Feyyaz bu sabah da diğer sabahlar da olduğu gibi Özgür'e yakalanmamak için yeni yollar arıyordu. Ne yaparsa yapsın bir şekilde onun kolları arasında buluyordu kendisini. Yusuf yusuf atarak tenha olan ara sokaklara bile giriyordu, yine de yakalanıyordu ona. İçinden bin bir dua ederek yeni bir ara sokağa ilk adımını attı. Önüne ne serseriler ne de Özgür çıksın istiyordu. Serserilerden korkmuyordu aslında, kendisine hakim olamayarak onları hastanelik etmekten korkuyordu. Özgürden ise iliklerine kadar korkuyordu. Yaşına başına bakmadan sapık gibi takıldığı için peşine.
"Allah'ım sen konuyu biliyorsun yarabbi. Amin." Açtığı ellerini yüzüne sürerek duasını tamamladı. Oldukça temkinli bir şekilde ilerliyordu. En ufak bir tehlikeye karşı hazırlıklıydı. Sessizce adımlamaya devam etti. Artık ışık görünüyordu. Birkaç adım sonra çıkabilirdi bu ara sokaktan. "Çok şükür Allah'ım." Heyecanla adımlarını hızlandırdığı sırada karanlıktan bir ses işitti. Kim olduğunu görmek için başını çevirdiğinde Özgür ile göz göze geldi.
"Beni mi arıyordun?"
"Hay sikeyim ya. Bu da mı gol değil?" Küçük çocuk edası kendisini yere atıp, tepinerek ağlamak istiyordu. "O kadar dua ettim Allah'ım neden bir şeyler yapmıyorsun?" diye serzenişte bulundu bir anlığına. "Yok öyle demek istemedim. Tövbe tövbe tövbe." Özgür merakla seyrediyordu onu.
"Bitti mi?"
"Bitti! Her şey bitti. Hem ahiretim hem dünyalığım bitti. Sayende!" Sesini yükseltti ona.
"Şerefine bir öpücüğünü alırım o halde." Aralarında ki mesafeyi sıfıra indirgedi. Feyyaz'ın yine cesaret anına denk gelmişti.
"Bana bak sinir bozucu velet. Neyin nesisin bilmiyorum ama hayatımı sikip atıyorsun. Durman için seni uyarıyorum! Ben senden kaç yaş büyüğüm diye elli kere söyledim! Git yaşıtlarınla eğlen. Deli sikmiş gibi ne bu davranışlar hayrola yani? Senin yüzünden huzurla işe gidip gelemiyorum. Düş yakamdan be düş!" Sertçe ittirdi onu. "Bir daha beni taciz edersen, yemin olsun polise giderim! Dava ederim seni, süründürürüm!" Burnundan soluya soluya içinde ki birikmişi döktü ona. Karşılığında bir korku bir çekince görmek istiyordu ancak Özgür boş boş duruyordu. Mimiği dahi oynamamıştı.
"Yani öpüşmek istemiyor musun?"
"Sence istiyor gibi bir halim var mı?" Sinirleri tepesindeydi.
"Anladım." Düşünceli görünüyordu. "O zaman bir otel kiralayalım."
"Otel mi? Otel ne alaka? Sen beni doğru anladığına emin misin?"
"Öpüşmek istemiyorsan sevişmek istiyorsundur diye düşündüm."
"Sevişmek mi? Lan bebe sen iyi misin? Kafan almıyor mu senin?" Hiddetlendi.
"Sevişmek de istemiyorsun yani?" Hala düşünceli duruyordu.
"Evet! Sevişmek de öpüşmek de istemiyorum! Yeni nesil bebelerin derdi ne amına koyayım? Siktir git hayatımdan!"
"Anlıyorum."
"Bok anlıyorsun. Yüzünde ki ifadeden belli!"
"Yok yok bu kez sahiden anladım seni." Bir iki adım geri çekilince Feyyaz anladığını düşündü bu sefer. "O iş bende tamam."
"Anladın yani?" Yine de şüphe ile yaklaştı.
"Elbette anladım. Hiç şüphen olmasın."
"İyi madem." Hala endişeleri olsa da güvenmek istedi ona. "O halde ben gidiyorum. Sakın peşimden gelme."
"Tamam peşinden gelmem." Feyyaz şüpheci bakışlarıyla onu taradıktan sonra tehlikesiz durduğu için hızla uzaklaştı oradan. Arada arkasını kolluyor olsa da ona dair en ufak bir iz görmüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHALLE ABİSİ
FanfictionBir mahalle abisi ile bir CEO'nun aşkını konu alan bu kitapta gidişat nasıl olacak hep birlikte keşfedelim.