NOT: Arınç isminin Bülent Arınç adındaki kadınları aşağılayan siyasetçiyle gram alakası yok. Arınç günahsızlık ve temiz anlamına gelir, karaktere ters düşen bir anlamı var, bu yüzden Arınç'ı seçtim. Siyasetle ilgisi yok, alakası olsaydı da öyle bir siyasetçiyi seçmezdim. Ayça'nın feminist tarafını ön plana çıkaran benim ve ben de koyu bir feministim. Konu kapanmıştır.
-
Gri gözleri yirmi dakika öncesinin verdiği sadakat dolu o anı unutmuş, havayı değiştirmiş, alayla bakıyordu ve bu beni rahatsız eden bir ruh haline sokmuştu. Kramp giren bacağımı çimenlere uzattım. Kahretsin ki kramplarım fazla oluyordu. Hasır koltuktan yavaşça bana doğru eğilip alt bacağımın arkasına çimdik attı ve krampın acısı bir anda artarken o saniyede acı yavaşlayarak durdu.
"Potasyum eksikliği, Mira'nın da sürekli krampları olur. Sırf güzel gözükeyim diye kendinizi aç bırakıp kilo verdiğinizi sanıyorsunuz ama potasyum deponuzu tüketiyorsunuz." Tıp bilgisine şaşırmışım gibi bakışlarıma karşılık, "Babam söylemişti," dedi.
"Hayatının hangi döneminde bir sene içinde yirmi dört kilo alıp anoreksik olduysan sanki halden anlayacaksın," derken göz devirdim ve bacağımı ovuşturdum, kramp geçmişti. "Konuyu dağıtma, kollarına koştuysam seni olduğun gibi kabul ettiğimden. Ve bana sözün var."
Ona bana her şeyi anlatması gerektiğini söylemiştim ve yargılayıcı davranmayacağımdan bunu kabul etmişti. Ellerini yakalanmış gibi havaya kaldırdı ve dizginleri benim elime verdi. Koltuğa oturup bacak bacak üstüne attım. "Basit bir şekilde başlayalım. Funda olayını anlat."
"Çok basit bir başlangıç oldu," diyerek göz devirdi. "Neden kan bağımın olduğu birinin pantolonundan kafasını çıkarmayan birini merak edersin ki?"
"Neden sana ihanet eden birini öpersin ki?" derken bu savaşı sürdürmekte kararlıydım.
Gri gözleri saçlarıma takılırken saçlarımın karamelden tekrar orijinal rengine dönmesi gerektiğini önceliklerim arasına yazdım. "Mira edebiyat özürlüsüydü, ben de askerden henüz dönüp üniversiteye girmiştim. Nasıl olduğunu bilmiyorum, Funda son sınıf olmasına rağmen çömez kız kardeşimle arkadaş olmuşlardı, sürekli buluşup ders çalışır oldular. Belki o ara tanıştık, bilmiyorum."
Detayları hatırlama gereği duymuyordu. "Tüm hatırladığım iki ay içerisinde yakınlaştığımız oldu. Nasıl başladı, nasıl ilerledi ve nasıl bedenlere dayalı bir ilişki oldu bilmiyorum. Başlarda ona kendimden küçük kızlarla yatmayacağımı söyledim ama..."
"Bunu dedikten kaç ay sonra onunla yattın?" dedim bıkkın bir şekilde.
"3 ay sonra." Yüzünde anlaşılması güç bir ifade oluşurken gözlerini aklından geçen şeyle yüzüme dikti ve dudaklarında bir kıvrılma oldu, utanmamı ister gibi bir hali vardı.
"Ne mutlu size," derken dudaklarım ister istemez o kıskanç gülüşü aldı.
Kaşları yukarı kalktı ama kıskanç tavrımı sonunda görmezden gelip anlatmaya devam etti. "Belirli bir yakınlığımız vardı ama ben duştayken su israfı yapmak istemeyip benim arkamdan girince..." Dehşet ifademi görünce istemsizce sustu. Pekala, yargılamıyorum, sadece seçim ve aşağılanma meselesi. "İlk defa cinsel ilişkiye girdiği kişi değildim ama işin duygusal yönüne bakıyordu. En sonunda onunla kahve içmezsem yatağa bağımlı ilişkimizi Mira'nın duyacağını söyledi."
Kendimi Mira'nın yerine koyunca, en yakın arkadaşım ve ağabeyim fantezili bir yatak ilişkisine sahip olsaydı diye düşündüm ve yastığa başımı gömüp saatlerce utanç çığlığı atmak istedim. "Hiç utanman yok, değil mi?" derken diğer köşedeki yastığı kendime çektim ve karnıma koydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞKASI
General FictionDoğukan Arınç Balcı. Dünyasını, bize yaşamı anımsatan bütün canlı renklerden soyutlamış ve en az kendisi kadar hissiz bir hayat olan griyi yaşıyordu, dünyasında ona ait tek renk, griydi. Tehditkar, sert, hükmedici ve çekici görünümünün ardında...