Feyyaz burnuna dolan enfes kahve kokusuyla araladı gözlerini.
"Günaydın." Duyduğu tanıdık sesle panikledi ve oturduğu sandalyeden düştü. "İyi misin?" Küfür bile edemeden genç adam yardımına koştu. Koluna girerek kaldırdı onu yerden. Endişeli görünüyordu. "Acıyor mu?"
"İ-İyiyim iyiyim." Poposunu ovuşturdu. "Sandalyede uyuya mı kalmışım?" Esnedi ağzını kapatırken.
"İçeri de oda var, oraya taşımayı düşündüm ama-" Mahcup bir ifade vardı gencin yüzünde.
"Keşke uyandırsaydın da eve git-" O esnada telefonu ısrarla çalmaya başladı. "Sabah sabah bu kim?" Neden burada olduğunu unutmuşa benziyordu. Telefonda 'Sıla Hanım' yazısını görünce irkildi. "Kahretsin! Uyuyakaldım ve dosyalar- Aman Allah'ım, bittiğimin resmidir!" Hızla laptopu açtı. Bir yandan da dosyaları kurcalarken genç adam bir eliyle laptopu kapatırken diğerini de Feyyaz'ın kağıtları karıştırdığı elinin üzerine koyarak, gülümsedi ona.
"Sakin ol." Feyyaz onda ki rahatlığı anlayamasa da boş verdi.
"Hepsini halletmeliyim. Hiç vaktim yok. Bir saniye lütfen." Genci başından savuşturmaya çalışınca genç kaşlarını çattı. Bu hareketinden hiç hoşlanmamıştı. O sebeple çenesinden kavrayarak, gözlerini onunkilere kenetledi. Feyyaz bu hareket karşısında şaşırmadan edemedi. Neler oluyordu? Bu tuhaf durum da neyin nesiydi?
"Sakin ol dedim. Ben kalanını hallettim. Tamam?" Feyyaz kendisinden yaşça küçük bir genç tarafından adeta hipnoz edilmiş gibi hissediyordu. Olumluca salladı başını. Genç bunu görünce gülümsedi ve ısrarla çalan telefonu aldı masadan. "Güzel. Şimdi telefonu cevaplayabilirsin." Feyyaz adeta ona itaat ederek açtı telefonu. Sıla'nın endişeli sesi ve bağırış çağırışları duyulabiliyordu net bir şekilde. Genç adam kaşlarını çattı. O aptal kadının Feyyaz ile bu şekilde konuşmasını istemiyordu. Yine de sessiz kaldı. Sorun yaratacak değildi, özellikle de Feyyaz'ın önünde.
"Her şey kontrol altında... Evet evet, endişe etmeyin Sıla hanım. Evet, sabaha dek çalıştım ve sizin için- Tabii, hemen get-" Suratına kapanan telefonla derin bir iç geçirdi. "Siktiğimin kaşarı!" Sesli söylediğini fark edince utançla kapattı ağzını. "Sesli mi söyledim ben onu?" Yaşadığı paniği gören genç gülmeden edemedi. O gülünce Feyyaz daha da kötü hissetti. "Aramızda kalsa olur mu? Duyulursa işimi kaybedebilirim." Endişeliydi. Böyle bir şeyi ondan istiyor oluşu ve hatta hali hazırda içinde bulunduğu durum saçmalıktan ibaretti.
"Dert etme. Sırrın ben de güvende." Göz kırptı.
"Gerçekten mi?" Gözlerinin içi parladı.
"Elbette. Karşılığında akşam yemeği ısmarlarsın herhalde?" Feyyaz tuhaf hissetti bu soru karşısında. Neden böyle bir şey istediğini bilmiyordu ancak kabul etmekten başka şansı yoktu.
"Tamam." Toplantı geldi aklına. "Şimdi gitmeliyim. Sonra konuşuruz." Laptopla birlikte dosyaları da alarak , çıkışa yöneldi ancak kapı kilitliydi. "Kilitli galiba."
"Evet, kilitlemiştim." Sesi hüzünlü gibiydi. Feyyaz arkasını dönüp bakmak istemiyordu ona. Genç ise tam arkasında belirerek anahtarı tuttuğu elini Feyyaz'ın beli üzerinden kapıya doğru uzatıp, anahtarı deliğe geçirdi. Feyyaz kapının önünden çekilmek istese de genç buna izin vermedi. Tuhaf atmosfer Feyyaz'ı iyice gererken kapı nihayetinde açılınca hiç düşünmeden attı dışarı kendini.
"Her şey için sağ ol. Görüşürüz!" Koşar adımlarla uzaklaştı oradan. Genç adam ise hüzünle baktı arkasından. Yumruğunu sıkarak eğdi başını öne. Gün gelecek gitmesine engel olacaktı. Ve o gün geldiğinde bir daha gidemeyecekti. Bunun için söz verdi kendisine. Ne olursa olsun, gitmesine izin vermeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHALLE ABİSİ
FanfictionBir mahalle abisi ile bir CEO'nun aşkını konu alan bu kitapta gidişat nasıl olacak hep birlikte keşfedelim.