, seni çok sevdiğimi çok iyi bildiğin halde neden böyle yapıyorsun? Demek ki bir travman var."

"Travma mı?" Düşündü bir süre.

"Galiba. Bilmiyorum tabi ben de anlamam bu işlerden ama... neden böylesin sevgilim? Beni boğman ya da sinirlenmen sorun değil. Sadece seni böyle üzgün görmek istemiyorum. Kalbinin incindiğini görebiliyorum her seferinde." Şefkatle okşadı yanağını. 

"Sen deyince şimdi mantıklı geldi. Neden böyle yapıyorum ben de bilmiyorum. Özür dilerim Uras. Benden nefret etme lütfen."

"Saçmalama, senden asla nefret etmem. Söz konusu bile değil." Burnuna öpücük kondurdu.

"Acaba gece sekslerini biraz daha mı uzatsak? Saat iki oldu mu hemen yatmamız gerekiyor! Beni aceleye getiriyorsun." Sinirlendi.

"Bebeğim sabaha dek yaptığımız zaman da kızıyorsun. Yorulup uyuyorsun ve ben işe gittiğim için de beni seni aldatmakla suçluyorsun." 

"Ama seks sonrası neden çekip gidiyorsun ki? Ben uyuyorum orada. Bana sokul beraber uyuyalım istiyorum. Bunun nesi yanlış?"

"İyi de çalışmam gerekiyor ya. Sorumlu olduğum bir sürü çalışanım ve şirketlerim var hani. Neden anlamıyorsun?"

"Ben belki günlerce hapsolmak istiyorum seninle bu odada? Sağlıklı bir erkeğim, libidom fazla belki? Belki sürekli seni arzuluyorum? Ne biliyorsun ki?" Somurttu yine.

"Bebeğim tatile gidelim diyorum bir süreliğine ona da hayır diyorsun. Mahalleyi bırakamam diyen sensin. Zengin sevgili yaptı adamın parasını yiyor derler falan diyordun hatta en son."

MAHALLE ABİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin