Bölüm 50

574 47 59
                                    


Yaşanılan bir trajedinin daha sonuna gelindiğinde Derya endişe ile başında toplanan insanlara nezaketleri için teşekkür ettikten sonra Neşe ve Feyyaz ile yalnız kalmak istediğini belirtince, odadan çıktılar birer birer.

"Anne?" Feyyaz ellerine yapıştı hemen. "Çok özür dilerim. Hepsi benim suçum." Derya diğer eliyle saçlarını okşadı ifadesizce.

"Senin suçun değildi. Eğme başını, kaldır." Feyyaz'ın ne kadar acı çektiğini gördükçe kıyamıyordu ona. Bu iş belini bükmüş, sırtında bir kambur oluşturmuştu zavallı oğlunda.

"Ama anne-"

"Aması yok." Gülümsemeye çalıştı. "Sana değer veren, seni seven kişinin kim olduğu önemli değil. Önemli olan şey sana saygı duyması ve seni anlaması." Kapıya çevirdi başını. "Hala onu sevemiyorum ama babanın tokadını senin adına yemesi, tüm bu  süreçte ki onca şeye rağmen hala yanında olması beni düşündürdü." Neşe gurur duyuyordu onunla. "Artık eğme başını. Bak Ayberk'e, ne kadar mutlu. Sen de en az onun kadar mutlu ol yavrum." Yanağını okşadı şefkatle. "Ne yapalım onu seviyorsan? Kalbe söz geçer mi? Ben tüm kalbimle destekliyorum seni ve mutluluğunu. Zamanla onu da severim elbet, henüz erken."

"G-Gerçekten mi?" Gözleri doldu hemen.

"Gerçekten." Elinin pat patladı. "Artık önüne bakmanı ve mutluluğa doğru koşmanı istiyorum. Beni ya da babanı düşünme. Bizler yetişkiniz ve senin ebeveyniniz. Sen bizim ebeveynimiz değilsin. Bize karşı hiçbir yükümlülüğe de sahip değilsin. Artık kendi hayatını yaşa, kimsen git ve onu bul. Korkarak, maskelerin ardına saklanarak , dizimin dibinde yaşama. Korkacak kimsen yok bu hayatta, bırak onlar korksun senden. Artık 26 yaşına geldin, küçük değilsin ama hala küçük bir çocuk gibi onay bekliyorsun birilerinden, bunu yapma oğlum. Cesur ol. Elini tuttuğun adama güven ve emin adımlarla ilerle geleceğe." Duraksadı. "En fazla düşersin, dizlerin yara olur, sonra da geçer. Canın yandıkça, pansumana ihtiyaç duydukça koşarsın kollarıma, anneler bunun içindir."

"Anne!" Ağlayarak sarıldı boynuna.

"Güzel yavrum benim. Yıllardır kim bilir ne acılar çektin, özellikle son dönemlerde. Arada kalmak pek zor, tecrübe edince daha da iyi anladım." Sesi hüzünlüydü.

"Anlayışın için teşekkür ederim anne." Konuşmak istiyordu, anlatmak istiyordu. "Ç-Çok hata yaptım biliyorum. Çok korktum. Seni ve babamı defalarca kez i-incittim."

"Öyle söyleme, en çok incinen sendin. Artık kendini sev ve kendini koru. Bırak bizi, biz kendimizi koruruz. Anladın mı beni?" Feyyaz olumlu bir şekilde başını salladı.

"Vallahi gurur duydum ikinizle de. Böyle böyle huzura ereceğiz." Neşe sarıldı ikisine birden. "Hayat çok kısa, insan ömrü gibi. Birbirimizi anlayıp, sevmek en güzeli."

"Sen olmasan bu kadar çabuk kabullenemezdim. Sağ ol Neşe, iyi ki varsın. Gerçekten ne kadar teşekkür etsem az sana."

"Ben ne yaptım sanki? Hiç anneler evlatlarını terk edebilir mi? Laf." Güldü. "Şimdi sen dinlen biraz, uyu. Biz dışarıdayız."

"Neşe." Durdurdu onu. "Sevilay hanıma gelmesini söylesene. Konuşmak istediğim şeyler var." Neşe şaşırsa da onayladı. Feyyazla birlikte ayrıldı odadan ve hemen ardından Sevilay girdi içeri.

"Benimle mi konuşmak istediniz Derya hanım?" Endişeli görünüyordu, gözleri kıpkırmızıydı.

"Duydum ki sizin oğlan Londra da eğitim alıyormuş."

"E-Evet ama şimdilik dondurduk. Malum buralar karışınca." Nasıl izah etse bilemedi.

"Benim oğlana da iş bulduğunuzu söylemiştiniz yanılmıyorsam."

MAHALLE ABİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin