Feyyaz yeni bir güne gözlerini annesinin tatlı sesiyle araladı.
"Feyyaz, hadi kalk oğlum." Şefkatle saçını okşuyordu annesi. "Kahvaltı hazır. En sevdiklerini yaptım."
"Günaydın anne." Gözlerini ovuşturuyordu bir yandan esnerken. Burnuna menemen ve patates kızartması kokusu geliyordu.
"Günaydın yavrum. Kalk hadi elini yüzünü yıka da sofraya gel." Annesi ile birlikte çıktılar odadan. Feyyaz adımlarını banyoya yönlendirdi. Çeşmeyi açıp suyu avucuna doldura doldura güzelce yıkadı yüzünü. Ağlamaktan şiş gözlerine baktı. Şimdi ne olacaktı bilmiyordu gerçekten. Başka bir iş bakmalıydı hemen. Ancak kim onu alacaktı ki? Nedense Özgür'ün her şeyi sabote edeceğini düşünüyordu.
İç çekerek son kez baktı aynaya. Annesi için yüzüne gülümseme kondurmaya çalıştı. Kim derdi ki baş belası kahveci bir velet başına bela olacak? Olmuştu işte.
"Geldin mi oğlum? Geç otur hadi." Sandalyesini çekti onun için. Feyyaz sofraya bakınca şaşırdı. Sosyetik insanlar gibi bir sofra dizayn edilmişti. "Tabağına biraz menemen ve patates koyuyorum." Mutlu bir şekilde tabağın içine düzgün bir şekilde yerleştirdi. "Ketçap , mayonez de ister misin?"
"Bunlar misafirlik kahvaltı takımın değil mi anne? Ben mi yanlış görüyorum?" Şaşırmadan edemedi.
"Evet öyle. Hadi otur otur, soğumadan ye." Ona doğru eğildi. "Yoksa baban hepsini bitirecek." Kıkırdadı kadın. Feyyaz anlam veremeyerek oturdu sofraya. Annesi dilimlenmiş ekmeği uzattı. "Ye benim paşa oğlum. Annesinin bir tanesi, güzelce doyur karnını." Feyyaz hayretler içinde yemeye başladı. Babası tipik olarak gazete okuyordu. O tarafa bakma gereği duymadı.
"Bıçak bile koymuşsun." Bıçağı eline aldı.
"Ah sahi ya. Börek de yapmıştım. Özlemiştir benim oğlum anne böreğini. Hemen getireyim." Bir koşu mutfağa gidip elinde börekle geri geldi. "Al bakalım ye sıcak sıcak." Bir dilim koydu tabağına. Feyyaz böyle bir ilgiye alışık değildi. Duygusal hissediyordu.
"Teşekkür ederim anne." Minnettar bir şekilde yemeye başladı önündekileri. Sofra annesinin neşesi Feyyaz'ın ise şaşkınlığı babasının ise suskunluğuyla geçti. "Eline sağlık anne. Hepsi çok leziz olmuş." Kalkıp toparlamaya başladı.
"Olur mu öyle şey, ben yaparım oğlum. Git dinlen sen. Dışarı çık gez ya da. Ne istersen onu yap." Kadın sofrayı toparlarken Feyyaz da odasına geçti. Kulaklıklarını kulağına takarak oturdu bilgisayar başına. Pes etmeyecekti. Yeni bir iş bulabilirdi.
Zaman nasıl akıp geçti Feyyaz anlamadan guruldayan karnı sebebiyle çıktı odasından dışarı.
"Anne?" Annesine seslendi doğrudan. Mutfaktan mis gibi kokular geliyordu ancak annesini birileri ile sohbet ederken duyunca sesi takip etti. "Kiminle konuşuyorsun anne?" Salona girdiğinde iyi giyimli bir hanımefendi ile karşılaştı. "Merhaba. Hoş geldiniz." Terbiyesi gereği selamladı kadını.
"Ah, hoş buldum Feyyazcığım. Hoş buldum." Kadının gözleri parıldadı Feyyaz'ı görünce.
"Gel oğlum, otur. Seni Sevilay hanım ile tanıştırayım." Annesi büyük bir tebessümle tanıttı kadını. "Tanıştınız gerçi ama." Kahkaha attı.
"Annemin arkadaşı mısınız? Daha önce sizi görmemiştim. Nasılsınız?"
"Ah ne de efendi ne de terbiyeli. Maşallah." Gururlu bakışlar hakimdi kadında. "Ben Özgür'ün annesiyim. Senden çok bahsetti. Dayanamayıp geldim." Feyyaz duyduğu isimle beyninden vurulmuşa döndü. Yüzü düştü hemen. Annesi fark etse de bozuntuya vermedi. "Kötü bir şey mi söyledim Feyyazcığım?" Üzüldü kadın hemen. "Rahatsızlık mı verdim yoksa?" Endişelendi. "Kötü bir niyetim yoktu. Sadece tanışmak istemiştim. Dilerseniz gidebilirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHALLE ABİSİ
Hayran KurguBir mahalle abisi ile bir CEO'nun aşkını konu alan bu kitapta gidişat nasıl olacak hep birlikte keşfedelim.